Tesirsiz Parçalar 26

26.
Bana empati yapma ben küçükken
ben küçükken çok kuş vurdum iyi adam değilim.
Geliştirdiğim duyarlılıkların alayını toplasan
kanadını kanattığım tek bir serçe yavrusunu iyi etmiyor.
Bana saygı soslu veda nutukları atma
sıkıyorsa diş gıcırdatmalarımı taklit et de görelim
Görmüyor musun bir tırnak kendi etini parçalıyor
sen kalkıp beni üzmemekten bahsediyorsun.
Bana ders vermeye kalkma ben dersimi
yıllar önce tek başıma çizgi film izlerken aldım.
Çünkü annesi çok meşgul olan çocuklar
oturup tek başlarına çizgi film izlerler.
Bana empati yapma çünkü annem,
Annem empatinin ne olduğunu bilmiyor..

Ali Lidar

ali-lidar Tesirsiz Parçalar 26

Bir Şey Var Aramızda

Birşey var aramızda
Senin bakışlarından belli
Benim yanan yüzümden
Dalıveriyoruz arada bir
İkimizde aynı şeyi düşünüyoruz belki
Gülüşerek başlıyoruz söze
Birşey var aramızda
Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek
Fakat ne kadar saklasak nafile
Birşey var aramızda
Senin gözlerin ışıldıyor
Benimse dilimin ucunda

Nahit Ulvi Akgün

35144_135180709837056_2965263_n Bir Şey Var Aramızda

Görünmeyen

bize ulaşan yollar da kısalıyor artık
saydam neredeyse güneşin altındaki duvar
orada bir kadın yaslanıyor kapıya
güzelliği görünmezliğinde
yarım kalmışlığıyla her şey
ilk adımımızı bekliyor
kımıldamıyoruz yerimizden
ellerimizi geri çekerek

uyumaz insan
eğer uyanmak istemezse bir düşten
bir zaman yaslanır kapıya
ve düşer peşine hiç yazılmamış bir dilin

Zafer Şenocak

23465_335109124867_7502039_n Görünmeyen

Leylaklarını Anlatıyorum

Leylak getiriyorsun bana güneşli bir gün
Onu saçlarından topladığın belli
Bir leylak bahçesisin karşımda
Böyle kucağında kalsa daha iyi
Bir vazoya bırakıp gidiyorsun
Sen gidiyorsun leylaklar kalıyor mu sanki
Önce renkleri gidiyor arkandan
Nesi varsa gidiyor soyunarak

Her vazoya baktıkça karşımdasın ne tuhaf
Her kokladıkça dönüp dönüp geliyorsun
Düşünceler gibi filizleniyorsun gün geçtikçe
Yaprak yaprak gelişiyorsun
Leylak leylak bakıyorsun gözlerimin içine
Ölümsüz bir mevsim oluyorsun

Rıfat Ilgaz

309214_515457595134725_1645338299_n Leylaklarını Anlatıyorum

Dargın

Sevgilim
Dengeli bir cehenneme hazırlanıyor
Sevgilim
Yorgun ve tehlikeli rüzgârlar bekliyor
Nerde, kimliksiz dolaşan çocuklar
Nerde, sıkıntılı bir kartalın dargın gözleri

Seni sevdim
Sevmek ölüme komşu olmaktır
Seni sevdim
Sevmek hayata yoldaş olmaktır.

Metin Güven

283623_492148204132331_1197218084_n Dargın

Arkabahçe Rüyası..

