Fayda Sızım

Elimde olmadan yitirdiklerim var elimde
Bu melankoliye alışamadım daha
Bu kaçıncı isyanım say(a)madım
Hep en karanlık yağmurlarda suladım sevinçlerimi
Düşlerimde bile hüzünlerimi besledim
Kendime bile faydasızım
Ne cennet dedikleri huzur yurdu mümessili
Ne şeytana müttefik oldum hazin sayfalarda
Hazanla beslendim ve ayrılık şiirleri besteledim kâğıdımın gölgesinde
Elimdeyken elleri ellerimi tutanların
Ben verdiğim sözleri tutmamaya yeminli bir âdem oldum
En yorgun yerinde gecelerin
Kokularını yitirmiş güller desteledim destimde
Korkularını yitirmiş birde
Sahipsiz karanlılarda
Şöylelemesine simsiyah
Gözlerini bekledim sevdaların
Nöbetler tuttum
Zar ettim istikbale…

Sükûtu tuttum nabzımda
Elimde; elimde olmadan yitirilmişler
Ve elimde olarak elde etmediklerim
Bildiklerimi bildiğimi bilmeye başladığımda
Mefluç oldu bilmediklerim…

Fayda sızım
Ateş sarısı saman kâğıtlarına sarılmış sarmalanmış
Mehtaplı bir haziran gecesinde yakılmış
Yalnızlıklar tuttum dünyaya yetecek kadar
Faydam sızım anladım işi artık ey yar

Elimde; elimde olmadan yitirdiklerim
Evvel, evvel olalı böyle bir ah görmedi
Faydamı buldum amma sızım hala dinmedi
Keşfedilmiş günahların günah sayılmadığı anlardan tanırım ben kendimi
Eskimiş hikâyeler bilirdim bir parça duygusal
Gerçekler sıfırdı öğütler yüzde
Çizgi karakterlerle karakterize edilmiş
Bir parça ağır abi vardı bende
Ama faydam sızım
Ve bulsam da faydamı dinmedi sızım

Nurullah Gümüştaş

fayda+sizim Fayda Sızım

Güle Şiirler

Ben ne zaman bir kelebek görsem
Seni anımsarım
İncecik bir kelebek
Düşlerime konup konup kalkan
Ufalanmış bir hüzün tozuna
Bulanmış kanatları
Ben ne zaman bir gülüş duysam
Sana uyanırım
Sakar karanlığıma gündüzün
Aydınlanır duygumun her katı
Seni görürüm
Ben nezaman bir gül koklasam
Elindeki gül daha çok gül olur
Dolarsın gözlerime
Toz pembe bir düş gibi
Ben ne zaman bir çift göz görsem
Hüzne uyumuş tembel kış suları
Suyunu taşırmayan bir havuz
Güzün gri kanatlarıyla örttüğü
Seni anımsarım
Ben ne zaman bir çift el görsem
Bileğinde ters takılmış altın saat
Altınla kaplanır sevincim
Ve ben özlemlerimin renkli uçurtmalarını
Sana uçururum…

Sedat Umran

gule+siirler Güle Şiirler

Rüyalar

Uyanıklığımı aramıyorum
uykulardan
karışık rüyalar içindeyim
ömrümün uykusunda

Aynalardan beni çağıran kız
bir daha göründü
işaret ediyor
bitir rüyalarını da gel
diyor
en son gördüğün yüz
benim olsun
en son benim uykumda uyu

Rüyaların sonu geliyor galiba
uyanılmaz uykulara dalmak istiyorum

Asaf Halet Çelebi

ruya+tabiri Rüyalar

Başım

                         Vala Nurettin’e

Tutup saçlarından başımı
İbret pazarlarında gezdireceğim,
Boyun eğmiştir, ümit etmiştir…diye
Bu gafil başı teşhir edeceğim!

Dimdik duramadığı için kulların karşısında
Allah bu sırıtkan baştan utanacaktır!
Yüz karası olmakta devam etmemesi için
Başım taşlar altında parçalanacaktır.

Gafleti resmediyor sırıttıkça başım
İyi temennilerle bakıyor şuna, buna
Eminim selamlamak için aramaktadır:
Seyircileri içinde bir aşina!

Tutup saçlarından bu sırıtkan başı,
Kaldırımlar üstünde gezdireceğim:
Boyun eğmiştir, ümit etmiştir…diye
Bu zelil başı teşhir edeceğim!

Celal Sılay

zelil+basim Başım

Yattığım Kaya

Bu akşam o kadar durgun ki sular
Gömül benim gibi kedere diyor.
İçimde maziden kalma duygular
Ağla geri gelmez günlere diyor.

Ey gönül, gidenden ümidini kes!
Kaçan bir hayale benziyor herkes,
Sanki kulağıma gaipten bir ses
Buluşmalar kaldı mahşere diyor.

