Yangın ve Saklambaç

Bir şubat gecesine saklanıp
Aralık kapısında kalan adama:
Ona kadar sayacağım
Önüm arkam
Sağım solum AŞK
Saklanmayan ”sobe! ”

I

Dualı köy yollarından
Meleklerin sofralarına uzanan
Hem herkes hem hiç kimse olduğun
Efsunlanmış bir rüyanın
Cennetten indirildiği
Yolculuktur aşk.
Aşk gelir
Yangın başlar…
(Yangın ısıtır, yangın acıtmaz.)

II

Yanına bir adam gelir
Ve
Gelincikler artık
Son yazda da açmaya karar verir.
Söyleme aşkı sus!
Sus gözünü seveyim
Aşk kocaman bir gizdir.
Haramlar helal
Helaller haram
Hem de kızböceklerinin
Kanadından saydam!
(Yüreğin kamaşır
Yangın minnacık bir sızı bırakır.)

III

Onun öpüşlerinde seversin
Kaç yıllık dudağını…
Onun kollarında fark edersin
Yıldızların
Akşam olmadan da çıktığını…
Yangında ne de güzelsin!
(Yangın azıcık acıtır.)

IV

Lavanta mavisi sabahların
Kendine nazar değdiren güzelliği…
Yaşamayan anlayamaz
Kaç kez sevişirsin
Zaman seni yakalayamaz
Ve özlem
Sevişirken de ayrılmaz.
İçinde bir yerler
Durmadan bağırır…
(Yangın adamakıllı acıtır.)

V

Bir sabah
Bildiğin bütün kelimeler
Birbirine şaşkın şaşkın bakındığında
Yangın gözlerine yürür.
Gözündeki yaş
Artık en güzel süsündür.
Her sevişme
Özlemle başlayıp
Özlemle biten özündür.
Bir tek sen bilirsin ki
Tanrı seni seyretmektedir.
Göreceği veya görmeyeceği
Yiğitliğindir…
(Yangın gittikçe şiddetlenir.)

VI

Aslında hiç başlamamış ve bitmeyecek
O deli tango sürerken
Bütün kucaklaşmaların yüzü düşer.
İkiz inciler
“Mecburen” ayrılır…
Adam ve kadın gider.
Deniz bu işe söylenir
Nefrete yetiş denir
Unutmak bir ihtimaldir…
Sonradan öğrenilir
Bazen bir yüreği terk etmek
O yüreğe yerleşmektir…
(Yangın? Rüzgara kuvvet!)

VII

Bol gözyaşı
Az hayat…
Tek bir tane keşke’li cümle
Kuramazsın
Şarkınız çalar ve
Sen yine
Kıyamazsın…
(Yiğit olmak ha? ? ?
Tutuştun sen artık.)

VIII

Zor zamanlardasın şimdi…
Öğrenirsin
Patlamış bir volkanın
Kaynayan lavlarında yüzmeyi
Ve asla yüzünü ekşitmemeyi…
Elsiz dudaksız sevişmeler başlar
Hasrettir adı…
Öğrenirsin
Acıyı
Gözlerinle yüreğine üleştirmeyi…
(İçin dışın yangın.)

IX

Hayat ömürde aşk temelli
Neler neler anlarsın…
Ne varsa hayatın getirdiği kirli
Aşka basarsın…
(Sen yangınsın.)

X

Onnn…
Kara adam işte ordasın!
Sözüm var yaralarıma
Titremeyeceğim…
Ben oyunu bıraktım
Sobelemeyeceğim..

Esra Güzelipek

Penceremde Buğu

“Neruda’nın eşiyle hikayesini biliyor musun?”
“Hayır”
“Neruda, eşine hiç “seni seviyorum” dememiş, eşi ona sürekli ” seni seviyorum” dediği halde. Bir gün yağmurdan sonra gezintiye çıkmışlar ve Neruda eşinden kendisini sevip sevmediğini sormuş. Eşi hafifçe kaldırmış başını, yağmurlu toprak kokusunu derince içine çekip cevaplayıvermiş: “Ben de”

Gülali Can
Penceremde Buğu

Yiğit kocamaya görsün

Yüzü akken kara olur
Yiğit kocamaya görsün
Ellere maskara olur
Eli titrer, gözü akar
Güzeller yanından kaçar
Karısı “ah, ölse” diye
Dua eder biteviye.