Ama bu işte çok ciddi bir haksızlık vardı ve malesef senin hiç kabahatin yoktu. Seni orada öylece gördüğümde hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağını anladım. Tanrının varlığının kanıtı karşımda duruyordu işte. Otuz saniye içinde seninle evlenmek zorunda olduğumu fark ettim. Bir kaç dakika içinde de başka türlü yaşanamayacağından emin oldum. Hayır hayır, ilk görüşte aşk falan değildi bu. Bir kaç kere ilk görüşte aşık olduğum olmuştu geçmişte. Bu ilk görüşte mecburiyetti, ilk görüşte başka tüm görüş açılarının hükümsüzleşmesiydi, olası bütün başka ihtimalleri ortadan kaldıran ilahi bir karşılaştırmanın tezahürüydü senin karşıma çıkman. İsmini bile bilmiyordum henüz ama o an bu dünyanın en önemsiz ayrıntısıydı. Farketmezdi çünkü ismin her ne idiyse dünyanın en güzel ismiydi kesin. Başka bütün isimler, başka bütün kadınlar çirkindi artık. Karakterimi ve ruhumu öylece avuçlarına bırakmalıydım. Tek başına oturuyordun, herhangi bir şey yaptığın yoktu. Kitap da göremedim masanda. Belki de okumaktan pek hoşlanmıyordun. O an elimdeki kitaba nefret dolu bir bakış fırlattım, madem sen kitap okumayı sevmiyordun, tamam ben de bir daha elime kitap falan almazdım. Yeşil bir parka vardı üzerinde. Solcu muydun yoksa? Ben de olurdum, iki dakikada dünyanın en ateşli devrimcisi olurdum. Seninle eylemlere giderdik sen en önde yürürdün ben de hemen yanında. Tehlike sezersem miniminnacık canımın içi ellerinle tuttuğun pankartı usulca alıp sopasını çıkarır, senin canını yakma ihtimali olan polisaskerzabıtahalk v.s güruhuna kahramanca saldırırdım. Belki de ilgin yoktu böyle şeylerle. Benim de olmazdı. Artık olmazdı. Toplumsal duyarlılıkların canı cehenneme, eğer istersen senden başka hiçbir şeyi düşünmezdim. Alış veriş delisi tüketim çılgını hoppa bir oportinisttin belki. Ne güzel.. Ömrümü ve kredi kartlarımı seni mutlu etmek için ayaklarına sererdim. Sana çanta alırdım sen rengini beğenmez surat yapardın sonra gidip başka renginden alırdım yarı yolda ya bunu da beğenmezse sevdiceğim diyerek geri döner her renginden alırdım. Arkadaşlarımla görüşmemi istemeyebilirdin. Hakkın, ben de zaten onlarla görüşmek istemiyor olurdum, artık sıkılmış olurdum onlardan, bütün dünyayla bağımı kesmeye hazırdım.. Muhakkak evlenmemiz lazımdı. Aksi halde insan ırkını büyük bir tehlike bekliyor olurdu. Beş dakikadan fazla zaman geçmişti ve ben geleceğimizle ilgili pek çok ayrıntıyı planlamıştım. Tanışmak dışında hiçbir engel kalmamıştı önümüzde ama bu kadar şeyi hallettikten sonra elbet tanışırdık da. Tanışırdık sonra da gidip bir yerlerde evlenirdik. Akıllı bir kadın olduğun o kadar ortadaydı ki buna karşı çıkacağın benim zavallı aklımın ucuna bile gelmiyordu. Bir ara çantandan sigara çıkardın ve yaktın. Allahım, bir sigara nasıl böyle güzel tutulur. Hani zararlıydı sağlığa. O ellerin tuttuğu her şey ömre ömür katardı. Ellerinle kutsadığın bir nesne nasıl zarar verebilirdi herhangi bir şeye. Tek bir hareketinle bütün bir sigara sektörünü aklayıp masumlaştırdın sen orada. Sonra garsona seslendin ve çay istedin. Çocuğu oracıkta öldürebilirdim. Neden seni yormuştu? Sen istemeden getirseydi ya çayını? İnsanların kalanının ne kadar aptal olduğunun kanıtı değil miydi işte bu hareket. Ben mesela garson olsaydım, sen içmek istediğin şeyi içinden geçirir geçirmez masana bırakmış olurdum. Bunu nasıl yapardım açıklayamıyorum şimdi sana ama Allah bana kesin yardım ederdi. Sen de ederdin.. Parmağında yüzük yoktu. On dakikadır telefonla da konuşmamıştın. Hatta saate bakmak için bile telefonunu çıkarmadın. Belki cep telefonun bile yoktu. Cep telefonunun canı cehenneme. Hemen yerimden kalkıp telefonumu porsuğa fırlatmak istedim, ama senden o kadar uzaklaşamazdım. Çaresizce cebimin en uzak noktasına atıp kendisiyle ilgili parçalayıcı eylem planımı sonraya erteledim. Onbeş dakika olmuştu tam. Ve birden içime bir sızı çöktü. Ya sıkılıp kalkarsan!! Belki işin vardı, bir çay içip kalkmak üzere oturmuştun ve malesef çayın bitmek üzereydi. Allah o çay bardaklarının belasını versin. O kadar küçük olmak zorunda mıydılar? Neden şöyle iki litrelik ince belli çay bardağı üretmezdi ki embesil çay bardağı üreticileri. Sen şimdi çayını bitirip kalkıp gidersen, ben bütün çay bardağı fabrikalarını kundaklamaz mıydım? Yok yok, bu korkuyla yaşanmazdı. Artık harekete geçmeliydim. Yavaşça yerimden kalkıp sana doğru yürümeye başladım. Ne söyleyeceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu ama emindim allah bana yardım ederdi. Masana yaklaştım, yaklaştım, yaklaştım.. merha.. dedim.. ba diyemedim. Ben ba demeden sen ötmeye başladın. Evet evet, ötüyordun. Gözlerimi açtım.. Saat yedi.. Telefonumun alarmı.. Hay sokayım böyle işe.. Rüyaymış.. Allahım!! Bari bana seslenmesine izin verseydin öyle öttürseydin sıçtığımının telefonunu. Adını öğrenseydim bari.. Artık varlığından emin olduğum hayatımın kadınını ismini bilmeden nasıl arayacağım sokaklarda ?? Telefonumu elime aldım.. Porsuk da çok uzak. Allah kahretsin dedim.. Kalktım…

