Düşünceler içinde

Ben gerçekten varsam, adım da Rafael`se,
gerçekse burada olduğum,
ve bu bir masaysa,
gerçekse ısırganlar arasında kara bir taştan az ayrıksı bir şey olduğum,
bir kuyunun dibindeki pürtüklü bir taştan az ayrıksı bir şey;

akşamın bu alışılmadık, mor aydınlığı bir gerçekse,
bu külrengi, eflâtun şeyler evlerse, bulutlarsa,
gerçekse şu sokaktan geçen adamın uyurgezer olmadığı,
doğruysa bu sessizliğin inip çıktığı gizemle yaşam arasında,
gerçekse var olduğum, adım da Rafael`se,
bir ten bitkisinden az ayrıksı bir şeysem;

gerçekten varsa nesneler
ve ben varsam
ve düşüncem varsa;

bu manolyalarla kokulu, güzel akşam gerçekse,
gerçekse bu içimde çırpındığını sezdiğim sonsuzluğun titreyişi,
gerçekse var olduğum, adım Rafael`se, gerçekse düşündüğüm,
gerçekten de sonsuz, bilinmedik düşüncelerle ağırlaşmış
bir havada yaşıyorsa bu dünya, gerçekten öyleyse,
ah, şükür, çok şükür her şeye!

Gabriel Celaya

Çeviren: Sait Maden
Gabriel+Celaya+poem Düşünceler içinde

Anlar

Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
ikincisinde daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar.
Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim,
seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
daha çok dağa tırmanır,
daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya,
Daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu
hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve
verimli kılan insanlardan olurdum.
Farkında mısınız bilmem, yaşam budur zaten.
Anlar, sadece anlar, siz de “an”ı yaşayın.
Hiçbir yere, yanına; termometre, su, şemsiye ve
paraşüt almadan gitmeyen insanlardanım ben.
Yeniden başlayabilseydim,
ilkbaharda, papuçlarımı atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayakla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer…
Ama işte, 85’imdeyim ve biliyorum…
Ölüyorum…

Jorge Luis Borges

yeniden+ba%C5%9Flayabilseydim+ya%C5%9Famaya Anlar
 

Asıl Şiirin Sanatı

Bir nehre bakmak zamandan ve sudan yapılan
Ve hatırlamak zaman başka bir nehirdir.
Bilmek biz bir nehir gibi ayrılırız sürüden
ve yüzlerimiz su gibi gözden kaybolur.

Hissetmek uyanmanın başka bir rüyası olduğunu
Rüya görmemenin rüyasını görmenin ve ölümün
kemiklerimizde korkusunu duyduğumuz ölüm olduğunu
her gece bir rüya diye bildiğimiz.

Her gün ve senede bir sembolünü görmek
insanın bütün günlerinin ve onun senelerinin,
ve dönüştürmek nefretini senelerin
bir musikiye, bir sese, ve bir sembole.

Bir rüya görmek içinde ölümün, gün batışında
altından yapılmış bir hüzün—işte budur şiir,
alçak gönüllü ve ölümsüz, şiir,
geri gelen, şafak gibi, gün batışı gibi.

Bazen bir yüz vardır akşamleyin
bizi gören bir aynanın derinliklerinden.
Sanat o çeşit bir ayna olmalı,
açığa vuran her birimize o yüzü.

Derler ki Odise, usanmış mucizelerden,
sevgiyle ağladı İtıka’yı gördüğü zaman,
alçak gönüllü ve yeşil. Sanat o İtıka’dır,
yeşil bir sonsuzluk, mucizeler değil.

Sanat sonsuzdur akan bir nehir gibi,
geçen, fakat kalan, bir ayna aynısından
değişken Heraklitus’un olan, aynı
ve gene de bambaşka, akan nehir gibi.

Jorge Luis Borges
Çeviren: Vehbi Taşar

bir+nehre+bakmak Asıl Şiirin Sanatı
 

Yakın Mezardan

Gözlerinde yiten ufukta
Ne görüyorsun?
Eyüp’ün kerametini, Musa’nın asasını
İlyas’ın üzüm salkımlarını, Adem’in denizini
Müjdeden kümelenmiş sinekleri
Nuh’un gemisini düğümleyen iblisin son savaşı
Şiirin kapıları ardında bağlanan unutkanlığı

“Dünyayı onunla tartarım şekilden şekle giren sözcüklerle
bebeğin doğduğu saatte ağlıyor olur
Ağzı konuşmaz gözleri ağlamaz oysa ölümde
geniş bir mekânın içinde bollukla akar
Dünya parlar kainat kolayda
daha sonra çok sonra karşılaşır yıkıntılarla” *

