Seviyordum Sizi

Seviyordum sizi ve bu aşk belki
İçimde sönmedi bütünüyle.
Fakat üzmesin sizi artık bu sevgi
İstemem üzülmenizi hiçbir şeyle.

Sessizce, umutsuzca seviyordum sizi.
Bazen çekingenlik, bazen kıskançlıkla üzgün.
Bu öyle içten, öyle candan bir sevgiydi ki
Dilerim bir başkasınca da böyle sevilin.

A.S.Puşkin

Kimbilir Kaç Kişi Sevdi Seni

Yaşlanıp saçların ağardığında, uyuklarken
Ocağın başında, eline al bu kitabı
Ve oku yavaş yavaş düşleyerek bir zamanki
Yumuşak bakışlarını ve gölgelerinin tatlılığını.

Kaç kişi senin o mutlu inceliğini sevmişti,
Kaç kişi güzelliğini, yalan ya da doğru.
Ama bir kişi senin o gezgin ruhunu
Ve değişen yüzünün hüznünü sevdi.

Şimdi eğil de korlaşmış kütüklere,
Mırıldan biraz üzgün bir sesle,
aşk nasıl alıp başını dağlara gitti
Ve gizledi yüzünü sayısız yıldızlarla diye.

William ButlerYeats

Çeviri: Cevat Çapan

Kimsesiz Akşam

Boş şişeyle bardakta
Titremekte mum alevi;
Oda soğuk buz gibi.
Dışarıda otlara yağmur yağmakta.
Yatıyorsun kısa bir zaman için
Üşüyerek üzgün, yatağına.
Yine sabah olacak, akşam daha sonra,
Sabahlar, akşamlar gelecek tekrar,
Ama sen hiç gelmeyeceksin.

Hermann Hesse

Yalnız İnsan

Yalnız insan merdivendir
Hiçbir yere ulaşmayan
Sürülür yabancı diye
Dayandığı kapılardan

Yalnız insan deli rüzgar
Ne zevk alır ne haz verir
Dokunduğu küldür uçar
Sunduğu tozdur silinir

Yalnız insan yokki yüzü
Yağmur çarpan bir camekan
Ve gözünden sızan yaşlar
Bir parçadır manzaradan

Yalnız insan kayıp mektup
Adresimi yanlış nedir
Sevgiler der fırlatılır
Kimbilir kim tarafından

Louis Aragon

Yürek Müzikali

Oda siyaha yığılır
Ve ruhumuz öpülür kirli dudaklarıyla yalnızlığın
Gecedir, özlem bir köşeye atılmış eşya
Terkedilmiş odalara sıçrar müziğin kırgın kanı
Kırık görüntüler devşirilir, kırık bebekler
Bu sonsuz gece kafilelerinden, ana

Yuvaları yumuşatmaz sakat demirler
Dondurur hayata taze akışları
Bu bitimsiz ve kırıcı tablo
Uzat ellerime ana bahardan ellerini
Bir metal sevinciyle kulaklarımda
Büyüdü koro
Bastırarak ağzımızın kervanlarında seslerimizi

Artık bütün yakınlıkları bariyerler yutuyor
Piknik kokularını anaların
Duvarlar eritiyor taştan kucağında
Gözlerden düşen gökkuşağı hatıralarını
Yürek fotoğraflarda mı kalacak
Fotoğraflar hüzün yırtığı
Övgü boşluklara mı
Nedir bu kasvet, bu duvar bunalımı
Bu demirden marşları beşiklerin
Nedir taşlarını bile ürküten bu şato
Bu heykel kibri yeter ana, bu körlük ağı
Ben sitemdeyken masadan kayan vazo
Getirsin ağlamağı

Uyan ana uyandır uykuna gömülen
Baharlar ülkesini
Süzdür şefkat peteklerinden sıcaksözcüklerini
Düşür sıcaklığını bakışlarından satır satır
Ve beni geceleri sesine yatır
Yüzümü ov visalinde yüzüme dokun
Ruhumu okşa
Yanaştır sevgini alnımın kıyısına
Bana ruhunun ezgisini emzir kucaklarında
Boğuk sesimi erit sesinde bir çırpıda
Dışarda kalsın günışığı
Yüzün günışığıdır yanaklarımızda

Sen yaklaş sözcüklere ana, oda kovulmuş eşya
Terkedilmiş beşiklere sıçrar bebeğin bitkin canı
Sığınak değil burası
Bir mikrop yuvası
Kalpler mumyalanır mı burda

Kalpler mumyalanır mı burda!

