Tag: Nimet Yıldırım

Misafir

Dünya, hiç durmadan seferde olan bir tren gibidir.Zaman raylarının üzerinde, süzülen yıldız gibi akar geçer.Ezelin karanlık derinliklerinden,ebedin bilinmeyen yarı aydınlık çöllerinene haberler götürüyor da, böyle acelesi var?!Trenin yolcuları, ezelden ebede değil, ah, kısa bir fırsatta,bu upuzun yolun iki durağı arasındaisteseler de, istemeseler de ilerliyorlar.İki durak,tanıdığın iki durak:doğum ve ölüm;iki yokluk arasında kısa bir varlıkAdı ömür …

Devamını oku

Dünya Geçidinde

Gül seyrinden doyulur mu?Gül ile arkadaş olan yaşlanır mı?Yüzlerce dağ büyüklüğünde üzüntünbir arpa kadar mutluluğun olsa bileonu karanlığın derinliklerine at, bunu koru.Dünya bir geçittir.Başlangıcı ve sonu belirsiz.Yol, ama düzgün değil.O yoldan bir defa geçeceksinAh, bir defa…Bir defa…Bir defa…Görürsün, bir gün seni gülden daha nazik bir şekilde doğurur,sıkıntılarla besler büyütür,ertesi gün soldurur ve yapraklarını yerlere serer!Toprağını …

Devamını oku

Tarih Geçidinde Bir Damla Gözyaşı

Kâbil’in eli, Hâbil’in kanına bulandığı günden beri,Adem’in çocuklarının damarlarındaki kanda,acı düşmanlık zehri dolaşmaya başlayalıdan beri,İnsanlık öldü!Adem diri olsa da…!Kardeşleri, Yusuf’u karanlık kuyuya atalıdan beri,Baskı, zulüm ve kanla Çin Seddi’nin duvarları yükseleliden beri,insanlık ölmüştü!Sonra dünya insanlarla doldu…Ve bu değirmen döndü, döndü…Adem’in ölümünden sonra asırlar, asırlar geçti.Yazık!İnsanlık bir daha geri dönmedi!Asrımız,insanlığın ölüm çağıdır!Dünyanın sinesi iyiliklere kapalıdır!Özgürlükten, doğruluktan, …

Devamını oku

Yok benim gibi gamlısı

Korkarım serbest bırakmaz beni kafesten avcım,Unutturuncaya dek bahçenin yolunu.Yeter kaldım kafeste, unuttum gülün rengini,Aşkıyla doğdum onun bu dünya annesinden.Geçirdimse de bir iyi gün hatırlamıyorum ki!Sanki birden yuvadan tuzağa düşüverdim ben.Salarım ateşleri sarayına ahımdan avcının,Bırakmazsa bu esaret zindanından özgür beni.Kaç kez tuttu yakamdan ecelin o elleriBırakmadım yine de eteklerini ellerimden aşkınınArtık rakiplerin yanında zulümdür benden şikayetinSorgusuz …

Devamını oku

Vefalı

Gece oldu, çöktü karanlık ay yüzlüm gelmedi.Yoluma aydınlık saçan gelmedi.İnlemek istedim ama yapamadım,Gönlümden dilime ahım gelmedi. Yorgunum, kırgınım, sıkıntılıyım ama,Ondan uzaklarda ölmeği istemiyorum.Değilim avın senin, uzaklaş benden ecel!Yar deyip ben güç kazanıyorum. O gelmezse ben giderim.Huzuruna kimin istersen giderim.Feleklere uçar, gezegen olurum.Denizlere dalar, balık olurum. Bulurum, şüphem yok onu bulurum.Azizim, canım, ay yüzlüm derim:Öldüreceksen öldür …

Devamını oku

Vatana Dönüş

Yaşlandım yuva üzüntüsüyle.Bir tek isimdir varlığımdan geriye kalan.Öldüm üzüntüden. Ne günlerdir bunlar?Usandım ben bu hayattan. Kolum kanadım yoksa da,Çimenlere doğru uçamasam da,Değil mi ki Pençem, gagam, göğsüm ve başım var,Sürüne sürüne giderim bahçeye kadar. Uzaktan göründü çimen gözüme.Güç geldi dizime ve belime.Islak gözlerim gördü bir yuva.Yanıp kavruldu ciğerim vardığımda.Baktım bu yuva değil, tuzakmış.Ah…Yine esir düştüm …

Devamını oku

Sevgilim benim

Duy uzaktan sesimi, sevgilim benimGözümden daha değerli, canımdan tatlı benimİlk ilham kaynağım, son andım benimYaşlı ülkem, ama şanlı şerefli yaşlım benimTabiatım, tarihim, imanım, İran’ım benim. Ayrı düşmüşüm senden, evladınım seninRuhum bağlı ama şefkatinle ve sevdanla seninHer zaman sanki gönül çelen kucağındayım seninTutkunuyum eşi benzeri olmayan geçmişinin seninKölenim, aşığınım, özleminle yaşamaktayım senin Ebu’l-Kâsım-i Lâhûtî Çeviri: Nimet Yıldırım

Son Aldatış

Olmasaydı son aldatışın eğer ey hayat,Yüz kere terk etmiştim şimdiye kadar seni.Çekmezden önce beni kendine yine,Feda etmiştim ölümün ayaklarına seni. Kesmek istediğimde ümitlerimi her defasında sendenAçtın hep yüzüme sıcacık kucağınıYaptığın her şey sadece bir aldatmaca, anladımGizlemişsin ama efsanelerle bu aldatmacalarını. Yok perdenin arkasında bu aldatmacaların dışında bir şeyGiydirmişsin binlerce elbise ama bedenineArtık usandığımdan gecenden gündüzündenİstiyorsun …

Devamını oku

Ne Oldu?!

Sözü vardı bize suskun dudaklarının ne oldu?!Yıllanmış şarabı vardı aşk kadehinin ne oldu?! Kaldı aşk ayakları altında arzuların, Allah aşkına,Ferhâd, Şirin ağızlı sevdasındaydı ne oldu?! Gül harmanı misali yok oldu bütün arzular.Çimeni vardı bu hasret vadisinin, sahi ne oldu?! Gölge salmış bu hazan vurmuş bağa sessizlik,Sözü vardı bülbülün gönlüyle gül dudağının ne oldu?! Yetişmez yakasına …

Devamını oku

Neden yaşlılığımda beni çaresiz bırakıyorsun?!

Ey yüce gökleri yükselten!Neden yaşlılığımda beni çaresiz bırakıyorsun?!Genç iken herkesten üstün tutardın beni;Yaşlılık çağımda neden alçalttıkça alçalttın beni?!Arzularına erişmiş gül her geçen gün sararıp soluyor;Sıkıntılar yüzünden ipek bana diken geliyor!Bahçede salınan nazlı servi gibi boyum iki büklüm oldu!?O ışıl ışıl ışıldayan değerli gözlerim görmez oldu!?Kara zülüflerim karlı dağ başı gibi bembeyaz şimdi.Savaşçılar bütün suçu kumandana …

Devamını oku