Gidiş

Biraz önce senin dağdan aşağı gittiğini gördüm
Batan güneşin altında küçük kapıyı kapattım
Gelecek ilkyazda elbet çayırlar yeşerecek yeniden
Ama bir daha dönecek mi uzaklara giden?

Wang Wei

Yirmi Bir Yaşında

Tam yirmi bir yaşımda işittim
Akıllı bir adamın dediğini:
“Tacını, tahtını, malını mülkünü ver de
Fakat sakla beynini kendine
İncilerini dağıt, elmaslarını
Fakat düşlerinden vazgeçme.”

Ne yazık ki yirmi bir yaşında
Kavak yelleri eser insanın başında.
Tam yirmi bir yaşımda
Bilgenin yine dediğini işittim
Göğsünün altında çarpan kalp
Boşuna verilmemeli
Niceleri iç çekerek bunu ödedi
Pişmanlıkla satarak yüreklerini.’
Bugün tam yirmi iki yaşındayım
Ah, bu sözlerin doğruluğunun şimdi farkındayım.

A. E. Housman
Çeviren:Erdal Ceyhan

Uçuyor Troyka Yel Gibi

“Koru Beni, Tılsımım”

Koru beni, tılsımım,
Koru beni, izlenip örselendiğimde,
Koru, pişmanlık ve telaş günlerinde:
Bana kederli bir günde verilmiştin sen.

Çevremi kuşattığında
Kuduran dalgaları okyanusun,
Bulutlar fırtınayı patlattığında,
Koru beni, tılsımım.

Yaban ellerde yapayalnızlıkta,
Koynunda can sıkıcı rahatlığın,
Savaşın kızıştığı anda,
Koru beni, tılsımım.

Kutsal ve tatlı aldanış,
Büyülü yıldızı ruhun…
Gizlendi benden, ihanet etti…
Koru beni, tılsımım.

Bırak, tazelemesin bellek
Yatışsın sonsuzca yürek yaralarım;
Elveda ümit; uyu, istek;
Koru beni, tılsımım.

Aleksandr Puşkin
Çeviri: Ataol Behramoğlu

Soğuk Dağ

Soğuk dağ giderek koyu yeşile dönüyor
Bir türkü tutturmuş da sonbahar ırmağı akmakta
Bastonuma dayanmışım küçük kapının altında
Yaşlanan Ağustosböceğini dinliyorum epil epil rüzgarda.

Wang Wei

Geçmiş Yinelenebilir mi?

Bir filmi birçok kişi seyreder, ancak her izleyici filmden aynı biçimde etkilenmez. Çünkü izleyicilerin farklı geçmişleri, farklı ruhsal yapıları, farklı kişilikleri vardır. Öte yandan, bir kişi bir filmi ikinci kez izleme fırsatı bulursa ilk izlemeden farklı bir süreç yaşar. Belki filmden yeni tadlar alır, belki de önce neden beğenmiş olduğunu kavrayamaz bile. Çünkü iki izleme arasında kişi yeni deneyimler yaşamıştır, artık o filmi ilk izlediğindeki kişi değildir.

Bu sürecin bir başka boyutu da kişilerin gösterim sırasında filmle, daha sonra da birbirleriyle iletişim kurmalarıdır. Bu etkileşim, sinema filmini cansız, selüloid bir şerit olmaktan çıkarır, canlı toplumsal bir olaya döndürür. Bir film, her seyirci için özel bazı anlamlar taşıdığı gibi, aynı seyircinin filmi her izleyişi de birbirinden farklı, özgül olaylardır, yani aynı filmi iki kez seyredemezsiniz.

Bu etkileşim biçimi diğer sanat ürünleri için de geçerlidir. Aynı şiiri yirmi yaşında okumakla kırk yaşında okumak kuşkusuz tıpatıp aynı etkileri yaratmaz insanda. Her okuyuşta farklı tatlar alınan şiirler yüz yıl sonra da okuyucu buluyorsa, bunlar büyük yapıtlardır. Yüz doksan yıl kadar önce doğmuş, yüz elli yıl önce ölmüş olan Puşkin’in şiirlerinin kişileri hala etkilemesi bunun bir örneğidir.

