Ne etsem berabere bitmedi o yılgın maç
Herkes bende kalanı küçük bir sıyrık sanır
Sen aklıma düştükçe içim nasıl izdiham
Terkedilmiş bir evin ilk günü kadar ağır.
Şub 23
İzdiham
Şub 23
Bana Şiir Gönder
Eski bir sevdayı bıraktım
Ölü bir kelebeği rüzgara bırakır gibi
Denizler kirlendi
Ben de kirlendim.
İşte birlikteyiz seninle
Ama yalnızlığın güneşi bir ağaç gibi sarkıyor üstüme
Şimdi seninle sevişiyoruz sanma
Yalnızlığımla sevişiyorum.
Günahkarım
Cehennemdeyim
Sevgilim
Bana şiir gönder…
Şub 23
sadece edip cansever kalsa şairlerden
cansever’in “salıncak”ına hayranlıkla
bu gerçekten böyle mi olur allahım gerçekten kaldıramaz mıyız ölümü bir süreliğine
ikinci bir emre kadar vazgeçemez miyiz aklımızın çeperlerinden, suratımızın asıklığından
bi yolu yok bi yolu yok bi yolu yok diye üç kez korkutarak bağırdığında meleklerin
aziz petrusa, tebernuşa, ebuzere aliye soracaklarım bittiğinde, kapandığında defterim
dönecek bir evim, uğrayacak bir arkadaşım, elini tutacak bir kadınım kalmadığında
özlemediğimde şurup kokan, tütsü kokan bir çeşit şehvet, bir çeşit şiddet kokan
özlemediğimde artık şair nedimin çıkmaz sokağındaki o küçücük pencereyi
bu gerçekten böyle mi allahım, denizlerle karaların, mutsuz kadınlarla mutsuz adamların, batıyla doğunun yerlerini değiştirmeyi erteleyemez misin bi süreliğine
prozac ve concerta olmadan dünyamızda kalabilme fikrine ısındıramaz mısın kalbimi
ranayla mesela aramızın daha şahane olmasını annesiyle de elbette iyi olmasını hep
benim için dua edenler var allahım, elimi tutarken sokakta olduğumu unutmayanlar var
yani bizim de kendimize göre çeşitli iyiliklerimiz mebzul miktar pişmanlığımızın yanı sıra
bu gerçekten böyle mi allahım, sana bir adım atsam kıyağın büyüğünü yapar mısın bana
çok çabuk geçmemi sağlar mısın bu olup bitenleri, bir salıncak indirir misin gökten
hem biliyorsun benim de adım ismail, o ipek gömleğim arkadan yırtılmadı fakat
bilincim açıktı kalbim yaralıydı derim ama sanırım bunu mazeret olarak kabul etmezsin
bi salıncak gökten: öyle aman aman bir şey olmasına gerek yok özenmene falan
olur mu
İsmail Kılıçarslan
ikindi yağmuru, 23
Şub 23
Ağlasak
Hüzne giden bir hazzın içinde bulsam seni
Bana ürkek ve mahçup, dolu gözlerle baksan.
Yüzüne vuran mehtap göz yaşlarında yansa
En derin bir hüzn ile sen ağlasan ağlasan.
Her şeyin ve her şeyin uzağında yalnız,
Yarı bir aydınlıkta baksam sana ve baksam
Solgun yüzünde aşkın seyr etsem elemini,
En derin bir hüznile ben ağlasam, ağlasam.
Celal Sılay
Şub 23
Habersiz
Çocuk uykusunda gülüyor
Yılların acı çığlığından habersiz
Elleriyle oynuyor karanlıklar
Sessiz sessiz.
Ah bebem
Rüzgâr saçlı bebem
Bilsen insanların hâlini bir
Bu kara yalnızlıkta körelen
Işık benimdir.
Bu uzayıp giden yolda
Ağlayıp ağlayıp da
Aklımı sokmuşum girdabına
Yaşamanın.
Çocuk uykusunda gülüyor
Yılların acı çığlığından habersiz
Elleriyle oynuyor karanlıklar
Sessiz sessiz.
Şub 23
Yağmur
için için yağan bu yağmur
kalbime sızıyor
damlalar içinde hayat ve ölüm
sensin; işte sensin sırılsıklam
karşımda gördüğüm.
nerden çıkageldin, nerden
yıldızların doğduğu yerden
durgun gözlerinin içinden
akan bulutlardır gördüğüm.
yağmur yağıyor ve ben
yer altı nehirlerinden
ıslana ıslana kalbinden
sessizce geçiyorum
Şub 23
Dökülüş
Baktıkça gözlerine derinden
Üstüme başıma güller dökülür.
Ve her şey kopar yerinden
Bir buluş bir gülüş ve unutuş ellerinden
Ellerinden beyazlıklar dökülür
Düşlerim ki, kuşatır gökyüzünü
Sonra yıldızlar dökülür
Geçerim arasından kimsesiz çocukların
Ağaçlardan ağıtlar dökülür
Akar saçlarımdan yalnızlığın ırmağı
Kalbime dökülür..
Şub 23
Kalbim Sağ Yanımda
Kalbim sağ yanımda çarpıyor
İçimde döngün bir ay kabarırken
Ki göz evlerinin ardından içeri
Ağlamak barışı sağlar mı ki
Ağ bozumu serpme sularla.
Açık deniz sofrasında
Sonsuz dağlarını denizlerin
Aşarak üstlerinden bir bir
Bir ince yelkenlidir
Altın çağı getirir
Göğü emziren mızraklar genç omuzlarında
Ve yukardan aşağı
Göğüsleyerek güneşi
Getirir ve bağlar korsan çağımıza
Yerinden oynayan kopan bir fırtına gibi
Kalbim sağ yanımda.
Öldü çünkü öylesine gençti
Ölümle hayatın arasında sıkışan gözleri
Bana aralık bakışlı gözleri
Kentin kanındaki hücreye ilişti.
Bağrında yamru bir kalkan
Gençlik ince bir kanken kulaklarında
Ağzında ay köpürdü.
Eridi gitti kentin
Göğü tutan o billûr ses
Ulaştı geldi bana
Kalbimin sağ yanına
Şub 23
Akıl Başka Yürek Başka
Birbirine benzese de
Yel başkadır, külek başka
Itrı da hoş, rengi de hoş
Gül başkadır, çiçek başka.
Her diki yokuş bilme gel
Her meyi meyhoş biline gel
Her uçanı kuş bilme gel
Kuş başkadır, böcek başka.
Her derdine ortak benim
Her ağrını ten bölenim
Sen çekensin, Ben gelenim
Gemi başka, yedek başka.
Hakkın yolu öz yolumdur
Eğilmeyen düz yolumdur,
Hayırla şer sağ solumdur
Şeytan başka, melek başka.
Bir dileğe ben calandım
Kâh kazandım, kâh talandım.
Ömrüm boyu haçalandım
Akıl başka, yürek başka.
Dilek oldu benim adım
Pervazlandı kol kanadım
Yetmedi sabrım, inadım
Amel başka, dilek başka.
Bahtiyar Vahabzade
2-Ten bölen: Paylamak
3-Calanmak: Buzlanmak
4-Haçalanmak:Çatallaşmak. İki yöne ayrıldım.