Enginden engine koşarken rüzgar,
Bende bir yolculuk heyecanı var…
Yattığım kayaya çarpan dalgalar
Çıkıver bir sonsuz sefere diyor.

Necip Fazıl Kısakürek

yattigim+kaya Yattığım Kaya

Bu Yağmur

Bu yağmur… bu yağmur… bu kıldan ince
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur…
Bu yağmur… bu yağmur… bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.

Bu yağmur kanımı boğan bir iplik
Tenimde acısız yatan bir bıçak
Bu yağmur yerde taş ve bende kemik
Dayandıkça çisil çisil yağacak.

Bu yağmur delilik vehminden üstün;
Karanlık kovulmaz düşüncelerden.
Cinlerin beynimde yaptığı düğün
Sulardan, seslerden ve gecelerden.

Necip Fazıl Kısakürek

bu+yagmur Bu Yağmur

Gelecektim. Ama daha bir kötü hatıram olsun istemedim.

Niye yazıyorum ki bunları.

İçimiz bir dolap değil ki açıp bakalım. Açıp gösterelim. Yine de anlatıyoruz ama. Bizi farkedince eşyaların arasına gizlenmeye çalışan bir böceğe benziyor anlattıklarım.

Gelecektim. Ama daha bir kötü hatıram olsun istemedim. Ona böyle yazdım. Merhametle bakarak gülümsedim. Görünüşü acımayı da zorlaştırıyor insana…

Cahit Zarifoğlu – Yaşamak

cahit+zarifoglu Gelecektim. Ama daha bir kötü hatıram olsun istemedim.

Saçlarda Bir Yarımküre

Bırak da uzun, uzun, uzun zaman içime çekeyim saçlarının kokusunu, bir kaynağın sularına yüzünü daldıran bir susuz adam gibi yüzümü daldırayım içlerine, kokulu bir mendil gibi elimle sallayayım onları, sallayayım da anılar silkelensin havada.

Saçlarında bütün gördüklerimi, bütün duyduklarımı, bütün işittiklerimi bir bilseydin! Başka insanların ruhu ezgiler üzerinde nasıl dolaşırsa, benim ruhum da koku üzerinde öyle dolaşır.

Yelkenlerle, serenlerle dolu bütün bir düş var saçlarında; meltemi beni güzelim iklimlere, uzayın daha mavi, daha derin olduğu, havanın meyvelerle, yapraklarla, insan derisiyle kokulandığı iklimlere götüren büyük denizler var saçlarında.

Saçlarının okyanusunda, içli türkülerle, her ulustan, güçlü insanlarla, sonsuz sıcaklığın yangelip yattığı, uçsuz bucaksız bir gök üzerinde ince ve karışık yapıları oymalar gibi beliren, biçim biçim gemilerle kaynaşan bir liman görüyorum.

Saçlarının okşamalarında, güzel bir geminin kamarasında, bir divan üstünde geçmiş, çiçek saksılarıyla serinlik verici testiler arasında limanın fark edilmez yalpasıyla ığralanmış uzun saatlerin bezginliğini yeniden buluyorum.

Saçlarının kızgın ocağında, afyonla, şekerle karışmış tütün kokusunu çekiyorum içime; saçlarının gecesinde, sıcak ülke göklerinin sonsuzluğunu parıldar görüyorum; saçlarının ince ince tüylü kıyılarında, katranın, miskin, hindistan cevizi yağının birbirine karışmış kokularıyla sarhoş oluyorum.

Bırak da uzun uzun ısırayım ağır, kara örgülerini. Ele avuca sığmaz, ferman dinlemez saçlarını dişlediğim zaman, anıları yer gibi oluyorum.

Charles Baudelaire

Çev: Tahsin Yücel

saclarda+bir+yarimkure Saçlarda Bir Yarımküre

Bir bahr-i gamda urmadayız dest ü pay kim

Bir bahr-i gamda urmadayız dest ü pay kim
Keştisi yok, kenaresi yok, nahudası yok

(Öyle bir gam denizinde yüzüyoruz ki,
gemi parçalanmış, sahil görünmüyor, kaptan boğulmuş)

Nabi

nabi Bir bahr-i gamda urmadayız dest ü pay kim

Yalnızlık Bir Tarihtir

Yalnızlık bir tarihtir ikimiz
Dururuz odalarda bir giysi gibi
En kalın soluklarla çekiyor ipi
Kimbilir kimlere kalmışlığımız

Yalnızlık bir tarihtir sen misin
Bir geçmişi sürüp giden ak turna?
Ya benden önceydi ya da çok sonra
Bir halk türküsüne gül olan sesin

Yalnızlık bir tarihtir onlarla
Gök dediğin iki kuşun arası
Ey ilkyazlı gülüşlerin sonrası
Ansızın donuyor gül, bakışlarda

Hilmi Yavuz

yalnizlik+bir+tarihtir Yalnızlık Bir Tarihtir