Kategori: Türk Şiiri

Aşkın Doğduğu Mevsime Düşülen Notlar

I-hâsılım yoh ser-i kûyunda belâdan gayrıgarazım yoh reh-i aşkında fenâdan gayrı-fuzûlî- zamana savrulmuş sevdanın arzusuylabilirim eski yaralarda kanar anılar değdiğindegökyüzünde ne kadar uzak yıldız varsao kadar aşk tutuşup yanmıştır ellerimizde gözlerimiz o kadar vuslat olmuştur kiuzak ülkeler gibi bakılır şimdi aşkalakin söylenmez bir aşkı yıkan nediryine aşkın kendinden başkahicran neyin sebebidir bizi böyle takatsiz kılan …

Devamını oku

Cahit Zarifoğlu Şiirleri Bercestem

açık açık çağırır aşkınıburda mı daha mı uzaktabütün bir geceyedayar alnını * Anılar defterinde gül yaprağıGibi unutuldum kurudum * Eyvah hüzün buEyvah hüzün yine * Şunu da yaz bedeli olsun Sabırla titreyerek öyle yalın Ve kimsesiz olmadan oturacağız Kıyısında ayrılığın  * Bir miktar da elbette ağlamak istersin Saçın kararmış yakından neşeli insanlar geçmiştir Haydi toprağa çök de ağla …

Devamını oku

Eylül

Sahillerinde gemiler beklenen uzak şehirler bilirimO şehirler ki takvim hep eylülde dururUzak şehirler uzak hatıralar gibidirİçimde yaşar içimde ölürO şehirler ki takvim hep eylülde durur Ayhan Hünalp

Şair

Elem-i mâteminden ayrılamamMâtemin en azîz hissimdir!Seni yok unutmam artık benSevdiğim şimdi hicr ü ye’simdir. Cenap Şahabettin

Angina Pektoris

Yarısı burdaysa kalbimin              yarısı Çin’dedir, doktor.Sarınehre doğru akan             ordunun içindedir.Sonra, her şafak vakti, doktor,her şafak vakti kalbim           Yunanistan’da kurşuna diziliyor.Sonra, bizim burda mahkûmlar uykuya varıp revirden el ayak çekilincekalbim Çamlıca’da bir harap konaktadır                …

Devamını oku

Benim Kalbim

Bir civan bir siyâh meşcereninEn karanlık yerinde yatmıştı;Başını bir garîb şeb-pereninZıll-ı şeb-rengine uzatmıştı. Nevhalar, giryeler, şikâyetlerAna olmuştu câme-hâb-ı huzûr.Bir müebbed şeb-i siyeh-peykerAnı etmişti ser-girân-ı fütur!.. Gönlü ağlardı gülse çeşmânı;Gözüne yaş gelirdi güldükçe;İncinirdi hayâl-i giryânıGözünün yaşları döküldükçe. Rû-yı zerdindeki uçukluktanMütehâşî olurdu berk-i hazân;Leb-i zârındaki donukluktanLâl ü hayran kalırdı hep mürgân! Sinesinde halîde bir hançerSallanırdı teneffüs ettikçe;Rahm …

Devamını oku

Çağrı

gel dört gözle bekliyorumkayıklarla pencereden girsedire kurulodada yelken açyapış sulyenli dubalarımazehirli midyelerinle gel de nasıl gelirsen gel Oktay Rifat

Niko’nun Kahvesi

Niko rakı içer sandalı boyamazsa.Niko susar. Onun sessizliği bürümüşMasaları. Onun yalnızlığıdır, kireçBadanalı, yamrı yumru, bu ak duvarlar.Semaverin hemen yanıbaşında dururKöstence’de bir dükkândan aldığı gemi.Bu resim Pire’nin, bu böcekler Batum’un,Bu ağlar tonla balık akıttı karaya.Niko, eski yazlarda çığrışan martılar,Zıpkından kurtulmuş kılıçlar, ahtapotlarVe en sıcak güneşlerle karmış harcınıKahvesinin. Lipsoslar yine derindedir.Orfos, beygir gibi kısar kulaklarınıKefalos’taki sivri taşın …

Devamını oku

Mısır Dönüşü

Doldur kadehimi Hasan Can! GüneşeTutsam derimi, ısıtmıyor. Bu mintanKefenden daha soğuk! Versem ateşeGirit ve Rodos’u, kızoğlankız, civan Kırk Macarlı odalık, bel, kasık, meme,Dizsem karşıma, nafile! Ne Çaldıran,Ne Şam, Mısır, su serpmez yavuz gönlüme,Bir çeki taşı gibi üstümde Zaman Ve soyulmuş etimde bin sırtlan anı.Varın gidin cellata, vurulsun boynuYunus vezirimin! Hasan Can, şarap koy Ki dönsün …

Devamını oku

“Acele Giden Ecele Gider”

Güneş açtı, uzun sürmedigözle görülmüyor.           Çocuk okula başladı, uzun sürmedi           bir yerde çalışıyor. Rüzgâr esti, uzun surmediyaprak kımıldamıyor.           Delikanlı oldu, uzun sürmedi          ev geçindiriyor. Kar başladı, uzun surmedisular akıyor.           Karısı iyileşti, uzun …

Devamını oku