GÖKKUŞAĞININ ALTINDA

Bilinmez, bir beklediği var mıydı
o uzun yolculuğun kimsesiz bir durağında.
Yolda kalmış hurda bir kamyonun sönük
farları gibiydi gözleri.

Karşı köprü altında yanıp sönerken
dereye vuran gölge,
o kıraç yamaçta, umutsuzca bir umutla
beklemişti habercisini.
“Gömdüm, ” dedi, “kendimden önce
derinlerdeki izleri.
Artık hiçbir şeyim yok karanlığa katacak
kendi yanılgılarımdan başka.”
Elinden tutup yavaşça, dağılan sisin ötesinde
beliren adaları gösteriyorum şimdi karşı kıyıda.
Bir kadın çamaşır asıyor balkonda,
bir çocuk ıslık çalıyor; dalarken
batık bir gemiden saçlarına takılan
yosunları temizlerken.
Her şey çok yakındaymış gibi,
ayrıntılar şaşırtmıyor bizi
bu sessiz buluşmada.

Unutulmış sesler yankılanıyor bulutlu dağların
ardında.

Cevat Çapan

Bir yanıt yazın

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.