Ali Lidar

nargile-kadin-bagimlilik-depresyon- Arkabahçe Rüyası..

Huzursuz Şiir..

Huzursuzum yine..
İçimin derinliklerinde
elimle ulaşamadığım bir yerler kaşınıyor.
Kötü yaşanmış bir hayatın tek güzel tarafı
çıkardığımız derslerdir ya hani.
Ben o derslerin hepsinden kaldım.
Şikayet edemeyecek kadar yorgunum.
Ki aslında şikayet edecek bir şey de kalmadı.
İddialı lafların arkasına saklanamayacak kadar büyüdüm
ve mağlubiyetin soylu ya da soysuz olamayacağını,
mağlubiyetin sadece mağlubiyet olduğunu öğrendim.
Mağlup oldum ve kabullendim.
Ne bir beklentim var artık,
ne hırsım,
ne de kimseye sitemim..
Ama işte soyut bir korku çörekleniyor zaman zaman ruhuma.
içimin derinliklerinde
elimle ulaşamadığım bir yerler kaşınıyor..

Ali Lidar

 
ali-lidar_284 Huzursuz Şiir..

Özeleştirili Şiir..

Ruhum kana bulanmış, faili malum.
Artık beni anlayacak tek canlı,
Mermi kovanını oyuncak yapan Filisitin’li bir çocuk..
Gidecek yeri olmayan bir adam nereye gider?
Ve neresidir sığındığı her yerde sığıntı olanın yeri?
Kaldırdım kafamı şöyle bir, pas verecek arkadaş aradım.
Hepsi sıkı markajda.
Kucağımda bir bomba.
Başladı başlayacak ikinci intifada..

Yarim tankla yürüyor üstüme benim elimde gül,
Allahım yardım et bana kafam çok karışık..
Alkollüyüm biliyorsun dua etmeye yüzüm yok
Sen bilirsin artık, ister affet ister gül.

Küçükken vurduğum kuşların ahı çıkıyor biliyorum,
Eteğini kaldırdığım kızların iki eli yakamda
Ha bir de annem var tabi durup durup üzdüğüm.
Orantısız ayıp ettim, hayatımdaki herkese..

Ali Lidar

ali-lidar-siiri-1024x678 Özeleştirili Şiir..

Tesirsiz Parçalar 11-15..

11.
Bazen öyle olur. Normal şartlarda dünyayı yerinden oynatacak kadar kuvvetli hissetsen bile kendini, bazen parmağını oynatamazsın. Oysa tek bir kelimeyle her şeyi yoluna sokmak mümkündür. Tek bir ‘kal’, ‘gitme’, hatta ‘lütfen’ yetecektir aslında. Ama işte bir şey olur ve sen ağzını bile açamazsın. Bir yerde okumuştum, nerede emin değilim şimdi. Diyordu ki adamın biri, “hala geçmişe dair ümitlerim var..” Bundan büyük ironi olabilir mi? Geçmişe dair ümitleri olan adam, geçmişe takılıp kalmış demektir. Ve geçmişe takılıp kalan birini bekleyen bir gelecekten de bahsedilemez. Çok tehlikeli bir ruh halidir bu. Süratle kurtulmak gerekir. Ama bazen olur öyle, kurtulamazsın..

