yıllar var ki yün ören
kadınlar kadar geçmişim kendimden 
parkeleri küflenmiş bir evin 
uçuruma açılan koridorlarında 
nefesimi tuta tuta ölüyorum 
vaktin ağrılarını içime çekerek 
bağışlanmak için çok geç, 
bağışlamak içinse erken 
iki bayram arasında hayatla yüzleşilmez 
kendime sakladığım her masum söz 
beni yaralar ilk, yani hiç kimse 
daha gerçek değil gölgesinden 
bundan böyle hiçliğin hükmü sürecek 
neyi anlamaya çalışsam anlamsız 
yağmur kirpiktir, deniz kara, çocuk kum saati 
bir yerlerde taze bir sabah var 
günaydın iyi kuşlar, 
gidip o sabahı beklemem gerek.
Tozan Alkan
                
                                                                











