En çok yorum alan yazıları
- Son Hatıra — 2 yorum
- Hüzünlü Bahar — 1 yorum
- Her bir merâm yâra tamâm söylenilmiyor — 1 yorum
- Çamur Etkinliği — 1 yorum
Şub 23
mahçup bir töre’nin emanetidir çekingenliğimbakamam gözlerine konuşurken.aldırmabu toprakların harcıdır yüreğime katılan kadim hüzünne yapsan nafile, ağlarken bile yalnız ağlarımşaşırmayeter ki; konuş, yeter ki; susma, esirgemeen onulmaz yaralarıma deva ihsan eden sözlerini yoksa aşikâr bir cinneti büyütürüm gözlerimdekızıl kıyamete çeviririm gittiğin yollarımekân olmaz sana bedduamı yüklenen dağlarhadi konuş ne olurkatliamları anlat, işkencelerde bir gül gibi solan …
Şub 23
kâkülünü gözlerininüzerine indiren çocukşubat, ne çok yaralamışbakışlarınıüstelik böğürtlen çiziği dizlerinyeni hikayelere varmadan iğde çiçeğine derilimevsimler vereceğimsana.okşanmamış saçlarınaakikahadi gülümse durma… saçlarını bir yandanbir yana deviren çocukiçeri girbirazdan yağmurları başlarbu şehrin…üşürsün. bilmem sen de yıldızlarısayar mısınsenin de mazin var mısende durup durupağlar mısın kırmızı
Şub 23
“Ben bendim. Zaman, yaşanmış zamandı. Bir kaç yaşanmamış gün de eklenmişti bu zamana. Kemerle bağlanmıştım. Acılarım vardı…” (s.12) “Beni öldürdüm, her insanı öldürmek kanısı ile öldürdüm.” (s.16) “Mevsimler değişiyor. Bunlar Vivaldi’nin dört mevsimleri gibi değil, dinlendirici olamıyorlar hiç.” (s.20) “Haykırmak istediğim çok şey var. Büyük kayıplar yıkacak değil bizi. Açıkça birbirimizle konuşamıyorsak ben ağlamak, bağırarak …
Şub 23
Lilith ve Adem, Çatışmalarla Dolu Bir Aşk İlişkisi Zirveler alev alır almazVe ilk kuşlar sabah ışıklarının haberini verir vermezLilith kayalardan oluşan sarayından bedenini çıkarırVe hımbıl eşini uyandırır “Uyan Adem! Güneş el sallıyorSislerin hayaletleri gözden kayboluyorÇimenlerin üstünde saklanıyorHer yaprakta çiğler parlıyorGün bizi selamlıyorSu damlaları ve bülbül sesleriyleUyan Adem uyan!Tavşanlar su içiyor çaydanBeni bulmak istiyorsan yeryüzündeVeya gökyüzündeO …
Şub 23
“Bazen insana hiçbir şey hatırlamak kadar acı veremez, özellikle de mutluluğu hatırlamak kadar. Unutamamak. Belleğin kaçınılmaz intikamı. Herhangi bir iz taşınıyorsa eğer, bu bir zamanlar bir yara açıldığındandır.” (s.1) “Yalnızlık içsel bir şeydir, taşkınlık da onun dışavurumlarından biridir.” (s.30) “Yalnızlığa öyle alışmıştım ki bir başkasının ilgisini ancak bir tehdit olarak algılayabiliyordum. Yabani bir hayvanın insan …
Şub 23
– Ölen kızı için – Yarın erkenden kırlar ağardığı zamanGideceğim…biliyorum beni bekliyorsun bak.Geçip gideceğim dağlardan ormanlardan,Daha fazla kalmayacağım senden uzak. Gözlerim düşüncelerime saplı yürüyeceğim,Duymadan hiçbir haber, hiçbirşey görmeden.Yalnız, kimsesiz birbirine kenetli ellerim,Gideceğim, farkı yok gündüzümün geceden. Ne uzaklarda Harfleur’u saran perdelereBakacağım, ne de inen altın renkli akşama.Kavuşunca bir bağ yeşil çoban püskülü veBir çiçekli funda …
Şub 23
“Bütün yaşantıların ortasında sözcüklerin, düşüncelerin ağırlığını taşıyacağını düşünmek son derece zorlaşmış bulunuyor. Savaş, sözcükleri tüketip bitirdi; sözcükler iyice zayıfladı, sözcüklerin ileri tutar bir tarafı kalmadı. (Henry James)” (s.25) “Fotoğrafların bugün hayal gücünü aşan bir ağırlığı vardır; tıpkı dün basılı sözcüklerin, daha önce de konuşma dilinin olduğu gibi. Çünkü baştan sona gerçek görünüyorlar. (Walter Lippmann)” (s.25) …
Şub 23
Bedenim bitkin. Ve bundan kaçmam mümkün değil. Tıpkı hayvanlar gibi kendi ölümümün gelip de yaşamımın ta içine yerleşmeye başladığını duyumsuyorum; bu öylesine güçlü bir duygu ki, tüm mücadele olanağımı yok ediyor. Herkes benim mücadele etmeme öyle alıştı ki, kimse inanmıyor bana. Yanılmış olabileceğimi düşünmeye cesaretim yok artık, bu tür parlak fikirler gitgide daha az geliyor …
Şub 23
bir gün sen de anlayacaksın kalabalıklardan kaçıp dizlerini karnına kadar çekip ağlayacaksın işteo an özleyeceksin eski sevgilini değil pili bitmiş oyuncak ayını. yanından ayırmadığın, yatarken sarıldığın saflığını tel sarar kızıma tel sarar diyen babana benzemeyecek her erkeğin gözleri. o küçük kız çocuğu değilsin artık ama birgün sen de ağlayacaksın! kenarları dantelli elbisesiyle saçlarını ördüğün oyuncak …
Şub 23
Büyüklerle ben yapamıyorum çocuklar da almıyor beni oyunlarına devlet dairesinde yangından kurtarılmayacak sıkışmış bir çekmece gibiyim açılamıyorum sana Kardeşiyle sokaklarda hep bir örnek giydirilen sen nasıl sevmezsin eşitliği yürürken düşen çoraplarını aynı hizaya getirmek için annen değil miydi önünde diz çöken Öpüşme sahnesinin tam ortasında içeri girdiğin yazlık sinemanın yer göstericisiyim yürüyorsun fenerimin ışığında yer: …