Nakış

bana yorgun, yoksul akşamlar verdin
sevincinde uzadı boynum hep o bilinmez yere
dinmeyen yağmurlardı, bir bulut kesimiydi dudakların
sen mi götürdün, yoksa ben nasıl geldim o bilinmez yere

bir duman bulutuydun sen, bana isyan verdin
tenimde silinmez izler bırakarak, nehirlere nakşolmuş izler
sen değil, senden bana kalanlar mıydı sevdiğim
kokusuna sürdüğün yerlerimde şimdi, nehirlere nakşolmuş izler

son kuşlar döker kanatlarını, bana kanatlar verdin
dilsiz sözler, her biri biraz daha yalnızlığım
ve şimdi uçurumlar sığarken iki öpüş arasına
sensiz ben kime gitsem, biraz daha yalnızlığım

Orhan Alkaya

morsalkc4b1m Nakış

Görü

Ne iyi olurdu, herkesin,
…Ben yalan söyleyebilirim,
Ama sana değil…
Bir, sen’i olsaydı..
Ne iyi.

Şimdi herkesin bir sen’i var,
Yalan söylediği.

Özdemir Asaf

tumblr_m6noxz7fWV1qcu0ewo1_500 Görü

İhtiyaç

Bu akşam içimde
Tuhaf bir sıkıntı var,
Dünyada sanki bir ben kalmışım,
Sanki herkes
nerde keder varsa bırakmış,
Ben nerde bulduysam
toplamış almışım.
Önümde söğüt ağacı
Her zamanki haliyle, çaresiz,
Havuzda su rahat,
İnsanlar susmuş.

Sessiz bir yağmur gibi başladı bende
Konuşmak ihtiyacı.

A. Kadir

tumblr_m27u8qDJEV1qf11uso1_500 İhtiyaç

Resim

Neden
Bir ölünün
En neşeli resimleri
Süsler duvarlarınızı

R. Uren

pages-hw2xcleog-186715-475-316 Resim

Gözdeki

Bana senin için,
O mu, diye sordular.
O değil, dedim onlara..
Anladılar.

Özdemir Asaf

eliara-portraits-82838-475-475 Gözdeki

Yalnızlığa Çağrı

Namusum üzerine yemin ederim
Bu şehri bu evleri bu sokakları sevmiyorum
Tiksiniyorum bu igrenç kalabalıktan
Yalnızlığı özlüyorum
Yalnızlıkta sen varsın
Dilediğim gibi düşünebiliyorum seni
Bir ayna karşısında soyunuyorsun çırılçıplak
Dudaklarından öpüyorum
Kapatıyorum gözlerimi yağmur yağıyor
Bir bulut görüyorum sana benzeyen
Sevinçten ürperiyorum
Yalnızlıktan bütün teselliler yalnızlıkta
Hoşça kalın sokaklar, caddeler,
İnsanlar işte başımı aldım gidiyorum.
Namusum üzerine yemin ederim
Bu şehri bu evleri bu sokakları sevmiyorum
Tiksiniyorum bu iğrenç kalabalıktan
Yalnızlığı özlüyorum

Ümit Yaşar

tumblr_m6pm2jogcv1r60h5mo1_500 Yalnızlığa Çağrı

Lokantadaki Kadın

içip içip bana bakıyordu
omuzu üstünden kocasının
saclarindan ışıklar geçiyor
gülüyor etrafinda her soylenene
yalnız iri siyah gozlerinde
golgesi yer etmişti yalnızlığının

daha görür görmez anladım
aşksız beklediğim oydu senelerce
uykularım arasında bütün gece
ılık sesi, kahkahaları çınladı durdu
yanıp söndü göz kapaklarımda
aydınlıklar içinde beyaz vücudu

bu dünyaya insanlar eş gelir
karanlikta akan nehirler gibi
kalpleri birbirinin çağrısını duyar
olsa olsa mutluluktan bütün nasibi
macerası onunla bana benziyenlerin
bir gün bir tesadüfle karşılaşır, ayrılırlar

Necati Cumalı

gorgeous-photography-by-saharoza-2-8oilcl64h-357724-475-713 Lokantadaki Kadın

Sorularla

İşte yine kapıldım
O can sıkıntısına;
İçimde bir tozlu
Sarnıç boşluğu,
Gitmekle kalmak
Arasında karasız
Yürüdüm kederle
Dağlara doğru.

Yüzlerce soru
Vardı aklımda,
Kulaklarımda
Bir garip uğultu
Ölümü kullanamazdım;
Bir yerlerde
Bilmediğim birilerine
Belki ayıp olurdu.

Belki de hiç
Ummadığım
Sevgisi tarazlı biri;
Koparıp bana ilişik
Umudunu
Bir kitabın arasında
Yamyassı
Kuruturdu

Bir gazetenin
Ölüm ilanlarında
Okuyup adımı,
Öfkeye dönüştürürdü
Sandık kokulu
Hüznünü
Ve ölümü inatla,
Yok yere savunurdu.

