En çok yorum alan yazıları
- Son Hatıra — 2 yorum
- Hüzünlü Bahar — 1 yorum
- Her bir merâm yâra tamâm söylenilmiyor — 1 yorum
- Çamur Etkinliği — 1 yorum
Şub 23
Kimsenin olmayan bir yoldan geçerkenKimsenin olmayan bir resmini gördüm hayatın Büyük dalgınlar vardıCevapsızlarHiç deniz görmeyenlerKimseye bir şey sormayanlar vardıKaybedenlerHayatın büyük ırmağındaVardı ve akıyordu Sonra kimse kalmadıHiç kimseBağırmak içinYalvarmak için Çünkü herkes gitti Çünkü herkes gitti Mevlana İdris
Şub 23
birazdan kıyamet başlıyacakbaşlasın geldik gidiyoruz bağışla bizi büyük uykular gördük rüyada hayra yorduk herşeyi herşey dediğin nedir ki sen bilirsin kalbimizi durur unutsak yenilgimizi durur kaybetsek sudaki izimizi kalbimiz dediğin nedir ki aşk var aşk yok birarada tutamaz ikimizi geçtik dünyanın arasından geçtik bu küçük omuzlarımızla maviler giymiş ağlayan meleklere tarifsiz kadınlara düşmüş bayraklara gecikerek …
Şub 23
Üzülme! Üzülebiliyorsan bir kalbin var demektir. Kalpsizler üzül(e)mezler ki. Ne mutlu sana ki, üzülebiliyorsun. Dokunan var demek ki kalbine. Ya dokunulmasaydı kalbine. Ya hüznün gönül toprağını karmasına izin verilmeseydi. Demek ki gözden çıkarılmadın. Demek ki sen hâlâ bir umut tarlasısın. Üzülme! Üzülüyorsan, Biri var ki cılız varlığını düştüğü çamurdan kaldırmak istiyor. Onun için dokunuyor kalbine. …
Şub 23
“…Arapça’da “aşk”ın esas itibarıyla sarmaşık kelimesiyle aynı kökten gelmesi ve bir sarmaşık nasıl bulunduğu yeri sararsa, aşkında arız olduğu kişiyi aynı şekilde sarması durumundan hareketle bu ismi aldığı öne sürülür.Bu kelimenin bir diğer anlamı da “sevgide ölçüyü kaçırmak” demektir…” A.A.Şentürk/Doğu Batı sayı 26
Şub 23
Ne zaman Mühürdar’a gelirsem Çin’denBir güzel susmak geliyor içimdenBir kız sevmiştim gıllıgışlıYuvamı yapan bir kırlangıçtıAklımı kaçırıp kaçırıp kaçtıÜç güzelden ikincisiydi cadıNe çektim bilir Hadi’yle SadiKarnımdaki geçmiş çocukmuş teptiİşe bak, köşeyi dönerken şimdiKarşıma çıkar diye kalbim hop ettiNe zaman kendime gelirsem Çin’denBir güzel susmak geliyor içimden Can Yücel
Şub 23
Yaşlı adam, karakolun üç-beş basamaklık merdivenini birkaç kez dinlenerek çıktıktan sonra, ilk gördüğü memura yanaşarak: – Kayıp ilânı vermek istiyorum evlâdım, dedi. Ne yapmam gerekiyor? Polis memuru, her günkü raporlardan birini yazıyordu. Antika bir daktiloyu takırdatıp dururken: – Hallederiz bey amca, dedi. Herhalde torun kayboldu değil mi? Yaşlı adam, dudakları titrerken: – Annemi on yıldan …
Şub 23
Ey gül, gül bahçesinden sen ne gördün?Dikenin sitemi ve kötülüğünden başka ne gördün?Ey gönül aydınlatan yakut, şu olanca alımlılığınla,Pazarda sıradan bir müşteriden başka ne gördün?Çimenliğe gittin, ancak payına kafes düştü!Kafesten başka ey esir kuş ne gördün? Pervîn-i İ’tisâmî
Şub 23
Ey esir kuş! Uzak bağlarda ötüyorsun. Kıştır… Ben senden çok uzaklarda, kargaların velvelesi arasından o kuşun sesini duyduğu andan itibaren sana uçma ümidi ve aşkıyla tutuşan kuşu görüyorum. Adeta kanatları da ateşte yanmış, kararmış… Ama o esirdir, kafesi dardır, kafesinin parmaklıkları zindanın demir parmaklıkları gibidir. Yeni kafese kapatılmış vahşi kuş gibi, gece gündüz kendini kafesin …
Şub 23
Geldi denizVe güneşteki suskunluğum oldu yakamozu.Melodi, dalgalar,gemiler,ıslanan güneşVe içimin ırmakları aynı notadalarMartıların düşümdeki kanatları…Yine önce sende geldi akşam yalnızlığımaSanırsam yosunlarda biriken bir kayayımDalgalar senden habersiz vurur ölümüme.Saklamışsam cebimde zamanın dişleriniBu denizin ölçeklerini ben unutursamSanırsın böyle bitecek olmadanlığım,Evet inan,aynı öylece bitecekDinlemediğin bu türkü.Kabaran kini oluyorsa hüznümBu seni bilmeyen Marmara’nın gözleriBen ne yapabilirimBakmaktan öte yitirilen şafaklara… Kurak …