Ayrılış

Adım koptu benden,
sığ yerinden ırmağın geçti öteye,
geçti güz rüzgârından
akıntıya kapılmış yapraklar arasından
birbirimizi ancak duyabilecek uzaklıktayız artık

görüyorum bir an onun
beni süzdüğünü
karşı kıyıdan
suçlu ve alaycı bir gülümsemeyle

küçülüyorum gitgide
alnıma değiyor bükülmüş dizlerim
dölyatağında Güz’ün

Maria Banuş
Kemal Özer / Ergin Koparan

ayrilis Ayrılış

Ana Gibi

Girmiştim seninle bir zamanlar
bir aşk evine
ve bırakıp gitmiştim orayı
anlayışsızlık yüzünden,
nefret ederek uzun sokaktan da
yıldızsız gökten de.
Sonra ilk taş düşüverdi
yüreğime.
Yapı bitti şimdi.
Soluk alınıp verilmiyor içinde.

Nina Cassian
Çevirenler: Kemal Özer / Ergin Koparan

nina+cassian Ana Gibi

Yalnızım

    Yalnızım, yaslanmışım sisin içinde
bir yoldaki ağacın gövdesine
ve yüreğimde yalnızca
senin anın,
soluk, engin,
yitmiş soğuk ışıklarda, uzak
her yerden, ağaçlar arasında.
     Ama kimi zaman daha ateşli bir sızı
titretir yüreğimi,
o zaman eğilirim, kendimi sıkarak,
neredeyse uzatmak, daha ateşli duymak,
içimde hapsetmek için
bu amansız titreyişi.
    Senden kalan tek şey,
bu acısını çekebilme gücü,
soğuk yalnızlıkta,
yitik görüntünün,
sarışın ruhunun,
hüzünlü ateşin varlığındaki,
ölen, sonsuza dek ölen benim için.
    Tek isteğim yaslanabilmek,
boynum bükük, kara bir gövdeye
ve acısını çekmek yüreğimde
güzel anının,
tatlılıkla içimi yakan,
ama öyle hüzünlü ve acı verici ki,
anınla bir oldu bütün ruhum.
    Acı çekmek, tek başıma dünyada,
uzak sisin içnde,
amansızca çevremi kuşatan,
sessizce.

(18 Ekim 1927)

Caser Pavese
(Çeviren Kemal Atkay / YKY / S.262)

yalnizlik Yalnızım

Sevgili Yürek, Niçin Hor Kullanıyorsun Beni?

Sevgili yürek, niçin hor kullanıyorsun beni?
Beni azarlayan sevgili gözlerin
Hâlâ güzel, güzel ama – ah
Güzelliğin ne de gizli!

Gözlerinin berrak aynası
Ve öpüşlerin iç çekişleri arasından
Eser inleyen yeller bıçak gibi
Aşkın gölgeli bahçesinde.

Ve yakındır aşkımızın dağılıp gitmesi
Eserken yaban yeller üstümüzden –
Ama nedendir, sevgilim, ey sevgili dostum
Ah! nedendir bana eziyet vermen?

İsmail Aksoy
guvercin+gerdanligi Sevgili Yürek, Niçin Hor Kullanıyorsun Beni?

Yeni Yıl Dansı

serkan+yildirim Yeni Yıl Dansı

“eskiyen yılın son şiiri:
yeni yıl dansı!”

– temel adımlar ve dans –
“insan aşılması gereken bir şeydir.
onu aşmak için ne yaptınız? ¹”

– I –

homur homur Homeros
kanatlı müziği ile başlar içimizde
ve pırıltılı sözcükleri toplar gecemizi

(bir iki üç —)
(serçe yüreğindeki atışı duyuyor musun)
(beş altı yedi —)
(ya gözlerimizdeki iklimin değiştiğini)

“biz bu dünyaya hayal kurmaya geldik ²”
Guantanamera,

kerpiç evlerde dinledik soba ateşini
söyledik türküsünü tutmayan kirecin

ve gördük gözlerdeki ışık
sesten daha hızlı değiyor kalbe

bırak bir kenara şimdi cümlesini
yalnızlığın
yarası kanamayanın dansı mı olurmuş
yaslan omzuma
kanatlan…

asgari gündüz ve gece
asgari düş ve gerçek
16 yaşından küçük işçileriyiz
biz bu dünyanın

ve Dikmen’de balkon ağı satıyor
dili ağu dolu biri:
“balkonda kuşlara son!”

