Ben kafiye düşünüyorum…

Ben kafiye düşünüyorum oysa sevgilim bana
‘Vechimden başka bir şey düşünme’ diyor
Diyor ki ‘Ey benim kafiye düşünenim rahat ol
Benim yanımda en güzel kafiye sensin
Harf ne oluyor ki sen onu düşünesin
Nedir ki harf? Üzüm bağının çitten duvarı
Harfi, sesi, sözü artık birbirine vurup parçalayayım da
Seninle bu üçü olmaksızın konuşayım, ah!

* * *

“Bu Mesnevî bir mânâdır yoksa feûlûn, fâilât değil”

* * *

Ey ezel padişahı, şu beyitten ve gazelden kurtuldum artık
Müfteilun, müfteilün, müfteilün öldürdü beni
Bir yanıltmacadan ibâret olan kafiyeyi sel aldı
Zaten şairlerin kafalarının harcı kabuktan ibâret kabuktan

* * *

Tanrı, şiir için kafiye aramaktan başka bir dert vermediydi bana
Nihayet ondan da kurtardı beni
Şu şiiri al da eski bir şiir gibi yırt gitsin
Mânâlar, zaten harfe, havaya sığmıyor

***

Ey dil ile söylenen söz
Ben ne vakit senden kurtulacağım da
Mârifet güneşinin nuru ile gerçek Padişah’ı bulacağım,
Dilden de, kıt’adan da, şiirimden de bıktım artık

Mevlânâ Celâleddîn

Tommorow_is_a_new_day_by_Healzo Ben kafiye düşünüyorum...

Yüreğimin Hava Raporu

His merkezimden aldığım verilere göre;
Sensiz geçecek her anımda,
Yüreğimdeki hava sıcaklığı,
Mevsim normallerinin altında olup,
İç kesimlerimde buzlanmalara neden olacak.

Giderek etkisini artıran sensizlik sayesinde,
Yanaklarımdaki nem oranında,
Hissedilir derecede yükselme gözlenecek,
Gözlerim, çok bulutlu yer yer sağanak yağışlı olacak.

Gönül vadilerime çöken ağır özlemin,
Etkisini artırmış olup,
Rüyalarımda bile, görüş mesafemi bir hayli daraltmıştır.

Aramızda yükselen ayrılık buzdağlarından gelen
“Alçak” basıncın etkisiyle,
Umut denizlerimde şiddetli fırtına bekleniyor.

Vuslata giden yollardaki kar kalınlığı boyumu aşacak,
Tesellilerin yol açma çalışmaları sonuç vermeyecektir.

Yüreğimden kopan sitemli şiir rüzgarları,
Arasıra orta kuvvette eserek,
Taş yüreğinde fırtınalara dönüşecektir.

Önümüzdeki günlerde hatta yıllarda ise;
Gönlüme düşebilecek cemrelerin sağlayacağı,
Bol güneşli ve sıcak hava akımları,
Yürek iklimimi ısıtmaya yetmeyecektir.

Hal hatır sormaya gelecek dostların yanlarında,
Derdimi çekme halatı, ilk yardım cümleleri,
Ve anti-aşk merhemi getirmeleri önemle duyrulur.

İyi haberlerle karşınızda olmak dileğiyle.

Arif ODABAŞ

4009254-md Yüreğimin Hava Raporu

Geceyi Kaldır Omuzlarımdan

Gel kaldır geceyi omuzlarımdan,
Ağrılar fışkırır değdiği yerde,
Bir kovuk örmüşüm yalnızlığımdan
Sensizlik boşluğu bakar içerde
Gel kaldır geceyi omuzlarımdan,

Abanır gövdeme koca gökyüzü,
Altında ezilir, kanar yüreğim.
Sırıtır karşımda geçmişin yüzü,
Kaybettiklerine yanar yüreğim
Abanır gövdeme koca gökyüzü.

Külümde ararım kaybolan beni,
Yakanlar keyfine bakadursunlar,
Tutamam, maziden sarkan gölgeni,
Gerçekler hayali yıkadursunlar,
Külümde ararım kaybolan beni,

Her kaçış, bir acı dalı uzattı,
Tutunabilecek başka neyim var?
Yaşam, beni bana böyle tanıttı,
Varlık varlığımı başından savar,
Her kaçış, bir acı dalı uzattı,

Kahır gönderine bayrak çekerim,
Yokluğun cehennem, varlığın sırat,
Ömürsüzlüğümle ömür sürerim
Dibinde selama durur hatırat,
Kahır gönderine bayrak çekerim,

İnsan ne değilse o olmak ister
Ben seni isterim; gel de çöz bunu,
Arala geceyi, yüzünü göster,
Başka türlü gelmez hasretin sonu
İnsan ne değilse, o olmak ister.

