Lahey, Pazar civarı, 7 Mayıs 1882
Theo van Gogh’a
Bu mektubun içeriği hakkında Mauve’a söylemek isteyeceğin şeyleri sana bırakıyorum ama daha ötesine geçmesine gerek yok.
Sevgili Theo,
Bugün Mauve’la karşılaştık, aramızda çok kötü bir konuşma geçti, bundan sonra onunla hiçbir zaman barışamayız artık. Mauve o kadar ileri gitti ki artık dediklerini geri alamaz, zaten almak istemez. Gelip çalışmalarımı görmesini, oturup konuşmamızı rica etmiştim. Düpedüz reddetti: “Kesinlikle sizi görmeye gelemem. O iş bitti.”
En sonunda ise “pis bir karakterin var,” dedi. Bunun üzerine ona arkamı döndüm -kum tepeciklerinin oradaydık- ve yalnız başıma evime yürüdüm.
Mauve, “ben sanatçıyım” dememden alınmış. Ben bu sözü geri almam çünkü hiçbir zaman tam anlamıyla bulmaksızın hep arayış içinde olmayı ima ediyor haliyle. “Artık biliyorum, aradığımı buldum” demenin tam tersi. Bildiğim kadarıyla “Arıyorum, peşini bırakmıyorum, bütün kalbimle uğraşıyorum” anlamına gelir bu söz. Ama benim de kulaklarım işitiyor Theo. Biri durup dururken “pis bir karakterin var” derse, ne yapabilirim yani? Arkamı döndüm, tek başıma yoluma gittim, ama Mauve’un bana böyle bir şey demeye cüret etmesi yüreğimi derin bir kederle doldurdu. Ne demek istediğini sormayacağım ona, herhangi bir açıklama talep etmeyeceğim, öte yandan özür de dilemeyeceğim.
Yine de -yine de- yine de! Mauve yaptığına pişman olsun istiyorum. Benden kuşkulanıyorlar -havada hissediyorum bunu- sanki gizlediğim bir şey var. Vincent bir şey saklıyor -gün ışığına dayanamayacak bir şey… Pekala beyler, anlatacağım size… Siz ki terbiyeye, kültüre, uygar insan olmaya meraklısınız -burada da haklısınız, gerçekten öyle olabiliyorsanız eğer- söyleyin bakalım, hangisi daha uygar, daha ince, daha erkekçe bir davranış: Bir kadını terk etmek mi, yoksa aldatılmış bir kadının elinden tutmak mı?
Bu kış gebe bir kadınla tanıştım, karnında taşıdığı çocuğun babası onu bırakıp gitmişti. Kış günü sokakları arşınlamak zorunda olan gebe bir kadın. Ekmek parası kazanmak için o bildiğin işi yapmak zorunda kalan bir gebe kadın.
Bu kadını model olarak tuttum, bütün kış onunla çalıştım. Ona modellik ücretini tam olarak ödeyemiyordum ama hiç değilse odasının kirasını ödedim ve Tanrı’ya şükür şu güne kadar onu da çocuğunu da soğuktan, açlıktan koruyabildim -kendi ekmeğimi onunla paylaşarak… Onunla ilk karşılaştığımızda başta görünüşü dikkatimi çekmişti. Ona banyolar yaptırdım, bulabildiğim kadar doyurucu yemekler yedirdim, biraz toparlandı, güçlendi. Onunla birlikte Leyden’e gittim; doğum yapabileceği bir hastahane var orada. Hastaymış, bebeğin rahim içindeki duruşu kötüymüş meğerse. Ameliyat edilmesi gerekti, neyse bebeği karnın içinde döndürmeyi başardılar. Kurtulma olasılığı yüksek. Haziran’da doğuracak.
Üç paralık değeri olan herhangi bir adam da bu durumda benim yaptığımı yapardı sanıyorum. Yaptığım öylesine basit ve doğal bir şeydi ki başkalarına anlatmak aklıma gelmedi. Poz vermek ona epey zor geliyordu ama zamanla öğrendi; ben de modelim iyi olduğu için, çizim yapma konusunda oldukça ilerledim. Şimdi bu kadın, evcilleştirilmiş bir kumru kadar bağlı bana; bense hayatta yalnızca bir tek kez evleneceğime göre, onunla evlenmekten daha iyi ne yapabilirim? Ona yardımcı olabilmenin tek yolu bu, yoksa yoksulluk onu yine eski yoluna itecek -o yolun sonu da uçurum. Parası yok ama bana kendi mesleğimde para kazanmakta yardım ediyor. Mesleğime, çalışmalarıma karşı büyük bir sevgi ve heves var içimde; yağlıboyayı suluboyayı bir süredir bırakmamın nedeni, Mauve beni terk edince kendimi çok kötü hissetmemdir. Yeniden gelecek olsa, ben de yeni bir cesaretle başlarım tekrar. Şimdilik, fırçalarıma bakamıyorum bile, sinirlerim geriliyor.
Sana yazdım: Theo, Mauve’un bu davranışı konusunda bana bilgi verebilir misin? Belki bu mektubum seni biraz aydınlatacak. Kardeşimsin, sana özel yaşamımı anlatmam doğal ama biri çıkıp da bana “pis bir karakterin var” derse, anında onunla muhabbetimi keserim.
Başka türlü yapamazdım. Elime gelen işi yaptım, çalıştım. Sözcüklere gerek kalmadan beni anlayacaklarını sandım. Her an yüreğimi çarptıran bir başka kadını elbette unutmamıştım, ama uzaktaydı, beni görmeyi kabul etmiyordu. Bu kadınsa, sokaklarda dolaşıyordu, hastaydı, gebeydi, kış günü açtı. Başka türlü yapamazdım. Mauve, Theo, Tersteeg, ekmeğim sizin elinizde, bana yüz mü çevireceksiniz? Her şeyi söyledim artık. Şimdi de bana söylenecekleri bekliyorum.
Vincent











