Brise marine Ah içim daralıyor! Hatmettim bütün kitapları,Oralara kaçmalıl Gidip geliyor kuşların aklı,Ne uzaklar katedip, ne göklerden inmişler !Artık ne gözlerde tüten o eski bahçelerNe el sürülmemiş bembeyaz bir yaprakÜzerine lambamdan dökülen mahzun ışıkNe de çocuğunu emziren genç kadın, hiçbiri,Geceler Vazgeçiremez denize vurgun şu kalbi.Gideceğim! Ey vapur, hadi, salla direkleriniVe demir al, gayrı uzak diyarlara …
Tag: Yakup Yaşa
Şub 04
KIRIK VAZO
Şub 03
AH! ÖLÜM…
Oh ! Quand la Mort… Ah ! Acımasız, zalim Ölüm gelip de Yakalayınca bizi son öpüşmemizde, Ve alınca ikimizi de kanadının altına; Uyuyacak mıyız seninle aynı mezarda ! Birbirini bunca seven bedenlerimizden, Fışkıracak mı o hoş kokulu güllerden; Ruhlarımız birleşecek ve mezarımızı Aşık güvercinler mesken tutacak mı! Nisan 1845 Theodore de BanvilleÇeviren: Yakup Yaşa
Şub 03
YOLCULUK
“Sessiz sakin sularda hayal meyal salınan şu güzel koca gemiler, şu sarsılmaz gemiler, hasret çeken aylak avare gemiler bize: ‘Ne zaman hurura yelken açacağız’ diye fısaldamayacak mı?” Baudelaire Maxime Du Camp’a Ey Ölüm, koca kaptan, demir alma zamanı şimdi !Huzur yok bu diyarda, ey Ölüm! Başlasın seferimiz Varsın zifiri karanlık kaplasın gökyüzünü, denizi, Sana ayan …
Şub 03
GÜZ ŞARKISI
Yine dayandı kapıya soğuk karanlıklar Elveda, kısacık yazlarımızın parlak ışığı! Kasvetli darbelere boyun eğen odunlarDaha şimdiden inletiyor avluları. Bütün bir kış saracak benliğimi Kin, titreme, korku, zoraki iş, emek, Ve kutup cehennemindeki güneş gibi,Kalbim kızıl bir buz kütlesine dönüşecek. Düşen her odunu titreyerek dinliyorum,Kurulan darağacı gibi çıkıyor sesleri. Bir kuleye benziyor benim ruhum, Yorulmaz ağır …
Şub 03
AKŞAMIN AHENGİ
Ve vakit geldi, bir buhurluk gibi Tütüyor her çiçek titreyip dalında; Sesler ve kokular akşam sefasında;Hüzünlü vals, garip bir baş dönmesi! Tütüyor her çiçek titreyip dalında; Kemanda kırık bir kalbin titreyişi; Hüzünlü vals, garip bir baş dönmesi! Üzgün, tatlı gök koca bir sunak adeta. Kemanda kırık bir kalbin titreyişi, İyi kalpte yer yok şüpheye, yokluğa …
Şub 02
TEFEKKÜRE DALMA
“En iyilerin alnına en kötü kaderin yazıldığı şu dünya…” Malherbe Ah yürek saflığı, nasıl da uçup gitti! Mutluluk ve aşk hayalleri, tatlı düşler, Hayatın baharına dair bin bir beklenti, Akşamı görmeden nasıl sönüp gider? Neden?… Onun o ışıl ışıl gözyaşları, Öğle vakti artık çiçeklere can vermez, Cılız dağ laleleri, yiyip soğuk rüzgarları, Neden solar gider …
Şub 02
SON ARZU
Uzun zamandır seni seviyorum: -İtiraf edeyim, on sekiz yıl olmuş! Sen taze bir gül, ben ise soluyorum; Sana baharlar, bana da kara kış. Beyaz mezarlık zambaklarıYağmış şakaklarıma, ve Kapatmak için solgun alnımı, Bir tutam saç çekiyorum üstüne. Gidiyor güneşim, batmak üzere, Birazdan ufukta kaybolacak, Ve şu iç karartıcı tepede Gördüğüm, ebedi evim olacak. Ah! Dudaklarından …
Şub 02
KELEBEKLER
Pır pır kar beyaz kelebekler, Derya deniz pervane duran, Söyleyin, ışıl ışıl nazlı güzeller, Benim mavi yolculuğum ne zaman? Bil bakalım, güzeller güzeli, Benim kara gözlü çingenem, Kelebekler kanatlarını verseydi, Bil bakalım, nerelere giderdim ? Tek bir gülü koklamazdım, Aşardım ormanları, vadileri, Gelip o bal dudağına konardım, Ve orada ölürdüm, ruhumun çiçeği Theophile GautierÇeviren: Yakup …
Şub 02