– II –

bir türkünün süzülüşü hiçbir şeye benzemez
durup dururken derin çizer yüzümüzü jilet
bilirkişi bilmez olur
içimizdeki boşluk büyür

“bir derdim var bin dermana değişmem ³”

(bir iki üç —)
(saçlarındaki güneş fırtınalarını duyuyorum)
(beş altı yedi —)
(ve öpüyorum kirpiklerinde büyüyen nemi)

eriyik sözcükler damarlarımda
boynunun acıması yok senin

olsa olsa sokak çocuklarının işidir bu
gökkuşağı
sevgiliye sunulan bir demet
dürüst başak

– III-

biz bu dünyaya hayal kurmaya geldik
Guantanamera,

bu yüzden kızmam istilacı şiirbazlara
alnı dikişsiz bir müzik avuçlarında
henüz yeşermiş bir yaprağın uykulu uğultusu

– IV –

bu susuş
çıldırışı tırnağın
bu çıt kırıldım kuşku
uçurum boyu güvercin

içimdeki su göçüne
ağlamaksız bir ad arıyorum
rüzgarın soğuk sesi ısırıyor düşünceyi

gülmek güzeldir Guantanamera,
insan dayanıklıysa…

– V –

kocaman ellerinde binbir bakış
ki dağlar yufka yürekli
titreyen dizlerinin üzerinde
ovalar çetindir burada

çiçek ki anne
durmadan kırılır sahte bala
yeryüzü ve gökyüzü aşka gelmese
aşk onlara gider miydi Guantanamera

– VI –

(bir iki üç —)
(topuklarını nokta nokta bas gelin 4 )
(beş altı yedi —)
(göğsünün narinliği senin,
yaklaştıkça yüzünde girdaplaşan kiraz kokusu)

düşüp düşüp kalkmaya
adamlar boyu
adımlar boyu küllence:
__ buradan gidiliyor tehlikeye…

hemencecik bir bilge
mal beyanımızda birkaç zelzele
gerisi hikaye

– VII –

yavrucuğum, sapana gerilmiş bir düşün kesinliğisin sen
anne karnında büyüyor keskinliği
gülüşlerinle beslenen dere kenarlarında
şiirin ve insanın su almadığı
yeni bir şehir kuruluyor

Ahmet ki tuvaline çocuk cıvıltıları dolduruyor
annesinin tülbentinde oyaları dinledikçe
gözlerinin rengi değişiyor Aysel’in ve kalabalık
harfsizlik çöktükçe geceye
büyüyor bir buzdağı, Necmi’nin ıslığı bu

hemencecik dedimse
sözcükler örtülüyor üstümüze
döşekler bit yeniği
gökyüzü tuz içinde
öykücüler üzülmesin yenilgimize…

– VIII –

ahh, Guantanamera!
ışığın dansında uzuyor düşlerimiz
ki ellerimize bulaşan bu iç sızıntısı
kelebeklerin olmalı
herkes mi sustuğun gibi
ahh, Tamara!5

ateşi kim kaybetmiş ki
buldu insan
Amerika’nın keşfiydi demek bir zamanlar

uyudu uyanmadı
acılar sarnıcını taşıran
duygularından

ey, durmaksızın başı dönen dünya!
kalp söküklerini eğirmek
ne demek…

– IX –

kırılmak: bir dala düşen gölge
açık yaralarına kapalı bir ülke

beklemek: ağzının kenarında kırılmış iki güleç sözcük
ırmağın göğsünde cam parçalarıyla gezinmesi

yıkılmak: sessizce bekleyen çığı kendine getiren
tazelenmesi ürkek kıvılcımın

– X –

“shine”

tanışana kadar vardır
sardunyasız dünya
güzelsiz, güvercinsiz

oysa her buluş yüksek hızlı bir hüsran
bakışsız hava sahası
hayat ve oyun
sen saklan
ben bulurum
körebe
kız kaçıran
özlenir elbet oyunbozan

