Sevmek
Nokta almaz
Çocuklar.
Sevmeye nokta koyan
Sınıfta kalır.
Onun,
Virgülleri vardır
Çocuklar.
Sevmek noktalanmaz;
O, noktadır.
Özdemir Asaf
Şub 23
Şub 23
1
Gittim, yenildim, döndüm. Ordum kırıldı,
sabah erkendi ova uçsuz bucaksız, gece çöktü
ve daraldı görüş alanım: Kan koktu toprak, hava,
gürül gürül akan su. Çatlamış atların ağır
dansı, iniltileri donmuş yaralılar, yollara
yığarak unutulan ölüler, utkuyla bozgunun
arası bir karış: Oradan darmadağın, geçtim.
Şimdi yeni bir sabah. Pıhtı ve barut geride kalsın.
Gökyüzünden umduğum arı bir yağmur
Beni eldeğmemiş bir vakte hazırlasın. Bir
tay istiyorum bugünden tezi yok, buğday tenli
bir tay istiyorum –dün kanamış olsun ilk,
bir tohum, filiz, zamansız bahara dönmüş
bir dal istiyorum: Kabarmak, açılmak,
açmak istiyorum, kokular kokuları silsin.
Enis Batur
Şub 23
“Balık yap, yanına bir rakı aç, bir de en sevdiğim kırkbeşliklerden çalsın, sende eşlik et sesin ruhumun ezanı, kulaklarımdan kalbime aksın.. Sonra bir ara gidersin yine dert değil. önce ben bir sarhoş olayım sen başımda dur ben gözlerine bakayım içimi çeke çeke ‘bırakma olur mu, beni sakın bırakma diyeyim’ sende gözlerime bak ‘ben seni hiç bırakamam ki de..’sonra bırak git, dönme sakın, ardına bakma.. ben dağınık kalayım, toparlamadan git.. aramam inan kulaklarımda sesini, ellerimde ellerini, ilk öpücüğünü bile unuturum, sen git ben dağınık kalayım, toparlamadan git.. “
Şub 23
Şub 23
Şub 23
Şub 23
Üsküdar, bir ulu rü’yâyı görenler şehri!
Seni gıptayla hatırlar vatanın her şehri,
Hepsi der: “Hangi şehir görmüş onun gördüğünü?
Bizim İstanbul’u fethettiğimiz mutlu günü!”
Elli üç gün ne mehâbetli temâşâ idi o!
Sanki halkın uyanık gördüğü rü’yâ idi o!
Şimdi beşyüz sene geçmiş o büyük hâtıradan;
Elli üç günde o hengâme görülmüş buradan;
Canlanır levhası hâlâ beşer ettikçe hayâl;
O zaman ortada, her sâniye, gerçek bir hâl.
Gürlemiş Topkapı’ dan bir yeni şiddetle daha
Şanlı nâmıyle “Büyük Top” denilen ejderha.
Sarfedilmiş nice kol kuvveti gündüz ve gece,
Karadan sevkedilen yüz gemi geçmiş Halic’e;
Son günün cengi olurken, ne şafakmış o şafak,
Üsküdar, gözleri dolmuş, tepelerden bakarak,
Görmüş İstanbul’a yüzbin meleğin uçtuğunu;
Saklamış durmuş, asırlarca, hayâlinde bunu.
Şub 23
Seni seven âşıkların
Gözü yaşı dinmez imiş
Seni maksud edinenler
Dünya ahret anmaz imiş
Gönlün sana verenlerin
Eli sana erenlerin
Gözü seni görenlerin
Devranları dönmez imiş
Ölmez imiş âşık canı
Hiç çürümez imiş teni
Aşk her kimi kıldı fâni
Ana zeval ermez imiş
Aşkına düşen canların
Yolun’ ateş verenlerin
Aşka bülbül olanların
Kimse dilin bilmez imiş
Aşkın ile bilişenler
Senin ile buluşanlar
Sen maşuka erişenler
Ezel ebed olmaz imiş
Eşrefoğlu Rumî senin
Yansın aşkın odun canın
Aşk oduna yanmıyanın
Kalbi sâfî olmaz imiş
Şub 23
Şub 23
Fevvare-i derûndan dil intibâh olaydı
Tesir-i sûz-ı âha âdil güvah olaydı
Aşkın mezakına hem zerre âgâh olaydı
Sinemde ger mü’essir bir dûd-ı âh olaydı
Ruhsârını yakardım ger gökte mâh olaydı
Cismimde tab olaydı başka kârı niderdim
Ferhad u Kays’dan evvel aşk katarın yiderdim
Sultân-ı aşka kadar ifşâ-yı raz ederdim
Evvel senin elinden şekvâya ben giderdim
Âlemde âşıkana bir dâd-hâh olaydı
Tatar-ı aşk u sevdâ her taraftan gelirmiş
Nakdine-i şu’urun yağma eder alırmış
Vadi-i aşkta müdam hayran olup kalırmış
Zülfün görenlerin hep bahtı siyâh olurmuş
Tek zülfünü göreydim bahtım siyâh olaydı
Feryadı arşa sütün kılmakla tali-i dun
Gayet zebun-ı gerdun vahdette hal diğer gûn
Çeşm-i alude-i hun dal oldu kadd-i mevzun
Olmazdı kalb-i mahzûn tâ böyle zâr-ı Mecnûn
Çeşmin kılaydı efzûn zülfün penâh olaydı
Mecnûnu sebkat ettim aklın tetebbu’undan
Ferhadı mağlub ettim tişe tereffu’ından
Lütfun bana gerekmez geçtim tecemmu’undan
El çektim ey vefâsız vaslın temettu’undan
Ruyına bari bende tab-ı nigâh olaydı
Kasd eylemek rakîbe kûyunda pek günehmiş
Ben hasmım öldüreydim koy bir günah olaydı
Leşker-i dûd-ı âhla üftâde verse varın
Ebruyu şâh-ı merdân çekseydi zülfikarın
Müjgânımız alaydı sâlâr-ı ceyş kararın
Hattın Habeş kuluyla alsaydı Fes diyarın
Zülfün sevad-ı Çîn’e tek pâdişah olaydı
Hân-ı semahatından zerre ata göreydim
Bir nim nigâh tebessüm yâ merhaba göreydim
Sâye-i lütfunuzda bir an sefâ göreydim
Ömrüm içinde senden ger bir vefâ göreydim
Razı idim gamınla ömrüm tebâh olaydı
Müşkil hezara eyvâh düşmek cüda gülünden
Mecnûn olan bırakmaz Leylâ’sını dilinden
Hüznî visâl haberin bekler cânân ilinden
Güçmüş murada ermek Nevres vefâ yolundan
Ey kâş kûy-i yâre bir başka râh olaydı
Osman Nevres