Tukaram

Avcı dişi bir karaca gördü ormanda,

Avcı dişi bir karaca gördü ormanda,
Gözleri arzudan alev alevdi,
Birden hatırına cananı geldi,
Avcının oku düştü elinden.

Kalpleri birlikte çarpan yıllarca
Yıllarca birlikte ağlayıp gülen,
İki sevgiliden biri can verse,
Hayatta kalandır gerçekte ölen.

Hâlâ

Ölüye İlahi

Bir daha görmeyeceksin gökteki güneşi
Yavrusunu kucaklayan bir anne gibi,
Bağrına bas onu toprak.
Bir kadın nasıl örterse kocasını
Sende onu öyle ört

Vedâlardan

Eller bakar geçer kayıtsız

Eller bakar geçer kayıtsız
Benim kalbim çarpar görünce
Çiçekler gözlerine benzer de.

Trivalluvar

Şu anda yine tek düşüncem o.

Şu anda yine tek düşüncem o.

Şarkılar vardır unutulan
Birden hatırlarsınız
Sesi kulaklarımda böyle bir şarkı

Bilhana

Ve lamba söndüğü zaman

Ve lamba söndüğü zaman
Hayaletindir
Aldığım kollarımın arasına

G. Vietnam Halk Şiirinden

Anka

dikkat et a ruhum, dikkat et, dikkat
şairler yerce bir sözü,
göktenmiş gibi
satmak istediklerinde,

onu kanatlarının büyüklüğünden
yerde konacak yer bulamayan
Zümrüdüanka gibi
göstermesini iyi bilirler, iyi.

Cahit Koytak

Şimdiden Bir Hatırasın

Şimdiden bir hatırasın
Bulutsa, tozsa, uçarsa
Bütün (aşklar) paranteze alınsın
Rüzgar çanısın, rüzgarın diline dolanırsın
Ne bir şarkısın,
ne de dillerde nağme adın
Artık bazı şarkılar kadar yaralısın

Günler izmarit diplerinde biriksin
O zaman mutlaka bir trenle gelirsin
Köpüklerdensin, mavisin, sakinsin
istesen suyun tenine bitişirsin
ellerimi bıraktım, artık bunu sana yazsın
İçimde iki yaşlı balık varsa,
İçimde biri pulsuz, iki balık varsa
Biri sensen, gelirsen ve yok edersen
Bunu yazmak istiyorum sana
Sonra postalamak istiyorum
Pulsuz bir zarfla
Hiçbir mektup artık ikna etmiyor beni hayata

Bu kırmızı oyalarla saçlarımda
Beyaz bir tülbent gibi kalırsam
tenimde, süzemediğim tortularla
Gün olur sararırsa sayfalarda
Bıraktım ellerimi, sana bunu yazsın
Şimdiden bir hatırasın

Kırık kalplerle süslü bir sayfaysan
Camsan, saydamsam, beni kırarsan
Simlerimle sevişirim seninle
O süslü sayfaların üzerinde
İçimde iki mutlu yıl varsa,
İçimde biri simli iki kadın varsa
Sen, gelirsen ve yok edersen
Bunu yazmak istiyorum sana
sonra postalamak istiyorum
Simli bir yılbaşı kartıyla
Hiçbir mektup artık beni, ikna etmiyor hayata

Şimdiden bir hatırasın
Açmışsa bir sardunya saksıda
Bütün (aşklar) paranteze alınsın
Bıraktım ellerimi, artık sana bunu yazsın
mektuplar postaya takılırsa…
Ey aşk sen
Artık bazı şarkılar kadar yaralısın.