“haydi kalk birlikte düşmüşüz gibi 6”

“güneşi, gece de görecek daha iyi bir yer düşünüyorum.7”

Serkan Yıldırım

¹ Nietzsche –böyle buyurdu Zerdüşt – say yay.
² Oktay Taftalı– bir uzun mektup – cadde yay.
³ Şah Hatayi– Azerbaycan
4Sadık Ergun- suya gider allı gelin
5Van-Akdamar Adası’na isim verdiğine inanılan efsane
6Veysel Çolak– amacımız aşk – hayal yay.
7Tuğrul Ediz– öyleyse benimle gel – etki / dize yay.

Aşk Üzerine

Mevlana:
“Bir aşkı başka aşk söndürebilir. Aşkta ne yükseklik, ne alçaklık, ne de akıllılık ve akılsızlık vardır. Hafızlık, şeyhlik, müritlik yoktur. Sadece kepazelik, aşağılık ve rintlik vardır. İnsanın toprağını aşk şebnemi ile yoğurdukları için alemde yüzlerce fitne ve kargaşalık peyda olur. Aşkın yüzlerce neşteri, ruhun damarlarına sokuldu ve oradan gönül adı verilen bir damla aldı… Aşk öyle engin bir denizdir ki, ne kenarı vardır, ne de ucu bucağı.”
Moliere:
“Kadınların büyük tutkusu aşkı ilham etmektir. İnsanı aşkın güzellikleri yaşatır.”
Montaigne:
“Aşk utanma ve çekinmenin olduğu yerde vardır.”
Mu-Ti:
“Kim başkasını severse kendisi de sevilecektir. Başkalarını kazandırmış olan kendisi de kazanmış olacaktır. Tüm insanlar kendileri arasında karşılıklı bir sevgi hissederlerse,güçlüler zayıfları avlayamazlar, sayıları çok olanlar daha az sayıdakileri, baskıları altına alamazlar. Zenginler yoksulları asla baskıları altına alamazlar, usta olanlar da beceriksizlerle alay edemezler. Sevgide tarafsızlık, kişisel sevgide yanılmayı önler;tarafsız sevgi kişisel sevginin de güvencesidir.”
Newton:
“Aşk köprü kurmaktır. İnsanlar köprü kuracaklarına duvar ördükleri için yanlız kalırlar.”

Aristo:
“Sevmek acı çekmektir, sevmemek ölmek. Sevmek zevktir ama yalnız sevilmenin hiçbir zevki yoktur”

