BİRKAÇ KISA GÜN…

Birkaç kısa gün.. Ve ben ne kadar çok yaşadım! Aynaya bakmağa pek cesaretim yok; saçlarımın ağarmış olmasından korkuyorum…. Ve bu kalb, ah, bu o kadar ihtiyar ki.

Geceleri, gözümü yummadan geçiriyorum. Uykuyu artık aramıyorum bile. Nasıl olsa bulamam. İçimde ümit uyuyalı gözüme uyku girmiyor.

Artık ıstıraplar bile hep yoruldular, bana işkence etmekten yoruldular; halbuki göğsümüzün içinde ıstarapların hançerlerini taşımak cesetlerini taşımaktan daha kolaydır.

Ben onları taşıyorum ve düşünüyorum ki, onları bir asırdan beri taşımaktayım.. O kadar ağır ve o kadar soğuk ölüler! Kanım onlardan donuyor, ve hemen ancak hareket ediyor.

Alnını taşa çarpan, sonra biraz kendine gelen ve her şeyi çift gören, hiçbir şeyi açık ve temiz olarak görmiyen bir insan gibi, fersiz gözlerle etrafa bakıyorum. İçimde hayat yok, içimde ruh yok. Kaygılarım onları uzaklara kaçırdı. Daha güzel bir zamanın hatıraları, üzerime, kabrin üstüne dökülen koparılmış çiçek yaprakları gibi dökülüyor.

Petöfi Şandor

Bir yanıt yazın

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.