Öldüğümde; üzerimde güneşli nisan ayı Yağmurda ıslanmış saçlarını sallarkenKalbi kırık bir şekilde üzerime kapanmış olsan bile, aldırmamalıyımHuzur bulmam için, yağmur dalları eğdiğinde Yapraklı ağaçlarınki gibi bir huzur Ve senin şimdi olduğundan, daha sessiz ve acımasız olmalıyım. Sara Teasdale
Kategori: Yol Üstündeki Semender
Şub 23
Beşir Fuad
Enis Batur’a Gün doldu: Kendime bir aksisedayım. Ürktüm hep hayalâttan. Aklımbana açıkla: Yırtılanzaman mı gülün yaprağı mı? Elindeburuşturuyordu validem. Kapatılmışve leylî bakışlı mecnune. Ömrümşimdiden “bir devr-i hüzün”ve …
Şub 23
ölüm düşüncesi izliyor beni
ölüm düşüncesi izliyor beni.gece gündüz kendimi öldürmeyi düşünüyorum.bunun …belli bir nedeni yok.yaşansa da olur, yaşanmasa da.bir kaygı yalnız.beni, kendimi öldürmeye iten bir kaygı.karanlık bir gecenin geç vaktinde kalkıyorum.herkes her geceki uykusunu uyuyor.ev soğuk.çok sessiz davranmaya özen gösteriyorum.günlerdir biriktirdiğim ilaçları avuç avuç yutuyorum.kusmamak için üstüne reçelli ekmek yiyiyorum.genç bir kızım.ölü gövdemin güzel görünmesi için gün boyu …
Şub 23
Mektup
Yarım kalmış acılar deniz pencereme kanardı ge-ceyle savrulurdum. Gözyaşı kokusuyla dolu birkuğu, zamanın sonuna kalkan, sürgünümdü; gözmavisi duman, sessizliğim. Aktım ölü denizkızıylagökkuşağı saklı mektubun içine, pulumuz rüzgaroldu, postacımız güvercin. Cıva gibi eridik kabı-mızda. Kırmızıya gittik. Hemen kokladım yüzümüyağmurun yuva yaptığı ellerimle. İyice şaşırmıştıalıcısı vapur ıslığımızın. Saklandı gözlerimin ışığıyeni güne. …
Şub 23
Ölüm: Ellerim Bağlı Gözlerimde
G. Güleç’e Şiddeti ölçülemeyen alevler kuşatmıştı her yanımıHer yanım tren istasyonlarıÖmrüm ve sesim tarih kitaplarındaydı,Firavunlar, krallar, hükümdarlar, padişahlarZihnimin içindeydi IGünlerdir şaşırarak bakıyorum ellerimeAcımı çoğaltan ellerimeEllerim alıp götürüyor beni bir yerlereSensizliklere, parklara, bulvarlaraİnsanlar görüyorum ansızınSeni çoğaltan imgesiz ellerimdeEllerime bakarak yürüyorum caddelerdeGözlerim anlamsız beynim tabula-rasaDinmeyecek bu acı, biliyorumAnlatamamEllerim bağlı gözlerimdeSokaklar tutulmuşKimlik soruyor üniformalılarKalbimi soyuyorlarEllerimi gösteriyorum çaresizAcımı büyütüyorumKan …
Şub 23
Son Şiir*
Kimi dostlarım,En onurlu kısmındanoktaladı yaşamınıYa bir orman karanlığındaYa bir dağ geçidindeKimi dostlarım;Asıldı bir başka cellâdın ellerindeKimi dostlarım;İhanet etti, tek kelimeyle ihanetKimi iseEn saygınlarıZorlukları göğüsleyerek yürüyorlarİnanıyorum ki, yürüyeceklerYüreklerinde yarattıklarıO duru, o güzel günlere 19 Ekim 1985 Kenan Özcan*Kenan öldükten sonra hücresinde arkadaşları tarafından bulunan son şiiri. Yılbaşında annesine şöyle yazar: “Altı yıldır, demir parmaklıklar ardına, birkaç …
Şub 23
Şairin Ölümü
Hüzün içinde yürüyen dört insan omzununAnlamaz birçokları sonsuz güzelliğindenSözcükler çıkagelir umulmadık bir vecdleDönülmez serüvenlerin gülünden dikeninden Yüzü kanlı kız çocuklarının göz uçlarındanSıyrılır da anlamı dört insan omzununDönülmez serüvenlerin sevincinden hüznündenBeslenir alevleri bu delişmen uykunun. Nazir Akalın
Şub 23
Nazir Akalın Diye Hüzne Künye Düştüler
Çekilmez adamdı Nazir. Zehirli bir dille konuşurdu insanla ve eşyayla. Beni, ısrarla kendisinden soğutmaya, uzaklaştırmaya çalıştı, kendi yalnızlığına daha erken gömülmek için belki de. Ben de uzaklaştırdım mı kendimden diye kuşkulandım şimdi. 2002’ydi galiba, bir anda doğal halimle, “Hiçbir dizen çarpmadı beni, beni titretecek bir şiirin olmadı gitti,” dedim. Yürüyordu, durdu. Bir acı dalgası geçti …
Şub 23
Ondokuzuncu Asır
1.Erişti evc-i kemâlâta nûr-ı idrâkâtYetişti rütbe-i imkâna kısm-ı mümteniât 2.Besâit oldu mürekkeb, mürekkeb oldu basitBedâhet oldu tecârible hayli meçhûlât 3.Mecâz oldu hakîkat, hakîkat oldu mecâzYıkıldı belki esâsından eski mâlûmât 4.Mebâhis-i felek ü arz ü hikmet ü kimyâDeğil vesâvis-i ezhân ü vehm ü temsilât 5.Mesâil-i nazarîye tecârib oldu senedErişti hadd-i yakîne fusûl-i zanniyyât 6.Ukul-i zâhire sâid …
Şub 23
“Yavaş yavaş delirdim, kimse farketmedi. Hayat çok zor. Ailemi çok seviyorum.”
Yavaş Yavaş Delirmek Bir not düştü hayatın anlamsızlığına‘Yavaş yavaş delirdim, kimse bunu farketmedi’Suskun bir kelebek çarptı boğazın sularınaErtesi gün gazetelerde -gülen- eski yüzü ileNeydi dostlarının anlayamadığıAnlatamadığı ne vardıTabutuna sarılı duran ihtiyar babasına*‘Yavaş yavaş delirdim, kimse bunu farketmedi’Solgun bir yaprak düştü boğazın sularınaTam da bahara çalarken gözleriAvunacağı bir sevda vaktiAğlatarak bir yalnız kentiAnlatamadıklarıyla veda etti.*Bu şehrin …