Tılsımım, Koru Beni‘de (*) tartışılan temel sorun da budur. Gazeteci karı-koca Dimitriyevlerin Puşkin Şiir Şenliğini izlemek üzere geldikleri Boldino’da her köşenin Puşkinle dolu olduğunu gözleriz: Çevredeki kişiler, köylüler, ziyaretçiler, sanatçılar hep birlikte ama herkes kendine göre büyük ozanı anmaktadır. Öncü bir tiyatro grubunun sahnelediği oyun, bize bütün bu törenlerin aslında geçmişin aynen yinelenmesi olmadığını, yapılanların bir tür sahneleme, öykünme olduğunu anımsatır. Puşkin yüce duyguları yaşamış ve en uygun biçimde onları anlatmıştır. Herkeste uyandırdığı ortak etki, bu duyguların evrensel insani özüdür. Yeniden yaşanabilecek olan da bu duygulardır, Puşkin’in yaşamının yinelenmesi değil.

Aleksey Dimitriyev’in karısıyla Klimov arasında geçenler, bir bakıma Puşkin’in yaşamından bir kesitin aynen yinelenmesi yoluyla ozanın anılmasıdır. Ama Alekseyle Klimovun düellosu yüz elli yıl önce Puşkin’in ölümüne yol açan düellodan çok farklı olacaktır. Aynı düello da iki kez yaşanmaz. Büyük sanatçıların insanlara öğrettiği, yaşattığı insani öz, duygulardır. Yani bir şiiri okurken, bir filmi seyrederken yeniden yaşanan şey, duygulardır, olaylar ise bir kez yaşanmış ve tarih olmuşlardır.

Güzel oyuncuların başarılı oyunları, seyirlik nitelikleri, göz kırpmadan izlenen kurgusu ve insani olanı tartıştığı felsefi özü ile Altın Laleyi haketmiş olan Tılsımım, Koru Beni, yılın hem en iyi, hem de üzerinde en çok durulacak filmlerinden biri olmaya aday. Bu filmi izleyin, hem de dikkatle izleyin.

Hüray-Caner Fidaner
Sinemadan/Videodan
Bilim ve Sanat
Kasım 1987, 83:51

(*) Tılsımım, Koru Beni, (Hrani menya moi Talisman), Yön: Roman Balayan, Oyn: Oleg Yankovski, Tatyana Drobiç, 1986 SSCB yapımı (1987 İstanbul Sinema Günleri, Altın Lale Ödülü)

Eşime

Beyaz saçlarımın arasından bazen söylenirim
Kadınım sorunlarımı benimle paylaşır
Lambanın altında elbiselerimi yamar
Küçük kızımız yatağında oynar
Perdelerimiz ve sivrisinek tüllerimiz eskidi, soldu
Güz soğukları iyice yorganımızdan içimize işliyor
Fakat O’nun yoksulluğu daha da kötü olabilirdi
O, Qianlou ile evlenmediğine dua etsin.

Po Chu
Çeviren: Erdal Ceyhan

Tipi

Tipi var dışında penceremin
Sobaya karşı elimde kadehim
Balıkçı sandalım yağmurda ne yapıyor
Uykusunda güz nehrinde sürükleniyor.

Du Mu 
Çeviren:Erdal Ceyhan

Göle Bakmak

Göle bakıyorum görmek için gölgemi sularda
Saçlar ak pak olmuş, yüzüm beyazlaşmamış ama.
Gençliğimi yitirdim ve artık bulamam bir daha
Boşuna çaba, suları karıştırmak boşuna!

Po Chu-I

Uzaklardaki Birine

Seni unutmak istiyorum, fakat boşuna
Bırakıp gitmek istiyorum, fakat yollar kapalı
Omuzlarımda da bir çift kanat yok
Saçlarım zaten beyazlarla kaplı
Öyle durup düşen yaprakları seyrediyorum,
Bazen de kulenin en tepesine çıkıyorum
Akşam karanlığında gölgeler iniyor öylece
Sonsuz bir hüzün gelip oturuyor gözlerime.

Po Chu
Çeviri: Erdal Ceyhan

Yedi Fincan Çay

İlk yudum dudaklarımın ve ağzımın pasını alır
İkincisi yalnızlık üzüntüsünü alır götürür
Üçüncüsü ruhumun kuru kaynaklarını harekete geçirip
…..nice hikayeler anlattırır
Dördüncüsüyle hayatın acıları tenimden ter olur uçar
Beşincisiyle kaslarım dinlenir, kemiklerim yumuşar
Altıncısıyla ölümsüz atalarıma giden yolu bulurum
Yedinci yudum; Almayayım kalsın! Alsaydım
Taze rüzgarın kanatlarımı okşadığını duyacaktım
Penglai‘ye doğru gidecek daha çok yolum var.

Lu Tong
Çeviren: Erdal Ceyhan