Kategori: Yol Üstündeki Semender

Sürgün

Ellerinden bu yana ne sevinç gördü ellerim,Ne de “elveda”dan bu yana bir gülüş salıverdi dudaklarım. Dönerek açılan bir deniz kabuğu gibi sessizce Geçerken gün genişler aramızda mesafe. Açlığa ve yalnızlığa rağmen dayanır aşk yine de. Yüreğimin çevresine tutunur her gece Bir kumrunun kanatları taşkın nezaketle, Ve buluşma yüzüğündeki aşınmış mavi taş daha da parlar. Hart …

Devamını oku

Limon Çiçeği

Melankolik bir kıyımdamil çektiler kalbimeaşkımsenin gölgendehaintefeci diyegönlümü karış karış parselleyen cinnetlergecemi sular gibi sular gibi içtilerşehri kaplayan gölgemikaranlıklara gömüpgüneşikadere kefen diyeboydan boya biçtiler veah limon çiçeğimeçhul bir kapı aralığındannazir akalın diyehüzne künye biçtiler işte o gün bu gündürgözlerimde çıldıranbu yorgun isyankiliseye havraya camiye gitmezsessiz iç geçirişlerlekıyısında bir nehrincuma cumartesi pazarüç kez intihar ah limon çiçeğiyalvar …

Devamını oku

N’olur Bırak Beni

Küçük kız, güzel kız, yalvarırım sana;N’olur bırak beni, bakma boşuna, Yüreğini tazelerim diyorsun, Yaralıyım, üzgünüm, acılıyım, Gençliğini tüketmiş solgun alnım Mutluluğa gülemez görmüyor musun ? Vadilerimizde parlayan çiçeklerin O soğuk nefeslerinde kış, yarın, Açılmış bir bağrı buza kesince Ölü yaprağa kim verebilir geri Rüzgarın alıp götürdüğü kokuları? Baygın parlaklığı kim verebilir! Bir zamanlar dolup taşıyordum …

Devamını oku

Anne

Bütün bir hafta, aralıksızAnnemin görüntüsü geçti gözlerimdenKolunda ağır çamaşır sepetiÇatı katına tırmanırken Ve ben yaramaz, delişmen çocukBağırır, tepinirdim yerimdeBıraksın da koca sepetiÇatıya beni taşısın diye O, söylenmeden, bana bakmadanÇıkar, sererdi çamaşırlarıGöz kamaştıran aklıkta çamaşırlarSallanır, döner, hışırdarlardı. Ağlamak için çok geç şimdi;Annemi uçuşan kır saçlarıylaGörüyorum gökyüzü sonsuzluğundaGöğün suyuna katarken çivitini… Attila JozsefÇeviren : Ataol Behramoğlu

Kadının Işığı

“Bir dostu bırakıp gitme hakkına sahip değilsek, artık dostluktan söz edilemez.” “İnsan nerede yaşıyorsa orada umutlanır.” “Yaşamda otomatik pilot yoktur.” “İnsan bir kez umutsuzluğa düşünce herhangi bir şeye inanmaya hazırdır.” “Bütün zincirler biyolojik değildir, bazıları bizim eserimizdir ve kırılabilir.” “Genel sözlere sığınmak her zaman daha kolaydır.” “İnsan ne zaman acımasızdır: İlkeleri olduğunda mı?” “Sevmek aşırı …

Devamını oku

Corona

güz kendi yaprağını yiyor elimden: biz iki dostuz. zamanı ceviz kabuklarından ayıklayıp yürümeyi öğretiyoruz ona: zamansa dönüyor kabuğuna. aynada pazar, düşte uyunan uyku, ağızsa gerçeği söylemede. gözüm bir sevgilinin cinselliğine teşne: öyle bakışıyoruz, karanlık sözler ediyoruz birbirimize, haşhaş ve bellek gibi seviyoruz birbirimizi, uyuyoruz şarap gibi midye kabuğunda, bir deniz gibi ayın kanlı ışığında. penceredeyiz …

Devamını oku

Kuğu Ezgisi

Kuğuların ölüm öncesi ezgileri şiirlerim,Yalpalayan hayatımın kara çarşaflıbekçi gizleri. Ne zamandır ertelediğim her acı,Çıt çıkarıyor artık, başlıyor yeni bir ezgi,-bu şiir –Sendelerken yaşamım ve bilinmez yönlerim,Dost kalmak zorunda bana vesizlere! Çünkü saldırgan olandan kopmuştur o,uykusunu bölen derin arzudan.Büyüsünü bir içtenlikten alırsaKendi saf şiddetini yaşar artık,-bu şiir –Kuramadığım güzelliklerin sessiz görünümü,ulaşılamayanın boyun eğen yansısı,Sevda ile seslenir …

Devamını oku

makas

baksular çekildi.hep hatırlatır ya sahipliğiniişte öylekapatıp, türbanladı tanrıdenizini.kumları oyalayankir içinde, birkaç çocuk ayağı şimdi. bende kemikleşen babamınmezarını bilmemama bir çocuğu kemirenya bir babadır hepya da yokluğu. bakavuçlarının içindeki raylardan çıkıyorçok yüklediğimiz trenbelki boynunu kurtarıyoruztrenlerin makaslandığı yerlerdeilk defadoğru raylara uzanmış bir kadının.ama bu kez dekargaşa ve ceset oluyorsenin ekseninde.biliyorumbir aşkın üstüne yakışacak ağız tadı değilakşamları acıya …

Devamını oku

(Silezyalı) Dokumacılar

Karanlık gözlerinde yaş yok. Tezgâh başındalar  Önlerinde kumaş yok…  Gıcırdıyor dişleri:– Sana kefen dokuyoruz…  Sana tezgâhımızda üçüzlü beddua dokuyoruz Dokuyor, dokuyoruz… Lânet olsun önünde diz çöküp yalvarılan puta,  Kışın soğuklarında ve zalim pençesinde açlığın  Boşuna bekledik, boşuna umduk,  O bizi aldattı, bizi oyaladı… Dokuyor, dokuyoruz… – Lânet sana ey kıral,  Sefaletimiz karşısında taş kesilen  Ve …

Devamını oku

Bir Hastalıktan Sonra

IBir hastalıktan sonra, Mektup yazdım eşe dosta-İadeli taahhütlü-Ve yıldırım telgraf çektim yare-Cevaplı-Neler olmuş Rabbim, neler.Ben tüberkülozdan yatarken, hastanedeDostlar unutmuş adımı,Yar kocaya gitmiş… IIIVe dünyamız RabbimBir hastalıktan sonraEskisi gibi değil. Rüştü Onur