n. gürbilek ve y. varol’a
canıma değen her sözden kara seyyâh ağrısıyla geçerim 
uzun bir sıkıntı işte her akşam gidip geldiğim 
oysa yataklardan geçerdim ben 
hepaynıhikâyeyianlatankadınlardan 
koynumda yıkanmış ırmaklar taht kurar 
uzanıp üzgün aynalardan bakardım kendime: 
evin küçük oğluymuşum bir zaman 
bundanmış sokağa ve aşka çıkarılınca huysuzlanışım 
bundanmış ve anlamam gerekmiyormuş: 
şehrin alnında açılan ışıklar 
kimlerin çocukluğuna değer 
hangi nefsle aklanır ayrılığı hüner gibi yaşayanlar 
bundanmış ve hep büyük konuşmak gerekmiş: 
herkes gider ve düş evlerin küçük oğluna düşer
kapanır kapılar yüzüme, kaç yıl daha sabır kalırım 
ince bahçeler, taş avlulardan geçer 
ıssız kayalıklarda kötü sır kalırım 
kendine enkaz insanlar bir tembih gibi bakar 
unuturum çıkacağım sokakları, ömrümün tamamıdır bu 
onca sözden, zamandan yadigârım, 
bilmem kime kalırım.. 
soramam: eskiden dindiğim sarnıçlar neden şimdi kin 
neden göğsümde bentlerden onca gürûh 
soramam, kendime tanıdığım mehil biter 
hangi gönle düşsem kapan dolanır ayaklarıma 
çünkü ne kadar öpülse yine de kanar bazı yazgılar 
bundanmış ve hep yemin konuşmak gerekmiş: 
herkes gider ve yas evlerin küçük oğluna düşer
bir şarkı ağlar kahvelerde, her yaraya susarım 
taşrada sıkıntıyla söylenince bazı sözler 
patikalarda bırakırım canımın her yükünü, eve dönerim 
kirpiklerimde pusu, kalbimde mushaf, 
avuçlarımda eylül 
kırılmış bir güz ayazı kime dönerim.. 
durmadan incinir çözülen saçlarda serinleyen elim 
adım kötüye çıkar korkusuyla yaşanır akşamlar 
nasıl unuturum çok önce kanımda yanan ateşi 
acz içinde kalır esenliğim, ay ağlar pencerelerde 
odalar bir pazar’a açarken perdelerini 
gözlerim o uzak yollarda hep erken heves 
bundanmış ve hep eczâ çıkarmış çağıltımın son kelâmı: 
herkes gider ve evlerin küçük oğlu anneye kilit düşer
                
                                                                











