Seni Hep Sevdim

Seni hep sevdim
Yaz kendini anlatırken yaprak yaprak
Günler ne çabuk akıp geçti sevgilim

Yüzyıllar geçti sanki aradan
Yollar yollar boyunca yan yana
Hangi yokuşu çıktıysam seninle
Kuşlar uçuştular saçlarından

Seni hep sevdim, silinmez izi
Sevimli şaşkınlıklarımın o yazdan

Kır kahveleri kuş sürüleri sonra
Konuşmadan oturduğumuz masa iskemle
Demli çay, demli çayın buğusu
O yaz daha mutluydu seninle

Senin mavi miydi ya kalbinin sesi
Bir saat gibi işlerken kendiliğinden
Yine buluştu gözlerimiz sevgiler üreten
O yaz seni ne çok sevdiğimi
Öğrendim bir akarsuyun sessizliğinden

Bulutlardan bulutlara çıkardım o yaz
Çiçekler suladım her günbatımı
Çocuklarla konuştum hüznü unutturan
Yalansız hilesiz sevdim seni
Çiçekler çocuklar ezgiler içinde

Ahmet Ada

Aşk Ayrılıktır Biraz Da

Aşkı ararım birçok şeyi alan benden
Birçok şeyi veren umutsuzken
Sürükler beni kentten kente

Bir yol sapağında bulurum
Düş müdür çocukların gülüşü müdür
Ele avuca sığmaz bir kuş mudur
Aşktır sekişim düşe kalka taştan taşa
Koşarken ardından sokak sokak
Sararan yapraklar ki savrulur
Hüzünlendirmez beni asla
Aşktır çünkü anlam veren onlara da

Neyi ararım yalan gözlerin için
Tutulur da çiseleyen bir yağmura
Bir yanlışlık var bu yağmurda, bu aşkta
Dağılan çiçeklerden anlarım
Aşk göze almaktır yalnızlığı biraz da

Birçok şeye yetişilir şu dünyada
Aşktır yetişilmeyen, ayrılıklarla başlar
Ben ayrılığı sevincim sanmıştım
Aşkmış, sevgisiz kalınca anladım
Kırgınlık da birikir yanlışlarda
Yolların tozanına bakınca anladım

Ahmet Ada

Bu Son Şarkı

Bu son şarkı silahlarım tükendi
Ne bir sevgili ne bir gül
Yanıma alıp gezdiğim beş yıl
Şiir dedikleri korkunç dikendi

Bu son şarkı silahlarım tükendi

Bütün siyahlarıyla
Yaklaşan cellat
Ve içimde koşan delirmiş at
Şiirdi yani uçurumun kıyısında
Sonsuz bir gezinti

Bu son şarkı silahlarım tükendi

Şiir dedikleriymiş o
Tapılan bir zehirmiş
Geceler geceler boyu
Çaresiz intiharlarıma
Elleri sinmiş bir kadın
Belki tek kadın o
Vücudunun her bahçesini tanıdığım

Bu son şarkı silahlarım tükendi

Haşim Çatış

Bir Ölümden Kalanlar

Doğuşundan beridir sakladığı
Tanrının bir emaneti vardı.
Yatağa düştü,
Üçüncü gün akşam üstü, geri verdi güler yüzlü.
– Kalsın bende temelli, diye ağlar bazıları. –
‘Pişirdiğim aşla, bağladığım başla gideyim,
Üç gün yatak,
Dördünde toprak olsun yerim! ‘, derdi.
Geleni gideni yokkken gençliğinde bile,
Akşamları gizli gizli, bilinmez
Kimi gözlerdi?

Tanrının sevgili kuluymuş,
Muhtaç olmadan öldü.
Ama gözleri yine kapıdaydı,
Belliydi birini beklediği.
Son sözü bir kadın ismi oldu, hiç duymadığım.
Lakin anlaşılamadı gitti, söylemek istediği.

Behçet Necatigil

Aklın yenilgisine Rubai

Ben sana çok dualar yolladım
Gücümce hamd ve senalar yolladım
Sen bana akıl-fikir vermiştin
Suç benim Rabb’im ,Ben çuvalladım….

