Tag: Ahmet Oktay

BİR KEDERİ DUYUMSAMAK

Sözcüklere tapındım. Anlam kendisiydi imgenin,
yaşadıklarım değil yazdıklarımdı gerçek;
öyle sandım kururken ırmak yatakları.
Üzünçle bakarken kışa yürüyen bahçeye
Anladım; Ipıssız kaldım artık;
bir sözcük değil sadece
çürüyecek bir gövdesi var ölümün.

YILLIK BAKIM

Anılardan Kurtulun!

Ama anılarım neydi benim? Babamdan, amirlerimden, karımdan, polislerden ve komutanlardan kurtarabildiğim ne kalmıştı?

Nive erkeklerin de bir çeyiz sandığı yok acaba? Niye gömülmüyoruz onunla ve sevdiklerimizle?

Az Kaldı Kışa

Tuhaf: Bu kasvetli günde farkettim:
“yaşlanıyorum” diye geçirirken:
tutmuş çelik. ön bahçeye diktiğin.
Bir tebessüm kalsın sana benden:
bir güle değmiş gibi ol masamda,
her sabah o ciltlere dokundukça:
tozlarım evrende kımıldanırken.

Üşüdüm, lodosa çevirdi rüzgâr:
kumdu sanki, ayetler akıp gitti:
gönlümde açıyarken uçurumlar.
bilemedim en çok kimi sevdimdi.
Hazırım gelecek olan kargışa:
son leylekler gitti. Az kaldı kışa:
duydum: tıkır tıkır ölümün saati.

Dönüyor Mevsim

sadece bir rüya arar insangecenin ve alkolün göğsündemazi ürkütür çünkü ve bir uçurumdurher otel odasıyatıyor binlerce cesedim diplerindebelki son dubleye bakarken düştümbelki fasıl dinlerken radyodaey sesin muammasıinliyordu yaylı tamburyatalak bir hasta ya da dövülmüş bir çocukzaman ve hayaltükettiler beniher hatıra korkunç: ayak seslerimyankılanıyor koridorlarındaışıklar askeri lisesi’ninpeşimde ablamın hayaletibir yaz günü öldü benden uzaktamor elbisesiyleymişo şanlı …

Devamını oku

İntihar

her insanaklında en az bir kezöldürür kendiniçünkü biliniyor artıktek içgüdü değilyaşam içgüdüsü sözcükleri seçen kişizamanı sorgular durmadanve bu güncel zorunlulukisteyelim istemeyelimtarihsel bir an’daontolojik bir sorun olarak dabelirir galiba şuintiharın kökenindeki soru:onaylıyor muyum? buradan bakıldığındabir “öteye geçiş”sorunu değildir intihartam tersinebir “burada oluş”sorunudursartre’ı anımsayalım:“intiharbir başka yoludurdünyada varolmanın.” Hiç kimse yaşamında bir yanlışlık olmadığı sürece intihar etmez.İntihar, geride …

Devamını oku

Sığınak

Kaçıp sana saklanıyorum akşam oldu mu.Sana dokununca mı denizleşiyor masa,senin avcıların mı çok hayvanları kovalayan?sıkıntımın ormanında. Üç beş günümüz var şuracığında,nice oyuncağımızı kırdılar.Biz de güzel çocuklardık bahçelerdeSularda alabalık. Azla avunmaya alıştıkne yapalım paramız yoksa,şarabımız bitince yağmura çıkarız. Kim güzelleşmiyor öpüşünce. Ahmet Oktay

Bir Günün Sonunda Arzu

Ne çok iz bedenimde senden: İki siyah haşhaş açtıdüşlerinle ısırdığın omuzlarımda; göğsümdeki bu onmayan yaragözyaşının damladığı günden kalma; “Mutlu aşk yok” diye inildemişti Aragon,uçurum gibi parıldayan Elsa’ya. Ah!Zakkumsu ses; gümrahbir bahçe olsun isterdim,kederin ve deliliğin arkası. – Ne kaldı bana senden – demiştin,çürüyen güllerin anısı sadeceçürüyen güllerin anısı. ah! Niye kesmedinuyurken bileklerimi? Ahmet Oktay

Beş Kuruşa Aşk Şarkıları

Bir yalnızlık büyütürdüm saksıdakalandı çok eski günlerdenbir bana yetsin, hıncımı arttırsınaşkımı pekiştirsin diye sevince.Günüydü, gelip durdu hüznümün önündegidilmemiş bir saklı deniz sandım. Kıpırdamazdı yapraklar geceyletüketirdi çiçeği, kuşu sevdiremeyen konyakbana neydi gülmeler, şarkılarotobüs durakları, alandaki kalabalıkgeldi durdu, alana merhaba dedim. Bir göz bozgundur yerine görevururdu pencereme rüzgâr,ben hep öyle bir gözdümçığlığını kendine saklayan.Düş kurmazdım, beklemezdim şurda …

Devamını oku

Kadınlar Çıkmazı

Yarım bir aşk, yarım bir dudaksınsıkıntılı ikindi yağmurlarındaher yeni erkekten sonra daha erkeksintuzlu inciler dolukuş uçmaz mavisi gözlerinin. Işıklara çarpıyorsun sokağa çıksanşehrin korkusu büyüyor pencerelerde.Avuntusu yok erkekli yataklarınne olur gitmedaha kaybolacaksın. Bir yanın şarkılarkan tutmaları öbür yanın.Gülerken iki kadeh arasındanasıl ağladığın anlatılmıyor.Ne olurbu kadar kendine saklanma. Sen kapalı, mahzun odalardakırık oyuncaklara karşı bir çocuk.Ürperiyorsun denizin …

Devamını oku

Envanter

Çok az şey saklamışım yaşamımda;ne bir fotoğraf var ilk aşklardanne bir mektup,dostlardan beş on tane;şunları yazmış Stockholm’denDemir Özlü 1983’te :“rahmetli Çiğiltepe’nin oğlunu gördümgeçenlerde Helsinki’de,sürüyorum geçmişin izlerini”Hangi izlerin peşinden gittim beniçimde bir mahşer beklentisi ? Çok az şey biriktirmişim yaşamımda ;hiçbir andaç yok babamdan,verdigi mineli çakmağıunutmuşum bir Amerikan Bar’da ;ah umursamaz gençlik!Sımsıkı tutsaydım şimdiavucum ısınır mıydı …

Devamını oku