Kategori: Türk Şiiri

Tılsım Ve Trajedi

Bir ucunda Trajedi vardı bu kalemin,Tılsım öteki ucunda. Uyuduğumda kim uyanıyordu içimde, hangimiz sürdürüyordugündüşlerini, hangi yüzüm kanıyordu, neden bir ucu seçip sivriltiyordum da köreliyordu o an öteki uçtaki güdülerim, kalemin bir ucunda Trajedi, Tılsım benden yanaydı: Nereye çevirirsem çevireyim öfke doğuruyordu hüzün doğuruyordu öfke:İki ucunda kaleminebabil kuşları taş topluyordu. Gelecek ardımda kalmış bir melek:Defterim dolmuş, …

Devamını oku

çeşitlemeli korku

  üstüme bir çığ gibi geldin kendine kattın beni (..) d u y d u m s e n i,ö l d ü m s e n i !seni seni seniseni seni gördüm duydum yaşadım öldümyürümekten başka bir şey bilmeyen, (..) b i r b ö c e ğ i m ş i m d …

Devamını oku

huş ağacı hakkında bilgi topluyorum VIII

oturup her gün sana yeniden başlamalıçünkü sen akıyorsunakşamları küçülerek açtığımız boşluğasabahları bölünüp yüzlerce çehre çehreçünkü sen akıyorsunher yaprağın bir ayıbı örtüyor hemenbir nabzı başlatıyor vurmaya her budağınçünkü sen akıyorsunağır ağır yaşadıklarımıza (..) çünkü sen akıyorsun rüzgarlı dallarınlayalnız varoluş sızıyor oyuklara – tembelve şikayetsiz.. cahit koytak

Şimdi Gelsem ki

şimdi gelsem ki sen, yıkanmışsınsaçlarını taramışsın.alnında mini mini damlalar,bir hafiflik, bir incelik yüzünde.buğu ardından yıldızlar gibiparmak uçların pembeleşmiş,sere serpe yatağa uzanmışsın… bunu sevda türküsü olsun diye yazdım, gelinimşimdi yağmur yağıyor yollara, yapraklara.gelsem ki sen evdesin,cümle sıcaklıklarla berabersin.göğsün kapalı,dudakların aralık.ellerimi hohlayıp hohlayıp ısıtsan. … halbuki şimdi sen nerelerdesin… Turgut Uyar

Yaş Değiştirme Törenine Yetişen Öyle Bir Şiir

Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiçYağmurlar altında gördüm, kadeh tutarken gördüm deBir kıyıya bakarken, bakarkenki ağlayan yüzünle…Ve yarışırsa ancak Monet’ninKadınlarına yaraşan giysilerinleGördüm deBen seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç. Öyle kısaydı ki adımların, diyelim bir yaz tatilindeBir otel kapısının önünde, tahta bir köprünün üstündeBir demet çiçekle paslanmış bir kedi arasındaÖyle …

Devamını oku

Avare İlhamlar

I Kader cellâdınaSessiz uzat boynunu;Acıma ne kendine, ne de gelecek günlerineYalnız bir düşünceye yum gözleriniSon darbe inmeden evvel, en son andaBir çiçek, bir kuş, bir tebessüm ol;Düşüncen kurtarsın seni senden,Bil! Biraz sonraEbediyen senindirSenden uzak olan her şey… II Ellerini yüzümde gezdir,Sil alnımdan yorgunluğu,Gözlerimin altındanYaşamak korkusunu al,Avuçlarından çıkmış bir heykel olsun başım.Sonra sen de gözlerini kapat,Bırak, …

Devamını oku

Kaktüs

Sonunu istemiyorum sessizliğinYokluğu istemiyorum bu akşamüstü çınlamasındaYüzümü dizlerime dayıyorum, bitiştiriyorumKollarımı daBir kaktüs olmalıyım ben, dışıma yağan bir sağnakOlmalıyımUçsuz bucaksız dünyadaGüneşin doğuşunu bekleyen. Ufukta ansızın bir ışık çizgisiAvuçlarımdayım belki. Edip Cansever

Yok

”yaşasaydın söyleyecektim sana,yaşamıyordun ki,başka bir şeydi senin yaptığın.” ’Hatıralar üretiyorum telgraf tellerinden.Akşamüstleri fesleğenleri suluyorum,Bekle demiyorum kimseye, unutma demiyorum’ Ahmet Telli suya sabuna sapmadanhınzırca çekiyorum o ipi boğazımdangerçek nedir diye sorgulamamalısın artıkmütemadiyen yorgunum bu ağrı bindikçe böyle şakaklarımagerdanımdan bir ölmek doğuyortakatim kesiliyordurmaksızın kanımı emen bir kurt taşıyorum içimdekalbimi kemiriyor kahrolası gelsen de artıkaklımın kalbini toparlayamazsınöyle dağılmışım …

Devamını oku

Kabul

Saçlarını topuz yap kollarını kavuştur geç karşımaOtur, bilmiyorum ne diyeceğimi ama böyle iyiDinle beni, uzun uzun söyleşelimSöyleyecek sözü olan insanlar gibiEski insanlar, en eskileriBirinin suyu temizDiğerinin iyi ekmeği Senin saf yüzün, benim bilgece seçilmiş kelimelerimAdı bu olmasa da açıkça ortada bir şey olan yoksulluğumuzHayatın hakikati gibi duranSeni benden ayrı, beni yalnızIrak’ı işgal altında tutan, İslam’ı …

Devamını oku

Muntazam

Seni kamçılardan çıkardım Tevbelerle başladı rahmet vuruşları İnsan ağlar oldun yürekli göğüsler kurdun Sesimi işkencelerden alırdın Elimin altına dökerdin etlerini Hızlı varışlara bile hazırım daha Dayanırdı yelken bezleri saf saf insan enginlikleri Bir geçmiş zaman kalkanı indi Çınar ağaçlarından sahil sularına Kalbim kalkıp indi gemilerden Çok tarandım başka saçlar tarandım sokaklarda Kapris kamburu çıkardı yıllar Ve bir tek çıban çıkaran yoktu sancılarla Habire vuran rüzgâr Kabirlerde su yollarında Dehlizlerde İç çekmeler Sızlanmalar …

Devamını oku