Augustinus:
“Sevgi ruhun güzelliğidir.”
Franz Xaver Von Baader:
“Özgürlük aşk değildir, yalnız aşkın kapısıdır.”
François Bacon:
“Büyük insanlarda, liyakat sahibi olanların kendilerini budalaca aşka kaptırdıkları görülmez. Büyük ruhlar ve büyük işler aşkla uzlaşmaz”
Bailey:
“Aşk dünyanın en tatlı mutluluğu ile en derin acısından yaratılmıştır”
Balzac:
“Aşk yaşamında kadın, ancak hünerli bir çalgıcının elinde dile gelen bir lir gibidir. Kadınlar bizleri sevdikleri zaman her suçumuzu bağışlarlar”
Basta:
“Erkek az fakat sık sever, kadın ise çok ancak bir kez sever”
Jeremy Bentham:
“Aşk hazzı, dostlukla duyu hazlarından yoğrulmuştur”
Bulor:
“Aşk cennetin dilinden bize kalan tek andır”
Antoine Bret:
“Aşkın ilk soluğu mantığın son soluğudur”
Jacob Boehme:
“İstek, hareket/genişleme, yön veren tezlere bilgelik eklendiğinde aşk olur”
La Cordaire:
“Aşk her şeyin başlangıcı, ortası ve sonudur”
Dante:
“Geniş varlık denizinin her yanında geniş bir aşk akışı vardır. Fiziksel devinim, bitkisel yaşam, zihinsel yaşam… hep evrensel aşkın derece derece yükselen aşamalarını oluşturur. Aşağı derecelerinde yanılmayan aşk, akılla aydınlandığı zaman iyilik ve kötülüğe eğilim kazanır. Aşk kusursuz olmayan iyiliklerin üzerinde de vardır. Hatta irade, hile ve şiddet kullanmak yoluyla bir başkasının kötülüğüne çalışmış olsa bile yine aşka uyar. Kötülükler aşktan uzaklaşma oranında bir takım derecelere sahiptir ve kötülük aşka yaklaşmak için sarf ettiği üç oranında erdeme yaklaşmış olur… Cehennem bile adalet kadar aşkın eseridir.”
Eugene Delacroix:
“Aşkı anlatabilmek için yeryüzünde var olan dillerden başka bir dil gerekir”
Descartes:
“Bir şey kendimiz için iyi, yani uygun gibi sunulmuşsa ona karşı aşk duyarız.”
Duclos:
“Aşk bıkılmayandır. Her şeyden bıkılabilir ama aşktan … hayır”
Epiktet:
“Hareket etmenin nedeni ‘istek’ ve ‘sevmektir’, bu ise düşünmektir. Aşk tutkudur. İyi ya da kötünün ne olduğunu fark edemeyen insan nasıl sevebilir”
Epikür:
“Bilge olan evlenmez. Evlense bile aşkın vehimlerine kapılmaz… Bir uygarlığın yetkinliği ve insanlığı ancak kardeşlik ve sevgiyle olasıdır.”
Douglas Ferrola:
“Aşk kızamığa benzer, insan ne kadar geç yakalanırsa o kadar ağır geçer”
Faulkner:
“Aşkı kitaplara soktukları iyi oldu, yoksa belki de başka yerde yaşayamayacaktı.”
Fenelon:
“Sevmeden yaşamak yaşamak değildir. Az sevmek ise sürüklenmektir.”
Feuerbach:
“Varlık sezginin, duyunun ve aşkın bir sırrıdır. Bu kişi, bu şey yani bireysel, yalnız duyumda, yalnız aşkta, mutlak bir değere sahiptir. Sonlu ve sonsuz orada bulunur. Aşkın sonsuz derinliği ve aşkın gerçeği, bununla yalnız bununla kaimdir” “… En derin ve en yüce gerçekler duyumlarda saklıdır. Böylece genel olarak başımız dışında bulunan bir nesne varoluşun gerçek ve ontolojik belgesi aşktır, varoluşun aşktan ve duyumdan başka belgesi yoktur.”
Costance Foster:
“Sevgi bizi zamanın yıkımından koruyan yıkılmaz bir kaledir”
François M. C. Fourier:
“1) Geçici ya da keyif verici aşklar ki, bu oyuncular, kahpeler, arsızlık aşkları gibi şekillere ayrılır.
2) Az çok bir süresi fakat kısır aşklar ki, bunlar gözde aşklardır.
3) Yalnız bir çocuk doğurtan geçici aşklar ki, bunlar dölleyen aşklardır.
4) Karılar ve kocalar aşkıdır ki, bu iki tarafın isteği ile yıllarca sürer ve bir çok çocuk doğurturur. Fakat bunlar birbirleriyle yaşayıp yaşamamakta serbesttir.”