12.
Kimseyle konuşmuyorum. Böyle daha iyi oluyor sanki. Bir anlamı olduğundan değil. Konuşamadığımdan da değil. Canım istemiyor sadece. Aslında canım isterse bir saksı bitkisiyle hava durumu hakkında bile konuşabilirim. Ama hiç canım istemiyor işte. Sahiden de hiçbir şey söylemeden susarsam ne demek istediğim anlaşılabilir mi ki?

13.
Hiç kimse hayat kadar sert vuramaz derdi Rocky Balboa. Haklıymış lan..

14.
Beş yaşında en büyük hayali ninja kaplumbağa olmak olan, sekiz yaşında bunun imkansız olduğunu farkedip Jedi olmaya karar veren, otuz iki yaşında da hala cisimleri düşünceleriyle hareket ettiremediğini ve insanların gerçekte ne düşündüğünü asla anlayamayacağını farkederek pes eden biri olarak diyorum ki! Hayat insanın doğasına ters. En azından, benimkine..

15.
Gitmesen.. Kalsan benimle.. Gelirdim peşinden ama o kadar yorgunum ki.. Hem gidilecek yer çıkılacak yol kalmadı.. Bir masala sadece anlatan inanırsa masal masal olmaktan nasıl kurtulur..? Gitmesen.. Ben sana masallar anlatsam, sen de inansan..

Ali Lidar

tumblr_lz1fvboQ9W1r65nqjo1_500 Tesirsiz Parçalar 11-15..

Beklemek..

– Gitti..
– Sen ne yaptın?
– Hiçbir şey
– Hiçbir şey mi?
– Ağladım sadece. Önce sessiz sessiz ağladım, ses çıkartmadan ve gözyaşlarımı akıtmadan; sonra bağıra bağıra ağladım. Bazen sadece gözlerimle bazen de bütün vücudumla sarsıla sarsıla.
– O ne yaptı peki?
– Bana mı?
– Sana, kendisine.. Neden gitti yani?
– Bilmem.. Gitmesi gerekiyormuş. Kafası karışıkmış, kendini iyi hissetmiyormuş benim yanımda.
– Sevmiyor muymuş seni?
– Seviyormuş aslında, ama kafası karışıkmış işte.
– Tutsaydın ellerinden, bırakmasaydın. Gözlerini gözlerinden kaçırmasına izin vermeseydin. O zaman gidemezdi belki.
– Denedim. Ama beceremedim. Gücüm yetmedi.
– Ama böyle de olmaz, gidelim hadi..
– Nereye?
– Kimsenin kimseyi üzmeyeceği bir yere. Üzüntünün tedavülden kalktığı bir yere. İnsanların ağızlarından çıkan her sözün doğru olduğu, sevmenin gerçekten sevmek anlamına geldiği bir yere..
– Var mı öyle bir yer?
– Var.. Ama biraz uzak. Üstelik geri dönmek de mümkün değil.
– İsterdim. Ama.. Gelemem.
– Neden?
– Beklemem lazım.
– Onu mu?
– Evet.
– Gelir mi? Döner mi tekrar?
– Bilmem..
– Neden bekliyorsun o zaman?
– Belki gelir. Belki ne olursa olsun umudumu kesmediğimi, ağlamamın vazgeçmek demek olmadığını, eğer geri dönerse yaralarını iyi edebileceğimi fark eder. Yalnız kalınca içi acır belki onun da. Eksikliğimi hisseder. Ensesine dokunmamı, saçlarını okşamamı ister belki. Belki gelir.. Gel der belki..
– Ya gelmezse?
– Beklerim ben. Usul usul beklerim. Ses çıkarmadan, sadece yağmurlu havalarda ağlayarak beklerim. Hem ya gelirse.
– Haklısın. O zaman gelmiyorsun benimle?
– Hayır..
– Hoşça kal o zaman.
– Bakalım..

Ali Lidar

 

ali-lidar-siiri Beklemek..