En çok yorum alan yazıları
- Son Hatıra — 2 yorum
- Hüzünlü Bahar — 1 yorum
- Her bir merâm yâra tamâm söylenilmiyor — 1 yorum
- Çamur Etkinliği — 1 yorum
Şub 23
öpüşün karanfil kokardı aşkı bulurdumişık hızını geçen bir uçakta aşkıbulutlar tükenir kuşlar görünmezdiyitip giderdi altımızda nice denizsiz kentçelik gürültüleri arasında sayısız çiçek mutlu ederdim seni kadınım olurdun seninle ikimiz ilkyaz gibiydiksevda avcumuzda tuttuğumuz gül yaprağıydıuzayda bıraktığımız ayak iziydigüzelim, hangi güç durduracaktı bizihangi güç ince parmaklarının hünerini aşka izin yoktu, gün soldu kuşluk vaktiusul usul konuştuktu …
Şub 23
On sekiz yaşın nisan günleriDünya bir kızın gözlerinden ibaretHayat bir tas su içimiNe zaman oldu aklımda yoktuYağmurlar yağdı hatırladımYayıldı içime aşk iklimi Toprak kokusu bu muyduBöyle miydi benim insanlarımBen hiç yoruldum mu severkenAh bu uzak ses kiminŞüpheniz olmasın şimdi bileDüşüp ardına gidebilirim Talip Apaydın
Şub 23
Bir kıyımız mı kaldı bu şehirde onuda batır hadiÇiçeğimizi yol, rüzgarımızı bur, suyumuzu acıtGökyüzümüz mü hani nerede? Sahi nerde bizim gökyüzümüzhani lokman bulutlarımızda güvercin lekelerimiz?Gözümüzü körelt hadi içimiz börtsün ellerimizi yırtBak ıslağımızda kurudu,kurumuz yamyaşSanki bönüz,sanki debelenen sıpayız çayırdaYeşili hiç görmemiş,hiç şenlik görmemişKo yarın sabah ortalık da ışımayıversinKo buluşmayalım şu kuytu hazirandaO salı gecesi hiç sevişmeyelim …
Şub 23
yarın sabah yüzümü de yıkamayacağımdonum fanilam leş gibi oldu heletırnaklarım uzadı kesmeye üşeniyorumbiri sevabına çişimi de ettirse sokağa çıktım mıydı akşam serinliğindebacaklarımda derman yokrakı makı içiyorum gene olmuyorne sabri’ye uğradığım var ne celile’ye başım dönüyor içim sıkılıyor ha birebu dünyada pırıl pırıl şeyler vardı hanicümbüşler vardı kahkahalar vardı hoşbeşler vardıhepsi peşine takılıp gitti mi ne …
Şub 23
Ayırma gözlerini gözlerimden bu akşam,Böyle saatlerce bak, böyle asırlarca bak.Gözlerine yavaşça, yavaşça doldu akşam…Göklerin ateşini kalbime boşaltarakBenim içimde yaktı sanki gurubu akşam.Senin kirpiklerinde bir damla oldu akşam.Gündüzden, gürültüden ve kainattan ırak,Akşamı seyredeyim bakışlarında bırak,Ayırma gözlerini gözlerimden bu akşam,Böyle saatlerce bak, böyle asırlarca bak.. Eriyor fırtınanın hızı pencerelerde,Soba ılık bir hava dağıtıyor içerde,Ateşin karşısında yüzün kızıllaşıyor.Yanan …
Şub 23
“Onu nasıl unutabilirim?”Unutmayacaksın. Daha doğrusu, unutmaya çalışıp, bunun için çabalamayacaksın. Gerekirse, yüreğine taş basacaksın. Gecen gündüzüne karışacak, hayatın alt üst olacak belki. Gözünü kırpmadığın geceler olacak. Gündüzün bir anlamı kalmayacak. Gam ve keder yüreğini mesken tutacak. Acının ta içinden geçeceksin. Bu hayata, “hayat” demeyeceksin. Yaşamayacaksın, ölüp ölüp dirileceksin. Ölümün içinden geçeceksin, ölmeden evvel. Öyle ki; …
Şub 23
umut kesilmiyorsa dostlarımkesipbarikatlar kurarak kangrenli gövdemizdenşurda güneşe ne kaldı İlhami Çiçek
Şub 23
kendini bildi bileliyalnızkonumuyla ilgili yalnızlığındagerçekten yalnız olduğunu sanarakçıldırankorkunç kalabalık bir adamdı dünyasüreli nöbetlerleköpükten giysiler biçip ağızlaraçarpmalarla geliyordu saraufaktıonun çok çakısı olduoadamın çoğalan ağzını ilk gördüğündebütün çakılarını kaldırıp atacaktıbir geceyeryüzünün en ağır baltasıylaen kuytulardaki ağaçtankesti ve önündeki salkım saçaktanbir tutam saçtı kalkan geceye koşaraktanve işte öye olduköye ilk gelen jipin altındaarkadaşından fışkıran kanda dayine öyle bağırarak …
Şub 23
boşaltılmış şehirler kadar yalnızdırbir şehirdebir duvara asılıüfleyeni kalmamış kınalı bir kaval kadar mahzunkınalı bir kaval kadar mahzunkınalı bir kaval kadar mahzunduradına sessizlik dedikleri o sesnere gitse yanındadırengel olamazsusmasından kelimeler olur engel olamazoyani yirmi dokuz yaşındayani ceplerini can erikleriyle doldurupsokaklardabademli düşlere eyleşen aylak adamaçıklamalıdır ki kelimesiz bir yalnızlıkmümkün değildiraçıklamalıdır ki her romancıyanılmıştırbu noktadave roman kişisinitahrik edipromandancaddeleri …
Şub 23
Babamın yüzü gözümün önüne geliyor. Anılarımda hep başımı kaldırıp onun yüzüne bakıyorum. Küçük elimi kavrayan elinin ne kadar büyük ve kuvvetli gördüğünü hatırlıyorum. Sanki sinirlerimin de kendi belleği varmış gibi göğsümün ta içinde hissettiğim bir başka anımda babama onu ne kadar sevdiğimi bir türlü söyleyemeyişim. Bu kadar açık ve dünyasal kelimelerle konuşma âdetinde değildik. …