suyum yok ey gecenin meleği nice susadım– sus yazıcı ırmak senin içindeyüreğinden çok su içtin kanmadın sesim yok ey ulular ulusu konuşmayı özledim– ey sözünü boğan dilsizyeryüzünü sustun ıssız yurda çevirdin ışığım yok ey boşluğun bekçisi çok acıyor gözlerim– kendi kandilini göremeyen köriçine yanan mumlara pervane oldun bedenim yok ey ay yapıcısı kadınıma gideyim– unut …
Tag: Haydar Ergülen
Şub 23
Tanrı’ya Mektup
1.Birazdan göğü dolduracakbulutları gördüm de Tanrımsenin gizli gizli şiiryazdığını anladım 2.Seni düşündüğümde bazenüzülüyorum Tanrım,kediler, kuşlar, bulutlarağaçlar, kırlar, balıklar,kızlar, oğlanlar, çocuklar,yalnızca onların olsaydın da,şu büyük insanlığınTanrısı olmasaydın! 3.İç savaşta önceTanrı öldürülürsonra içimizdekiiyi insanlar 4.Tanrım ne çokağacın var burada,ve ne çok insanvar ‘şu dünyadabir dikili ağacımbile yok’ diyen Bir ağaç dahayaratırsan, İnsanAğacı olsun, lütfen! 5.Bağışla beni Tanrımşu …
Şub 23
Büyük Gözlü Kız
Büyük Gözlü Kız bize bakıyorn’olur kaldırma kendini göz önündenBüyük Gözlü kız evimize konukaynadaki yara onun yüzünden değil şehrimizden geçen trenin arka odasındayızbirbirimizden başka sınırımız kalmamışönce büyük seviş, sonra beni sevbirlikte bir daha çıkarsa ateşimiz kendini hâlâ yanan kadından kurtarmaBüyük Gözlü Kız hepimize gücenironca kötülükten bir iyilik çıkarabildionca lüks, onca kayıp taşındı iyiliğebaşkalarının uzaklığından taşınan herkesBüyük …
Şub 23
Eskiden Terzi
beni eskit, bir terzi çıkarfazlalıklarımdan, prova yokmuşmeğer! acıyan ve acıtan ten varoldukça gövde dikiş tutmuyor eskiden terziydim, dar vakittedükkanım vardı, ilk gömleğimtez uçtuydu tenimden, o hevesiartık gönlüm seçmiyor teninden bir yağmur biç bana daaramızın açıldığı yerden, o makashatırayı paslı bıraktı! düğmeninyeraltında ten yokmuş tenhadan başka şimdi heves bol geliyor Haydar Ergülen
Şub 23
Vefa bazen unutmaktır
Vefalı olmak, unutmamak değildir. Nedense hep karıştırırız, belki de unutmaya eğilimli olduğumuzdan, her şeyi unuttuğumuzdandır bu yanılgı. Oysa bazen tam tersine, vefamızı göstermek, vefalı olduğumuzu anlatmak için unutmak, unutmak, unutmak gerekir. Unutmak, her zaman alçaklık değildir çünkü, bazen de bağışlamaktır. Aslında hiç unutamadığımız bir şeyi, bir tür bilgelik bilgisiyle, maskesiyle de diyebiliriz, hiç hatırlamıyormuş …
Şub 23
Trenler de ahşaptır…
1.Eski ahşap evinizi satmayınsessizliği sokağa atmayınhastalar penceredir, ölüler çatızordur kurmak yapısını bozmayın Ahşabın mırıldandığı iyilikeski alışkanlığıdır hayatınsatmayın, kelime yapın ondankelimeden kiracıcümleden komşuçocuklara verirsiniz:varımız yoğumuz bu 2.Eski ahşap yazınızı saklayınherkesin gölgesini alıp gittiğiaşklardan geriye yaz kalırgövde: o kimsenin gezmediği kasabagecesinin ıssızlığına öyle katlanır Nasıl da uzardı kelimelerin gölgesiyazların aşklardan uzun sürdüğüeski ahşap mevsimlerden üstümüzeve kim gitse, …
Şub 23
Yağmurlu göz şiire bakıyor
1Yağmuru mırıldanıyorsun, eskiyorbardakta unutulmuş su gibi yarımve söylenmeden kalan sözlerin tadı,yeni sözlerinse bir yağmurluk ömrü varne yağdım onlarla ne de ıslandım Susacak kadar büyütürüz ya çok şeyiben en çok yoksulluğumuzdan korkarımnasıl da yoksuluz sessizliğin karşısındakorkuyoruz kelimelerin de bunca yükselmesindenya düşerlerse aramıza! Harflerden kumuüfleyince çöl görünür mü bilinmez, fakatsözler kaybolunca görünen ufukta, hayatherkesi ıssız adasına indiren …
Şub 23
Gören Kâlp Mağazası
Ziya Mısırlı’ya “Haklı olarak benzetmişler insanlardenizi kadınabir anda değişebilen bu iki ummanınbilmem ki neden doyulmuyor tadına?”(Ziya Mısırlı)* Gören Kâlp Mağazası vaktiylebir şiir telgrafhanesi gibi çalışmış belliZiya Bey’in gönül gözüyle yazıpelleriyle d / okuduğu şu dizelerle“Gurbetin sayfalarında resim gibiyim”“Gecemde güneş doğuyor, gündüzümde yıldızlar”“Cesaret vermeli hatıralar insana” Açık bir mektup gibi ne pulne zarf istiyor Ziya Bey’in …
Şub 23
Tuzu Özleyenler İçin
Birbirimizin kıyılarına çıkar gibibirbirimizden kıyıya çıkar gibiseviştik o gün iki kazazedebelki de tuzlarımız sevişti birbiriylebiz sanki iki deniz eskisiydik o günve bir daha karayı göstermemek üzereistersen iki denizkızı gibi seviştik de bunaistersen ölü bir balıkçı ve gözütuzlu sirenve su yerine tuzunda boğulur gibi tenlerimizinbazen de tuzunda yeniden doğulur bir sevişmeninruhumuz bile tuz içinde kaldıtuz yalnızca …
Şub 23
Behçet
İşte ‘yağmur dindi’; iki yaz arasınayokluğu bıraktılar, senin o ağustossesini gölgeye değil, külünü aramıza…‘Yağmur dindi’, unutulmaya hazırlanan nevarsa temmuz gibi tutuşuyor aklımda;yarısı o güneşli sesinin tozuyla halaürpertili bir yaz hışırtısına takılmışalymışsekizlik plakta, yarısı kül aklımda!Ah, kül razı değil de kul razı, sesinindolaylarından alınma bu yanık havaya,bir bulut kaynıyor temmuz göğündengözümüzde ‘yağmur dindi’, yangınsa daha…‘Yağmur dindi’ …