“Her erkek bütün kadınlara ve bir kadın bütün erkeklere sahiptir.”
Freud:
“Yaşam belirtisinin kökeninde duygulanma; duygulanmanın da temeli aşktır”
Geraldy:
“Erkeğin yaradılışında sevmek yoktu. Ona aşkı öğreten kadındır”
Goethe:
“Sevilenin kusurlarını hoş görmeyen sevmiyor demektir”
Efes’li Heraklitos:
“Duyu organları akılsız ruhlara hizmet ettikleri zaman kötü tanıklardır. Eşek samanı altına tercih eder; köpek tanımadıklarına havlar. Domuz için çamur saf sudan daha değerlidir. Deniz suyu ister temiz ister kirli olsun, balıklar için kurtarıcı insanlar için uğursuzdur.”
Victor Hugo:
“Aşk bir deniz, kadın onun kıyısıdır.”
Paul Henri D. Holbach:
“İnsanlara kendi akıllarına saygı duymaları ve cesur olmaları telkin edilmeli ve kendileri için arkasından koşması gereken hayallere gereksinimleri varsa, doğruluk,iyilik ve barış sevgisini benimsemeleri öğretilmelidir”
Holty:
“Aşk kulübeyi altından bir saraya benzetir.”
Albert Hubbart:
“Aşk yaşamdır deriz, ancak umutsuz inançsız aşk ölümden beterdir.”
Konfüçyus:
“İnsel erdem, insanlığı sevmekle olanaklıdır. Bu sevgi hissi, aileden toplumdan hükümete dek karşılıklı olarak uzamalıdır”
François La Rocheffoucauld:
“Tüm duygularımız ve tutkularımız rastlantı ve çıkarın eseridir ve bizim erdem, aşk, karşılık beklemezlik dediğimiz şeyler de hoşgörülerden başka bir şey değildir. Adalet aşkı nedir? Adaletsizlik ıstırabından korkmaktır. Aşk sahip olduklarımızın bizden alınması korkusudur. Aşk duyuların bir hummasıdır.”
Robert Owen:
“İnsana karşı sonsuz bir sevgi ve şefkat duyabilmek için dinsel inançlardan kurtulmak gerekir.”
Pascal:
“Aşk iradenin ereğidir. Her çeşit dışsal emir ve baskılardan çok usa uymak gerekir.İradenin ereği olan bu aşktan başlayıp tutkuda sona eren bir yaşam mutludur. Bunlardan birini seçmem gerekse ‘aşk’ı yeğ tutarım. Biz aşk karakteri ile doğarız. Aşk ruhumuz yetkinleştikçe gelişir ve bizi güzel görünen şeye sürükler. Bundan sonra artık bizim bu alemde sevmekten başka bir şey için var olduğumuzdan kim kuşkulanır? … Aşkın konusu güzelliktir ve insan evrenin en güzel nesnesi olduğu için dışarıda aradığı bu güzelliğin örneğini kendi içinde bulması gerekir. Bu itibarla insan ancak kendisine benzeyeni ve olabildiği kadar kendisine yaklaşanı sever. Sevmeye başlayınca eskisinden bambaşka bir insan olduğumuzu anlarız. Aşktan söz ede ede insan aşık olur.”
J. J. Rousseau:
“Aşk mutluluğunu evlendirdikten sonra da sürdürebilseydik, dünya cennet olurdu.Duygulu gönüller sevginin her türlüsü için duygulu değil mi?”
Shakespeare:
“Değişiklikle karşılaşınca değişen aşk, aşk değildir… Aşk gözle değil ruhla görülür.”
Madame De Scudery:
“İnsan sevmeye başladı mı, yaşamaya da başlar.”
Schiller:
“Ey aşk, güzel ve kısasın… Aşk insanı birliğe, bencillik yalnızlığa götürür.”
Seneca:
“Yalnız akıllı bir insan sevmesini bilir. Sevip de yitirmek, sevmemiş olmaktan daha iyidir.”
Stendal:
“Aşk, coşku ve tutku olduktan sonra insan hiç sarsılmaz, bunlar olmayınca yaşam neye yarar”
Cenap Şehabettin:
“Kadın olsun, kitap olsun cildine aldanmayıp içindekilere bakılmalıdır.”
Mark Twain:
“Hiç kimse uzun süre evli kalmadıkça gerçek aşkın ne olduğunu anlayamaz.”
Voltaire:
“Aşk bir tablodur, onu doğa çizmiş ve hayal süslemiştir. Tanrı kadınları erkekleri evcilleştirmek için yarattı.”
Oscar Wilde:
“Erkekler kadınların ilk aşkı, kadınlar da erkeklerin son aşkı olmak ister.”
ask+uzerine Aşk Üzerine