Hüsrev Hatemi

Annemle Hasbihâl

Anne, zannetme ki günler geçti de
Değişti evvelki hissim gitgide!
Bir hırçın çocuğum, değişmez huyum;
Seneler geçse de ben yine buyum!
Senden umuyorum tesellî yine!
Bugün şefkatine, muhabbetine
Zanneder misin ki yok ihtiyâcım?
Belki eskisinden daha muhtâcım!
Dünyanın tükenmez kederlerinden
Kalbim kırılsa da böyle derinden,
Hayâtım büsbütün ye’se kapılmaz.
Teselli bulurum içimde biraz
O derin sevgini hatırlarım da!
Her gece hıçkıran dudaklarımda
Hasretle anılan senin adın var.
Anne, hayâtımda bir tek kadın var.
Beni aldatmadı, sevdi dâimâ!
Gittikçe ruhumu saran bu hummâ
Başka sevgilerden yâdigâr, anne!
Sevmeyen sevenden bahtiyar, anne!

Sorma ki başımdan çok şey geçti mi?
Ah… eğer anlatsam sergüzeştimi!
Nasıl terk edildim, nasıl atıldım;
Anne aldatıldım, ah aldatıldım,
Belki her zamandan fazla severken.
Bir lâhza bahtiyâr olayım derken,
Bilmezsin kaç gece böyle ağladım!
Şimdi tecrübem var, artık anladım:
Aşk, o bir masalmış, yalanmış meğer!
Seven bir kalp için sığınılacak yer
Yalnız o kucakmış, yalnız o dizmiş…
İnsanlar ne kadar merhametsizmiş.

Orhan Seyfi Orhon

Vasiyet

Dostlarım, toplanın öldüğüm zaman;
Riyayı, o günluk bir yana atın!
Tutunuz tabutumun bir kenarından;
Bir derin çukura beni fırlatın!
Kalınca büsbütün sizden uzakta,
Vücudum çürürken kara toprakta,
Uzanın rahatça sıcak yatakta
Yaşamak gururu içinde yatın!
Yüzyüze getirmez bizi asırlar,
Meydana vurulsun saklanan sırlar
Sayılsın şahsıma ait kusurlar.
Korkmayın içine yalan da katın!
Anlayım Kimlermiş dost sandıklarım;
Muhabbetlerini kıskandıklarım?
Anlayım Ne boşmuş inadıklarım;
Şu yalan hayatı bana anlatın!
Dostlarım, anmayın artık adımı!
Siliniz gönülden eski yadımı!
Kırınız, sonuncu itimadımı:
Ölünce bir daha beni aldatın!

Orhan Seyfi Orhon

Kuşlarda Ölür

Her sabah böyle ağlar mı Üsküdar
yoksul karanlığında kuşların
aşkın ve umudun bir de acının
rüzgarıyla uçarken bulutlar

Herkesten çok kendime yabancı
yaşadığımdan bir hayli yanlışsam
kim süzer gözlerimden ışığı
ölümü yüreğimde avlamışsam

Çalınsa da inancın alınteri
sessizlikle boğulsa da sesim
şafaklar yazacaktır kimliğini
ufkumu kuşatan denizlerin

Sabah olsun, giderim, sen kalırsın
kalır seninle, binlerce kuş cesedi
içimde sönmeyen o diri yangın
ve sessizliği özetlemek hüneri

Aydınlığından damlarken umutlar
zulmün ve kederin bir de acının
hala barınağıysa yalnızlığın
artık her sabah ağlasın Üsküdar

Refik Durbaş

Kimse Hatırlamıyor

Kimse hatırlamıyor adımı
Bahar gelmiş.
Balkonlar serin
Annelerin çocuk ambarı balkonlar serin
Su dalgın değil. bademler açmış
– Sahi kaç yıldır yalnızım ben
Çiçekler çürümüş saçlarımda
Bembeyaz uzun kuşlar da uçmuş fotoğraflarımdan
Bulutlar da
Yüreğimde karanfillerden damıtılmış bir yaz
Yaşıyor muyum acaba?

Refik Durbaş

Hoşça Kal

Hoşça kal! Bana düşmeyecek kadar pahalısın şimdi;
Üstelik sen de farkındasın herhalde bu işin;
Değerinden gelen haklar bağımsız kılıyor seni,
Hiç hükmü kalmadı artık sendeki senetlerimin.
İznin olmadan nasıl tutabilirim ki ben seni?
Hem, hakediyor muyum böyle bir serveti acaba?
Yok, bu armağana layık görmüyorum kendimi,
Üzerindeki haklarım da böylece geri dönüyor sana.
Değerini bilmiyordum, kendini bana verdiğin zaman,
Ya da sen yanlış tanıyordun kendini verdiğin kişiyi;
İşte bir yanılgı sonucu verdiğin o muhteşem armağan,
Yanlışlık ortaya çıkınca, sahibine dönüyor geri.

William Shakespeare