Çekilsin çelik örtüler yüzden
Sopsoğuk demirler ve buzlu yorganlar arasında
Gözlerini göreyim

Ana indir beni beşikten
Beni ayaklarında salla

Şeyh Galip

Duyum

Mavi yaz akşamları, patikalarda, dalgın,
Gideceğim sürtüne sürtüne buğdaylara.
Ayaklarımda ıslaklığı küçük otların
Yıkasın, bırakacağım başımı rüzgara.

Ne bir şey düşünecek, ne bir laf edeceğim;
Ama sonsuz bir sevgi dolduracak içimi;
Göçebeler gibi uzaklara gideceğim;
Mes’ut sanki yanımda bir kadın varmış gibi.

Arthur Rimbaud
Çeviri: Orhan Veli

Yalnızlık

Yalnızlık bir yağmura benzer,
Yükselir akşamlara denizlerden
Uzak, ıssız ovalardan eser,
Ağar gider göklere, her zaman göklerdedir
Ve kentin üstüne göklerden düşer.

Erselik saatlerde yağar yere
Yüzlerini sabaha döndürünce sokaklar,
Umduğunu bulamamış, üzgün yaslı
Ayrılınca birbirinden gövdeler;
Ve insanlar karşılıklı nefretler içinde
Yatarken aynı yatakta yan yana:

Akar, akar yalnızlık ırmaklarca.

Rainer Maria Rilke

Çeviri: Behçet Necatigil

Bilmiyorum, Yaşamakta mısın Öldün mü?

Bilmiyorum,yaşamakta mısın,öldün mü?
Dünyada bir yerlerde bulabilir miyim seni
Yoksa,akşamın yaslı karanlığında
Bir ölüyü mü düşünmeli…

Her şey senin için:Gün boyunca dualarım.
Uyuşturan ateşi uykusuz gecelerin;
Şiirlerimin beyaz sürüsü,
Ve mavi yangını gözlerimin…

Hiç kimse daha yakın olmadı bana,
Hiç kimse böylesine üzmedi beni,
Acıya salıp gidenler bile,
Okşayıp bırakanlar hatta.

ANNA AHMATOVA

Ölüm Gelecek Ve Senin Gözlerine Bakacak

Ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak-
sabahtan akşama dek,uykusuz,
sağır,eski bir pişmanlık
ya da anlamsız bir ayıp gibi
ardını bırakmayan bu ölüm.
Bir boş söz,bir kesik çığlık,
bir sessizlik olacak gözlerin:
Böyle görünür her sabah
yalnız senin üzerinde
kıvrımlar yansıtırken aynada.
Hangi gün ey sevgili umut,
bizler de öğreneceğiz senin
yaşam olduğunu,hiçlik olduğunu.

Herkese bir bakışı var ölümün.
Ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak.
Bir ayıba son verir gibi olacak,
belirmesini görür gibi
aynada ölü bir yüzün,
dinler gibi dudakları kapalı bir ağzı.
O derin burgaca ineceğiz sessizce.

Cesare Pavese

Kaldırım Çiçeği

Nasılsa kaldırımda bitmiş bir çiçeğim,
Nasılsa kaldırımda bitmis bir çiçek o

Tozları, sesten, ilgisizlikten bunaldığım bir gün
Tuttum aşık oluverdim

Ben kaldırımın bir ucunda,
Tâ öteki ucunda o

Cesare Pavese