Ben bunca yıl
Bunca insan tanıdım
Yüreği zehir dolu;
Yine de insanlardan
Kesmedim umudu.
İnsan dedim
Yekindim;
Paylaştım varı yoğu.

Ben neden
Dudaklarının arasında
İğneler tutan
Bir terzi suskunluğunu
Prova ediyorum
Şimdi bu yol boyu
Kederle yürürken
Dağlara doğru?

Neden kedi seven
Bir insan
Olduğumu
Biliyorum da
Kedisiz ve sevgisiz
Getiriyorum
Yaşadığım günlerin
Yaprak döken sonunu?

Cevapsız sorunun
Boynu büküktür,
Hemen anlar
Yetim olduğunu.
Ben neden hala
Duyuyorum avucumda
Bir çocuk elinin
Sızlayan boşluğunu?

Hipodromda yatıp
Kalkan bir adamın
Ölü bulunduğunu
Yazdı gazeteler
Geçenlerde
Haber olarak.
Tokatlıymış
Ya da Çorumlu.

Bıraktığı nottan
Öğrenilmiş
Son isteğinin
Ölürse terminale
Götürülmek olduğu.
Hipodromda yatıp
Kalkan bir adam
Kimin umuru!

Acılarla sorularla
Tiftikledim
Bunca insanın
Mutsuzluğunu.
Düşündüm kendi sonumu.
Hayrettir;
İçim içime
Nasıl da sığıyordu!

Oysa ben kaç yıldır
Kaç acı eskittim
Unuttum
Kaç ölüm gördüğümü.
Bir omzumun
Alçaklığı ondandır;
Taşıdım kaç kişinin
Kanayan tabutunu.

Yıllar önce
Ölümü seçen sevgilim
Bunca sevgisizlik içinde
İyi biliyordu
Yetmeyeceğini
İki kişinin birbirine.
Bu yüzden döşeğinde
Ölümle buluştu.

Gömdük onu geçiştirip
Polis sorgusunu.
Onunla birlikte
Neleri gömdük;
Bir akşam içkisinin
Coşkusunu,
Sevincimizi gömdük
Kürek dolusu

Yüzlerce soru
Vardı aklımda,
Kulaklarımda
Bir garip uğultu
Ölümü kullanamazdım;
Biryerlerde
Birilerine
Mutlaka ayıp olurdu.

Dostlardan uzakta
Bir bozgun akşamında
Gerisingeri
Dönerken kasabaya;
Baktım gökyüzü
Birden yıldızla doldu.
Akşamın serinliği
Alnıma vuruyordu…

Metin Altıok

553307_126572670816594_1620578771_n Sorularla

gidiyorsun

picc-9405f8qnv-412778-475-316 gidiyorsun

Gidiyorsun:
Bütün ışıklarımı göndersem seninle
Aydınlanır mısın?
Gidiyorsun:
Bütün sevinçlerimi göndersem seninle
Mutlanır mısın?
Gidiyorsun:
Bütün hüzünlerimi göndersem seninle
Üzülür müsün?
Gidiyorsun:
Bütün acılarımı göndersem seninle
Yıkılır mısın?

Ben
Üzüntülü ve yıkık
Kalırken
Sen
Aydınlık ve mutlu
Git
Işıklarımla ve sevinçlerimle:
Üzülme
Yıkılma
Aydınlan
Mutlu ol.
Bırak bana,
Hüzünleri, üzüntüleri
Acıları, yıkımı
Al götür
Isıkları, aydınlığı
Sevinçleri, mutluluğu.

Gidiyorsun:
Bütün kendimi göndersem seninle
Götürür müsün?

Oruç Aruoba

jospi

bütün günüme bütün güneş düşse ne olur,
ne yazar üstümden bulut bütün yürüse
bir tutmuyor beni, ayrılıyorum ikiye.

sakladıklarımı görmene gerek yok jospi.

bazılarımız durdukları yerde öldüğünü söylüyor.
(dünya boktan, sen tamsın, kurduğun cümle eksik)
bazılarımızda eski yıpranmış bir hatırayı
korumak için apışıp kalmış bir çatı.
(sanki eline alsan, yapacaksın gibi.)

bu dünyada insan dediğin ikiye ayrılır jospi
bir: ayrılıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi
davranan medeniler; bir: atlarına davranan
barbarlar. onlar atlarını çöle, topuğunu dikene sürerler.

bilesin, sultan sazlığı’ında boynu eğri bir kuşun
ince boynuna yediği kurşun gibi hainiz hepimiz.
şehirlerimizde bizim birbirimize verdiğimiz sözler jospi,
ohooooooo…

yalan dünya, pıtraklı memleket!
bu dünyada insan dediğin ikiye ayrılı jospi.

Birhan Keskin

2012_07_picc-d34265056-458238-475-456 jospi