Aşkın Tadını Çıkar

Madem ki bir aşkın var, ne güzel tadını çıkar… Her şeye boş ver ve aşkı yasa… ille de büyük aşk olması gerekmez; yaşanan her aşk büyüktür, yeter ki tadını çıkarmasını bil…

Çok büyük umutlar bağlama, yarini hiç düşünmeden, günü gününe sev,sevginin
tadını çıkar… Sevgide geleceği düşünürsen aşkı bombok edersin …Sakın haaa… Sonsuz monsuz diye herifin başını yeme… Her şeye boş ver; öylesine sev ki, sevdiğin erkeği bile umursama, salt kendin için sev, bencilce yasa aşkı, bütün maddesiyle…

Yaşamdan elinde kala kala salt yaşadığın sevgiler kalır sonunda, aslolan aşktır yasamda… Dolu dolu, dolu dizgin, zilzurna, saniye saniye aşkı yasayarak sev… İki yıl, üç yıl sürecek diye umutlanıp enayilik etme…ister sürer, ister sürmez..Sen o ani yaşa yeter ki…

Yitirdiğin zaman; yasadıklarını kazanmış olacaksın… Sonunda elbet yitireceksin, ama yitireceğini hiç düşünme; çünkü ayni zamanda kazanmışsındır da…Anılar kazanıyorsun daha ne… İç o zaman, sarhoş ol…
Yüce yüce şeyler düşünme severken, sevgiyi berbat edersin; çünkü sevginin kendisinden daha yüce bir şey olmaz…

Aferin sana seviyorsan, seviliyorsan… Sakin kuşkulara kapılma. Severken yirmi yıl sonrasını değil, yirmi dakika sonrasını bile düşünme an an yasa, derin derin hem de…

Aferin sana… Çok sevindim.. İşe güce boş ver… Keyfince yaşa,sev…Sevildikçe sev, sevilmeyince de tastamam boş ver ve o zaman o güzelim yalnızlığına sarıl… o yalnızlık ki, bütün sevgilerden daha güzeldir ve sonunda kollarımızla sararız…

O zaman da hiç üzülmeyeceksin. Çünkü nasıl olsa, sığınacak bir yalnızlığımız var; Günün birinde anamız bile bizi bırakır gider, ama o yalnızlığımız biz yaşadıkça bizi hiç bırakmaz… Severken bunları düşünme, lütfen yarınsız sev ki, sevginin tadını çıkarasın…

Aziz Nesin

askin+tadini+cikar Aşkın Tadını Çıkar

Bir Sözcük O

Bir şey bilmiyorum -dedi- bir şeyim yok, bir şey değilim
buradaysam, dünyanın içinde, çakılmış bir büyük kanatla göğsüme,
odur öğrendiğim tek sözcük, söyler ağlarım-
onu tanıyorum, onunla varım, onu haykırırım rüzgâra-
uykusuz ıssız gecelerde öldürenlerin öğrettikleri
onca taşın taşlanmanın altında -yalnız bir sözcük:
Özgürlük, Özgürlük, Özgürlük.

Yannis Ritsos
Çeviri : Ahmet Yorulmaz

blogger-image--126869664 Bir Sözcük O

Elveda

Elveda! Artık ben dünyada

Bir daha göremiyeceğim seni. 
Sen unutulmazsın ben unutulurum da, 
Sen gidince anlıyorum sevdiğimi. 
Ağlayıp – sızlasam ne var boş yere 
Gelecek güzel günler sağolsun. 
Gel, seni götüren yelkenliye, 
Sana geleceğim buralarda yoksun. 
Gidiyorsun ya böyle umut yüklü, 
Gene geleceksin çalım satarak, 
Seni arıyanları boynu bükülü 
Tanımayacaksın artık tanımayacak. 
Elveda! Sen güzel bir düş oldun. 
Adamı sarhoş eden, tutuşturan. 
Üstünde yükselen yıldızlı yolun 
Bir düş, gözleri kamaştıran. 
Bir gün olur sen de anlarsın ya 
Yanmaları, sevgileri bir o kadar, 
Var mıdır aşka eğilmiyecek ama 
Böyledir kişioğlu, yitirince yanar…

Alfred De Musset

Çeviri: Abdullah Rıza Ergüven

blogger-image-1226491290 Elveda

Hislerin Açıklanması

Eğer birbirimizi sevseydik
Ben, senin gibi severdim…

Paul Geraldy

blogger-image-1726772370 Hislerin Açıklanması