En çok yorum alan yazıları
- Son Hatıra — 2 yorum
- Hüzünlü Bahar — 1 yorum
- Her bir merâm yâra tamâm söylenilmiyor — 1 yorum
- Çamur Etkinliği — 1 yorum
Şub 23
iki leylaklar yas tutuyor bu şehrin ötesindezindanlarda gül açmış bu gece duyuyorumkaybolup gitmiş sesim senin tatlı sesindebu gece bir kartalı öldürmek istiyorum rüyamda bir mezarın son defa yanan mumuve zakkum ağaçları tırmalıyor ruhumusana bu gece benim artık kaybolduğumusöylenmemiş sözlerle bildirmek istiyorum kimi uyur ve kimi dansa başlar delicebiri bu dansa bakıp matem tutar gizlicebense burda …
Şub 23
sarp dağlardan örülmüş dört duvar içindeyim,nerdesiniz güneşler, nerdesiniz ovalar?dağılmaz, simsiyah bulutlar içindeyim;nerdesiniz güneşler, nerdesiniz ovalar!.. yine duman kapladı zindanımda her yeri,çoruh’a savuruyor yaprakları sonbahar…nerdesiniz ey sabah ve akşam güneşleri;nerdesiniz atımı koşturduğum ovalar?.. duvarlara çarparak çırpınan bir kuş gibi,gözlerim uzak, geniş bir ufuk aranıyor.çoruh, dağlar içinde akamaz olmuş gibi;süzülerek geçtiği ovaları anıyor. ufuk… ufuk… upuzun deniz …
Şub 23
Kalemi her elime aldığımda,Gelip gözlerimin önüne perde oluyorsun…Gözlerini yazmak istiyorum, olmuyor,Gülüşün takılınca aklıma, öylece kalıyorum… Ne bir satır, ne bir harfSeni yazmak böyle zor işte,Huzur nasıl anlatılır ki?Bir kalemin ucuyla, damlar mı bir kağıda?Sen kal yine aklımda…Hep hatırladığım, hep sevdiğim gibi… Azize Su
Şub 23
Gülün tam ortasında ağlıyorum Her akşam sokak ortasında öldükçe Önümü arkamı bilmiyorum Azaldığını duyup duyup karanlıkta Beni ayakta tutan gözlerinin Ellerini alıyorum sabaha kadar seviyorum Ellerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyaz Ellerinin bu kadar beyaz olmasından korkuyorum İstasyonda tiren oluyor biraz Ben bazan istasyonu bulamayan bir adamım Gülü alıyorum yüzüme sürüyorum Her nasılsa sokağa düşmüş …
Şub 23
Önce bir ellerin vardı yalnızlığımla benim aramdaSonra birden kapılar açılıverdi ardına kadarSonra yüzün onun ardından gözlerin dudakların Sonra her şey çıkıp geldi Bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizdeSen çıkardın utancını duvara astınBen masanın üstüne kodum kurallarıHer şey işte böyle oldu önce Cemal Süreya
Şub 23
mutlu günlerimizdi…deniz tuzu,dövme gülyanık tarçın gibiydikrüzgarın saçlarımızı taradığı yamaçlardaikimizden bir bayrakdalgalanırdıbirbirine bakantarihin ve otlarınarasındaadı yoktu yaşadığımız şeyinbir boşluk bile değildi buonca boşluğun içindeyontulmamış birkaç harftaşlar kadar tarihe kefilgünler gibi düşünülmeden akıp gidenotların gölgesindeki gece kadar derinay ışığıydı her şeyi sessizce bütünleyen bir dönüş biletiyle kırıldı gecekırıldı mevsimkalakaldıkbirbirine bakan sunaklardazehiri giz olan otlar boyverdikırık heykel parçaları …
Şub 23
Dingin sularındasın acının veServilerin kuşluk serinliğindeUsulca okşanan esmer güzYapraklarında oynuyor gizÇeviriyor acının aynasını kendine Ne kalmışsa sevgiden geriyeneyi bırakmışsa isteyerekPerdelerin kıvrımında örümcek gibigeziniyor şimdiDokuyor sessizliğin güz iklimini çok uzak ve çok beklenenBir şey var gibiDoluyor akşamlarına birdenBatırıyor canına sivri dişleriniAz değil sessizliğin öğrettiği Az değil öğrettiği usta sessizliğinÇirkin bir yontu gibi duruyor oradaPelteleşiyor o hayın …
Şub 23
Şimdi rahat bırakabilirlerArtık alışabilirler bensizliğe. Kapatıyorum gözlerimi. Beş şey istiyorum yalnız,beş seçilmiş kök. Biri sonsuz aşk. Öbürü görmek güzü.Yaşayamam uçuşantoprağa düşen yapraklar olmadan. Üçüncüsü ağır kış,sevdiğim yağmur, okşayışıateşin kaba soğukta. Dördüncüsü yaz,karpuz gibi yuvarlak. Ve beşincisi, gözlerin senin.Matildem benim, sevdiceğim,uyumak istemem gözlerin olmadanyaşamak istemem bana bakmazsan:sana ayarlıyorum baharıizlesin diye beni bakışlarınla. Bunlar dostlarım, bütün istediğim.Hiç …
Şub 23
kokladığın gülün kokusu kalmış sendebıraktığın denizin tuzugeçtiğin iklimlerin masalı sinmiş üstünekuzeydeki pencere açıkgöçebe bin bir gece sözcükler sökülmüş bir anıyıne kadar tamamlayabilirsebir andır eski defterleringüneşinden vurur yüzüneyazsam olmaz dersinkimi zaman sırf bunun içinyazmaya değerse dekuzeydeki pencereyi açarkenyere düşen defterden görünür:eksik kule, yırtık nehirsımsıkı kapatmış olsak dabizi ürperten anıları hayatımızıneski defter ya da kuzeydeki pencere Murathan …
Şub 23
Dokunduğum, okşadığım her şeyininancımı tazeleyen gücüylebir köprüde yürüyorumgelgitle alçalıp yükselenbir nehrin üzerinde.Kim bilir bu kaçıncı geçmişe dönüşkülrengi bu güz gününde? “Selva Oscura” adını takmıştım sana.Karanlığında yolunu yitirmek istediğimbir ormandın sen,bense nereden geldiği bilinmeyenbir yolcu.Gezgin oyunculara rastlamıştık bir bahçedeGorki’nin “Yazlıkçılar”ını oynayan.Daha önce çalıştıkları bir aşk sahnesiniyineliyor gibiydiler.Şaşırdıkça seviniyorlar,bu beklenmedik sevinçleyeniden şaşırıyorlardı.“Oyunculuk zor zanaat,” demiştin sen. Şimdi …