Gel kaldır geceyi omuzlarımdan,
Çok ağır geliyor sensizlik bana
Bir kovuk örmüşüm yalnızlığımdan
Şiirden taht yaptım içinde sana
Gel kaldır geceyi omuzlarımdan.

Osman VELİOĞLU

2012_08_6-facebook-518673-475-352 Geceyi Kaldır Omuzlarımdan

Göl

Ebedi gecesinde bu dönüşsüz seferin
Hep başka sahillere doğru sürüklenen biz
Zaman adlı denizde bir gün, bir lahza için
Demirleyemez miyiz?

Ey göl, henüz aradan bir sene geçti ancak,
Seyrine doyamadığı o canım su yanında
Bir gün onu üstünde gördüğün şu taşa bak
Oturdum tek başıma!

Altında bu kayanın yine böyle inlerdin,
Yine böyle çarpardı dalgaların bu yara,
Ve böyle serpilirdi rüzgarla köpüklerin
O güzel ayaklara.

Ey göl hatırında mı? Bir gece sükut derin,
Çıt yoktu su üstünde, gök altında, uzakta
Suları usul usul yaran kürekçilerin
Gürültüsünden başka

Birden şu yeryüzünden bilmediği bir nefes
Büyülenmiş sahilin yankısıyla inledi.
Sular kulak kesildi, o hayran olduğum ses
Şu sözleri söyledi:

“Zaman dur artık geçme, bahtiyar saatler siz
Akmaz olunuz artık!
En güzel günümüzün tadalım o süreksiz
Hazlarını azıcık!”

“Ne kadar talihsizler size yalvarır her gün
Hep onlar için akın;
Günlerle birlikte dertlerini götürün,
Mesutları bırakın.”

“Nafile isteyişim geçen saniyeleri
Akıp gidiyor zaman;
Geceye “daha yavaş” deyişim boş, tan yeri
Ağaracak birazdan”

“Sevişmek! Hep sevişmek! Akıp giden saatin
Kadrini bilmeliyiz!
İnsan için liman yok, sahil yok zaman için,
O geçer biz göçeriz!”

Kıskanç zaman, kabil mi sevginin kucak kucak
Bize sevgi sunduğu sarhoş edici anlar,
Kabil mi uzaklara uçup gitsin çabucak
Matem günleri kadar…

Nasıl olur kalmasın bir iz avucumuzda?
Nasıl yok olur her şey büsbütün silinerek?
Demek vefasız zaman, o demleri bir daha
Geri getirmeyecek…

Loş uçurumlar: mazi, loşluklar, sonrasızlık,
Acaba neylersiniz yuttuğunuz günleri?
Alıp götürdüğünüz derin hazları artık
Vermez misiniz geri?

Ey göl! Dilsiz kayalar! Mağaralar! Kuytu orman!
Siz ki zaman esirger, tazeler havasını,
Ne olur ey tabiat, o günlerin saklasan
Bari hatırasını!

Sakin demler de olsun, deli rüzgar da olsun
Güzel göl etrafını süsleyen oyalarda,
O kapkara camlarda, sularına upuzun
Dökülen kayalarda!

İster meltemlerinde, ister ürperişle esen
Seslerde, ister uzak ister yakında olsun,
Yahut gümüş pullarla sular üstünde yüzen
Ay ışığında olsun!

Kuduran fırtınalar, sazlar bize dert yanan,
Meltemini dolduran kokular, hep beraber,
Ne varsa işitilen, duyulan ve koklanan,
Desin ki: “Seviştiler.”

Alphonso de Lamartine

national-geographic-wallpaper-best-100-25 Göl

Gül Alışverişi

Uykudan uyandığımda bir gül taciri gördüm,
Gülü yüreğe değiştirdiğine çok sevindim,
Gülü yüreğe değiştiriyordu.

Sayrılık ve yara dolu bir yüreğimiz vardı,
Önce inanmadım gülü yüreğe değiştirdiğine.
Gülü yüreğe değiştirdi.

Pazarlık yaptık, dedi ki: takas etmem.
Güle tapıyorsan canı ve yüreği de verirsin üstüne.
Canını ve yüreğini de verirsin.

Dedim ki, kim değişir canını ve yüreğini bu gülle?
Pazarlık budur, dedi. Yaralı yüreği veriyorsun.
Yüreğin yaralı.

