Eğer Allah bana: Çocuğum, nasıl istersen öyle öl, sana izin veriyorum deseydi ondan şunu dilerdim:
Sonbahar, fakat güzel, munis, açık bir sonbahar olsun; sararmış ağaç yaprakları üstünde güneşin ziyası pırıldasın. İlkbahardn kalan bir kuş, sarı yapraklar arasında son şarkısını söylesin. Ve ölüm, sonbahardaki tabiat üzerine nasıl yavaş yavaş, hissedilmeden inerse, bana da öyle gelsin. Ancak yanıma oturduğu zaman farkına varayım.
O vakit, dalların üstündeki kuşcağız gibi ben de, aşağıya, kalblerin derinliğine ve yukarıya, göklere tesir eden harikalı bir sesle son şarkımı söyliyeyim.
Bu sihir ve füsun şarkısı bittiği zaman dudaklarımı bir buse kapasin, senin busen, sarışın güzel kız, ey yersel varlıkların en şereflisi!
Lakin, eğer Allah buna izin vermezse.. O vakit yalvarırdım ki:
İlkbahar olsun; erkek göğüslerinde güllerin, kanlı güllerin bittiği savaş babarı.. Cenk bülbülleri, borular kuvvet ve heyecanla ötsün. Ben orada olayım ve benim kalbimden de zehirli bir kan çiçeği bitsin.
Eğer o zaman atımdan aşağıya yuvarlanırsam dudaklarımı bir buse kapasın; senin busen ey sevgili hürriyet, ey göksel varlıkların en şereflisi!
Petöfi Şandor











