En çok yorum alan yazıları
- Bize Kalan Nedir Söyle — 3 yorum
- DEPREMDE GÖRDÜKLERİM — 3 yorum
- Ayrıldığımızda İkimiz — 2 yorum
- Son Hatıra — 2 yorum
- Çamur Etkinliği — 1 yorum
Şub 23
Çocukların uçurtmalarına benziyorsunBiliyor musun…Rüzgarları hiç dinmeyen bir mavilikteGüneşli sular gibi gülümsüyor yüzün.Ve ben çok aşağılarda Katı ülkesinde toprağınTutulmuş heyecanınaTitreyerek izliyorum süzülüşünü… Bir hazin hızla uzaklaşıyor her şey. 1986 Şükrü Erbaş.
Şub 23
sana söylediğim bütün sözleri toplabir tanım çıkar onlardan kendinceher hecesine yüreğini koyarak…duyguları avuçlarında bir mahzun oyuncakakşamın eteklerinde sabah düşleri kuranbir çocuk resmine benzesin en çokgecikmiş ve gücenik…o derin yalnızlığına yeraltı mağaralarının sularını kıyısız rüzgârlarla yıkamak isteyenbenzesin, mevsimi olmayan bir çiçeğinrengini dünyaya salarkenkio tedirgin, tutkulu çığlığınayerleştir ortasına beni… ve sonra çek çıkar bir gülüşünlebütün mutsuzluk resimlerinin …
Şub 23
gözlerindeki kederi öperimalın kırışığında kanat çırpan sevgiyiöyle yıkık durma ne olurakşama düşen gün gibi. o büyük sırrını öperimbir hazine gibi üstüne titrediğiniçindeki güneşini duygularınıngeceye düşen o çiy tanelerini… sesini öperim çocukyüreğinin, kirpiklerinden sızano dilsiz ince türküsünüöyle mahzun durma ne olur. gülüşünün aylasıyla büyülüo derin göllerini gamzelerininiçinde ömrümün yudum yudum yunduğuo en temiz yerlerini öperim. seni …
Şub 23
Hem sanık hem yargıç rolünü bırakAslolan yaşanandır, doğayı düşünsene birNe kimseyi suçlar, ne suçludur bir başınaHerkesin ömrü kendinin hem yanlışı hem doğrusudurVe insan ölüme ancak anılarını götürür…Dokunmak ne zaman sevmenin dili olduysaHalka halka yankılandı parmaklarımda sesinUzak dost, nazlı konukSözlerinin ipoteğinde kaç yıldır yaşadıklarımBoğuldum çırpına çırpına iki duygu arasındaYine de bir sonuca, bir sonuca varamadım… Şükrü …
Şub 23
Yankısı boşlukta kalmış bir içli çığlık,Elektrik direğine tebeşirle yazmışlar:Seni seviyorum Direnip durdu günlerceZamanların bulutundan süzülenHüzün yağmurlarınaTuhaftır silinmedi. Kimdir, hangi çalkantıdaSalmıştır çığlığını yolların ucuna?Almış mıdır bir yazıda donup kalmış titreşimiYüreğinin ocağına o gönül üzüncü? Sevmek derinimizde gülü solmuş bir zamanGeçtik her seferinde aynı soruylaDüğümlemiş bir duyguyu çözüp bağlayarak:“Sevdiğine yanıt vermedikten sonraBaşka kime yanıt verir yeryüzünde insan?” …
Şub 23
Bana verdiğin mutluluğu Paylaşacak kimsem yok Sevincimi içime Ve yalnız taşıyorum.(Biliyorsun ya Susarak yaşamak zorundayım seni) Bu yüzden gecelere ve sözcüklere Bölüyorum ağırlığını Yüzünü gözbebeklerime çiziyorum Kırık kalemleriyle kirpiklerimin Baktığım her yerde seni göreyim Ve eksilmesin diye imgen Uykularımda bile Ömrümün evinden Sır vermez derininden kalbimin. Şükrü Erbaş
Şub 23
“o kadar çok şey geçti ki gözlerimizin önündensonunda hiçbir şey göremez olduk.” Biz de sevgili seferis, biz deGüdük bir yaşamı benimsedik sonundaGüdük ve tekdüze. Güne yeniliksiz başlıyoruz her sabah,Aynı kör aynasında küflü alışkanlıkların,Süsleyip saklayarak sıkıntılarımızı –kendimizden bile-Düşüyoruz ömrümüzün o ölü çizgisine.Duyarsız,devinimsiz,umutsuz,güne heyecansız başlıyoruz. Duymadan dinleyip anlamadan konuşuyoruz.Hepimiz ayrı ayrı kendi kıyılarındaÖyle kolay anlaşıyoruz ki…Bir ayrılığı …
Şub 23
Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim Ne bir ortak sevinciniz kaldı sizi çoğaltacak Ne bir içten dostunuz var acınızı alacak Unuttunuz nicedir paylaşmanın mutluluğunu; Toprağı rüzgârı denizi göğü O her zaman bir insanla anlamlı Tükenmez bir hazine gibi kendini sunan doğayı Unuttunuz, gömülüp günlük çıkarların Ve ucuz korkuların kör kuyularına Daraldıkça daraldı dünyaya açılan pencereniz. Fırlayıp ilk …
Şub 23
Onuncu Tablet Sâkiye Siduri, denizin ıssız bir köşesine yerleşmiştir. O tahtında oturuyor. Sâkiye için ağaçtan ayaklar yapılmıştır. Bu ayaklar üzerine altından yapılmış şıra fıçıları konmuştur. Tanrıça sık bir duvak örtünmüştür. Yüzü görünmemektedir. Gılgamış koşup onun yanına geldi. Kirle örtülüdür. Bir posta bürünmüştür. Bedeninde tanrı eti vardır. Gönlü üzgündü. Yüzü uzun yolculuk yapan bir yolcunun yüzüne …
Şub 23
Avuçlarımda dağılan kar gibiydi yüzünVe semazenler dönüyordu hüznün çevresinde Geçtin ansızın öte yakasına ölümün Yaşamaktan usanmış Nereye gidersin böyle Alıp başını giderek Gözlerin Mistik bir anlatım aracıdır artık Nereye gidersin böyle Alıp başını giderek Yaşamaktan usanmış Alışılır ölümlere de demiştin Siyahlara bile alışılır Günün birinde demiştin Alışılmadı! İsmail Haydar Aksoy