Canımı ve yüreğimi verdim, seslendi yüreğim:
Dedi ki: “Ey Cegerxwîn, değiştirdin yüreğini bir gülle.
Bir gülle değiştirdin yüreğini.

Cegerxwîn (1903-1984)
Kürtçe’den çeviren: İsmail Haydar Aksoy

420028_479475478729252_1302564837_n Gül Alışverişi

Gulfiroş

Ez ji xew rabûm, gulfiroşek dî,
Pir gelek şa bûm, gul bi dil didî.
Gul bi dil didî.

Hebû me yek dil, tev jan û kul bû,
Ne bûme bawer, gul bi dil bidî.
Gul bi dil bidî.

Bazar me kir go, ser bi ser nadim,
Ê gulperest bî, can û dil didî.
Can û dil didî.

Min go kî didî, can û dil bi gul,
Go: ev bazar e, dil bi kul didî.
Dil bi kul didî.

Min can û dil dan, dil kiriye qêrîn,
Go ho Cegerxwîn, dil bi gul didî.
Dil bi gul didî.

Cegerxwîn (1903-1984)

Bülbül

Kapıma geldiğinde bakmadım yüzüne
Gittiğinde yüreğim de gitti peşinden
O kara gözler, o pembe yanaklar nerede
O rayiha, o yüzdeki renk nerede

Seslendi bana sevdiğim: ey çılgın bülbül
Niçin ağlayıp figan edersin
Ovaları ve dağları kokusuyla güzelleştiren
Sevdiğin burada işte, gözün önünde

Ey bülbül artık biliyorsun kim olduğumu
Özgürsün hep, tutsağım ben
Çıktım dinden imandan, yurtsuzum, yuvasızım,
Adım Cegerxwîn, bir Kürt genciyim.

Cegerxwîn (1903-1984)
Kürtçe’den çeviren: İsmail Haydar Aksoy

untitled-xhg83miv-360693-475-587 Bülbül

______________

Bılbıl

Hate ber derî min lê nanerî
Le gawa ew çu min dil daye du
Ka ew çawen reş,ka ew demên geş
Ka ew bihna xweş ka ew reng u ru

Yar min bankir ey bilbilê dîn
Lê ser çi digrî qerîn u nalîn
Yar’a te waye,lê ber çawaye
Ew deşt u çiya tew xweş kir bi bihn

Bilbil tu zanî gelo ez kime
Tu tim serbestî lê ez girtîme
Bê lis u hêlîn bê ol u bê din
Ezim cigerxwin xorte kurdime

Cegerxwîn (1903-1984)

Gelincik

Senin resmini yaparken
Parlak kırmızıyla laciverti
Birbirine karıştırıyorum.
Söyle bana ey gelincik
Toprakta ne al, ne lacivert,
Ne kırmızı, ne de sarı varken
Sen nasıl boyuyorsun böyle
Çiçeğinin yapraklarını?..

Nakagawa Kazumasa
Çeviri: Sami Akalın

2012_07_masashi-bon-pic-on-design-you-trust-483076-475-315 Gelincik

Düş ve Şiir

Hep bilinen yaşantılar,
Hep bilinen imgeler.
Nasılsa bir düşte birleştiler,
Sonsuz yeni biçimlerle.

Hep bilinen duygular,
Hep bilinen sözcükler.
Nasılsa bir şairle buluştular,
Sonsuz yeni şiirlerle.

Sarhoş olunca anlar insan şarabın gücünü,
Aşka düşünce aşkı:
Siz benim şiirlerimi yazamazsınız
Ben sizin düşlerinizi göremem.

Hu Şö

Çeviren : Halil Bener

2012_08_butterfly-by-the-bay-by-khoo-boo-chuan-491998-475-316 Düş ve Şiir

Bu ne biçim sonbahar

Bu ne biçim sonbahar
Ben anlamadım
Yapraklar yeşillenmek istiyor…

Nakata

2012_08_astari-puspaningdyah-pinterest-40362b17e-542014-475-713 Bu ne biçim sonbahar

Gözlerimi kim kapayacak?

Ölüm kapımıza hızla yaklaşan
Alaca kanatlı bir atlıdır şimdi
Nal sesleri içimizde yankılanan..

Oysa vakit çok erken
Öpünce seni gözlerinden
Yolculuk başlayacak..

Sen de yoksun başucumda
Gözlerimi kim kapayacak?

Şinasi Özden

narcissistic_cannibal_ii_by_leeninek-d4l1f5u Gözlerimi kim kapayacak?