“Elem dolu haberleriyle zaman çabuk geçer
hatıraların vasiyeti atılacak adımları korkutur.” **

“Yaramız yakın mezardan
şimdi değeri neslin ikameti olmadan
Yaramız işte burada gariban
bütün gurbet nasibi garibin”***

*Ebi el Rumi
**İmrül Kays
***İmrül Kays

Zabi Hamis

siirin+kap%C4%B1lar%C4%B1 Yakın Mezardan

Romantik Hezimet

Özlemin olur üstüme yağan bu
Yağmur, büyük hüzünleri yıkasın

Göğünün altında durdum
Kayalıklar, davet etti ateşe

Senden başka uzaklara kaçan olmadı
Çekinerek yağan yağmur gibi bıraktın düşlerde karartıdan başka bir şey yok.

Zabi Hamis
Çeviren: Metin Fındıkçı

cekinerek+yagan+yagmur+gibi Romantik Hezimet

Bağışla Beni

Bağışla beni kapını sessizce açtığım için,
yazgına girdiğim için kapını çalmadan,
ateşi yakıp ardından soğuduğum için,
aradığım, ama bulamadığım için.
Bağışla beni güvendiğim, utanma bilmediğim,
gözüpekliğimle seni büyülediğim için.
Bağışla beni hem bugün, hem sonsuza değin
ruhunda silinmez bir yara izi olarak kaldığım için.
Gülüşler, gözyaşları için bağışla beni,
bağışla beni kabul etmediğin içtenliğim için.
O pembe rüyalar için, sevgilim, bağışla beni
ve beni hiçbir zaman anlamadığın için.
Bugünkü her şeyi bağışla, geçmişte
nasılsa adımlarını izleyen her şeyi bağışla,
kapını bir kez açmış olduğumu da,
işte şimdiyi kapıyı çarpıp çıkıyorum odandan.

Nigar Hasanzade
Çeviri : Cevat Çapan

Ba%C4%9F%C4%B1%C5%9Fla+beni+kap%C4%B1n%C4%B1+sessizce+a%C3%A7t%C4%B1%C4%9F%C4%B1m+i%C3%A7in Bağışla Beni

Sana O Derin Denizden Söz Edeceğim

Sana o derin denizden söz edeceğim
dalgalarının beyaz köpüklerinde yüzdüğüm.
Sana o büyük kederden söz edeceğim,
Seni sevemediğim günlerden.

Sana göklerin uzaklığını anlatacağım
beyaz bir bulutun havada soytarılık ettiği,
sıradan ahlak kurallarını unuttuğum,
senin için çıldırdığım, mucize eseri soluduğum.
Sana o uzak yıldızdan söz edeceğim,
o beyaz yıldızdan. Tek başına. Zalim.

Nigar Hasanzade

Sana+o+derin+denizden+s%C3%B6z+edece%C4%9Fim Sana O Derin Denizden Söz Edeceğim

Avucunu Uzat

Avucunu uzat, ateş koyacağım içine,
ruhumu yakan,
ama ısıtmayan ateşi.
Onu sakla, bağrına bas,
Sen ve ben aynı yolda değiliz.
Belki yarının rüzgârlarıyla paylaşırım ben
uslanma bilmeyen kalbimi.

Nigar Hasanzade
Çeviri : Cevat Çapan

Sen+ve+ben Avucunu Uzat

Kum Gibi Akıyor Hayat

Kum gibi akıyor hayat parmaklar arasından.
Telaşlanma… son damla nasılsa sarhoş olacak.

Anların içindedir sonsuzluk,
son ve gizli sınırsızlık anların içinde!
Donmuş bir mührü vardır aldırışsızlığın,
yitik isteklerin aynanın kırık parçasında,
o acımasız ‘Belki’si ve boş vaatlerin
masallarıyla işkence altındaki isteklerin.

Eylemlerin haklılığını ararız bağışlamada,
acı çekmeden arınmayı umarız günahlardan,
istemeden duruşmalar başlatır

ve cezalar yaratırız yeniden.

Nigar Hasanzade
Çeviren: Cevat Çapan

an%C4%B1lar%C4%B1n+i%C3%A7inden Kum Gibi Akıyor Hayat

Şehir Kelebeği

Beton şehrin içinde
halen beyaz bir kelebek yasıyor.
İnsan kalabalığı ve arabaların
bulanık akıntısı üstünde
kanatları -sanki
beyaz bayrak –
titreşiyor.
Savaş kaybedildi.
Bugün umut
bir tek umutta kaldı.

Fedya Filkova
Çeviri Hüseyin Mevsim

sehir+kelebegi Şehir Kelebeği