En çok yorum alan yazıları
- Son Hatıra — 2 yorum
- Hüzünlü Bahar — 1 yorum
- Her bir merâm yâra tamâm söylenilmiyor — 1 yorum
- Çamur Etkinliği — 1 yorum
Şub 23
Hiç, bir insanı unutmak,bir insandan vazgeçmek,bir insanı hayatından sonsuza kadar çıkartmak zorundakaldın mı hiç?Hani ölmüş gibi,…hani uzatsan da elini tutamayacağını bilmek gibi,her an kapından içeri gülümseyerek gireceğini bekleyipama aslında hiç gelemeyeceğini de bilmen gibi.Ne zor şey değil mi ölmediğini bilmek,ama ölmüş gibi ulaşılmaz olması artık o insanın sana,ne kadar katlanılmaz bir gerçek değil misen hala …
Şub 23
Yağmur damlaları gözlerinin göllerinde derin ve sessiz mercan kayaları balıklar geçer uykularından Ben geçerim senin ıslak kayalarından kuğular geçer Bulutların aşkevi gümüş köprülerinden geçirir beni Uyanmak isteyemem tutup çekersin beni unutuşun saraylarında dudaklarında kışkırtıcı yanılsamalar Gün solar gece senin kollarında doğar boşlukta uçan tüy ürperir Sen yoksun düşlerdir kuran ışık akışı gövdemin pencerelerinden ne acı …
Şub 23
Mahir’e ve Merve Ceren’e “Bir ‘Uludere Destanı’ yok mu tezgâhta, ağbi?” diye soruyorlar e-mektuplarında bu iki dostum. Ve uyandırıyorlar, uyuyan közlerimi. Bir ‘Uludere Irmağı’, evet, neden olmasın? Allah’ın ırmaklarından biri, ‘Şiirin ve Cazın Irmakların’dan biri? Diye soruyorum ben de kendime Ve o otuz …
Şub 23
Bir kadın, çocuktur aslında. Çocuk gibi davranmayı sever. Erkeğin kendisine bir çocuğa gösterdiği şefkati göstermesini de ister. Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak okşamalıdır erkek kadını. Ama hiçbir kadın çocuk muamelesi görmek istemez. Söylediği şeyler çocukça da olsa dinlenilmesini, dikkate alınmasını ister. Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz ama asla onu bir çocuk olarak …
Şub 23
“İnsanların birbirini tanıması için en iyi zaman, ayrılmalarına en yakın zamandır”, der Dostoyevski…Veda acısı, kabuğunu soyar insanın; yıldızını kazıyıp çırılçıplak ortaya serer.Birlikteliğin örttüğü tüm kusurları ayrılık sergiler.Bir ayrılık arifesinde helalleşilir ve o an hakiki tabiatlarıyla yüzleşilir. “Ölene kadar” diye söz verilmiştir, ama “ölüm yolunda” başka tercihler belirmiştir.Kararsız prensesin vicdani azap çekerken 7 cücelerin somurtkanı “aklini …
Şub 23
Tam göğsünün ortasında bir yerin acıyacak. Evinin, seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin…Sokağa fırlayacaksın…Sokaklar da dar gelecek…Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi…Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü…Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin…Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan…“Önemli olan sağlık.”“Yasamak güzel.”“Boş ver, her şey unutulur.”Sen hiçbirini …
Şub 23
Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın… ‘Nereden çıktın bu vakitte’ dememeli, bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında; gözünün dilini bilmeli; dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı… Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin. İhtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin. Kucaklamalı seni …
Şub 23
Yüreğimi sıkıştıran bu kesif hüzün, belki de terketmişlere özgü gizli bir terkedilme duygusudur. Özledim seni… Ayrılık yüreğimi karıncalandırıyor nicedir… Beynimi uyuşturuyor özlemin… Çok sık birlikte olamasak bile benimle olduğunu bilmenin bunca yıl içimi nasıl ısıttığını yeni yeni anlıyorum. Yokluğun, hatırlandıkça yüreğime saplanan bir sızı olmaktan çıkıp mütemadi bir boşluğa dönüşüyor. Sabahlara seni okşayarak başlamaları akşamları, …
Şub 23
Teypte eski bir Cohen şarkısı: “Yolumu gözleyen bir kadını terk ettim / karşılaştık bir süre sonra / ‘Gözlerinin feri sönmüş’ dedi bana: / ‘Aşkım, ne oldu sana?’/ Böyle gerçeği söyleyince / ben de doğru söylemeye çalıştım ona / ‘Senin güzelliğine ne olduysa’ dedim,/ ‘benim gözlerime de o oldu’. * * * 8-10 dizeye sıkışmış hazin …
Şub 23
Havana’da Ernest Hemingway’in 7 yıl yaşadığı otel odasını gezmiştim yıllar önce… Hotel Ambos Mundos… 511 numaralı oda… Hemingway, pencereleri körfezin girişine bakan bu küçük odada 1932-1939 yılları arasında yaşamış ve ünlü romanı “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” u orada yazmış. Şimdi müze olan evin salonunda oltaları ve eşyaları duruyor. Camekanlı bir bölmede, Londra’daki yayınevinden gelmiş bir …