Hangi eşikte, hangi akşamdaAyrıldı yan yana yürüyen gölgelerimiz,Hangi aydınlık yuttu seniNasıl taş taş ördüm benBu yalnızlığı dört bir yanımda… Gül toprağın gecesine yaslanırOradan güler güneşe,Bütün sazlarKendi akşamını hazırlar,Bir şüphe damlar geceyeSabah raksına başlar. Sen sesini yıldızlara verdinBüyük rüzgârların uğultusundaArayıp bulsun diye beni… Ahmet Hamdi Tanpınar
Kategori: Türk Şiiri
Şub 23
Yol Şarkıları III
Geçiyor Balkan günlerim bir elmanın nazik soyuluşunda. Kalp de yaradır, diyor ayazda türküm, kanıyor her yola koyuluşumda. Ölümün dişlediği bir meyveymiş geçmiş özlemi, çocukluğun çürüyüp yapışması deriye. Ah, o kar fısıltılı bahçeler dedemi, amcamı, hele de babamı çağırırlar mı geriye… Trakya, nasıl ayrıldım senden sıvalı kerpiç bacalardan duman tüterken. Nasıl da camlarda kaldı süzgün gözlerin, …
Şub 23
Yollar
Bir lâmba hüznüyle Kısıldı altın ufuklarda akşamın güneşi; Söndü göllerde aks-i girye-veşi Gecenin avdet-i sökünüyle… Yollar Ki gider kimsesiz, tehî, ebedî, Yollar Hep birer hatt-ı pür-sükût oldu Akşamın sîne-î gubârında. Onlar Hangi bir belde-i hayâle gider, Böyle sessiz ve kimsesiz, şimdi? Meftûr Ve muhteriz yine bir nefha-yi hayâl esiyor; Bu nefha dalları bî-tâb ü bî-mecâl …
Şub 23
Senin yüzüne o kadar çok bakmışım ki, Var olan her şey gözüme görünmez oldu
Senin yüzüne o kadar çok bakmışım ki,Var olan her şey gözüme görünmez oldu.Sürekli güneşe bakan kişinin gözünde,Onun ışığından dolayı dünya karanlık olur. Ömer Ferid Kam ز بس که وقف نظر کرده ام بعارض تو شدست در نظرم هر چه هست آن تاریک کسی که در نگرد آفتاب را پیوست ز فر او شودش در نظر …
Şub 23
Ey gönül! Ey gönül! Vazgeç, vazgeç bu sevdadan ve bu kavgadan.
Ey gönül! Ey gönül! Vazgeç, vazgeç bu sevdadan ve bu kavgadan.Akıllının nezdinde bir sivrisinek kanadı bile etmez dünya devleti.Bu vadide şaşkın olma; çünkü ayakların izini apaçıkBulursun; eğer bensem kafir, can ve gönülden uzaklaş.Ey Allah’ın cezbesi! Sensin her zerreye nüfuz eden;Gel, yukarıdaki âleme (gidişte) bize yardım et.Ne dünyanın ikbalini isterim, ne de büyüklerin ihsanını.Ben bu dünya …
Şub 23
Eğer elimi denize vursam, her defasında İnci ve cevher yerine çerçöp geliyor.
Bazen bana bir tebessüm geliyor,Bazen de menzilden bir zil sesi geliyor.Kâr ve zarar meşgalesinden uzak olmak gerek;Bilmiyorum ben, bu heves nereden geliyor.Eğer elimi denize vursam, her defasındaİnci ve cevher yerine çerçöp geliyor.Ey çaresiz gönül! Feleğin cevrinden feryat etme;(Çünkü) melek dedi, senin için hâkim geliyor.Nefesi, Rahman‟ın nefesinin kokusundan bir koku;O kimsenin kokusu bana Yemen tarafından geliyor.Ey …
Şub 23
Siper Sanatı
Alışmak geliyor, çıkmıştır yolaBıkmadan ölmek yok, insanlarından.Geçmiş aradan şu kadar zamanBurada hayat var mıdır, vardırHiç kimse olmasa da. Üzülürüm diye gitmediğin yerDoğduğun sokak, büyüdüğün ev-Göç alan şehirler gibi gözlerinYeşil bir harmandan dönersin her günHep aynı sevinçle, pek bilmediğin. Güneşi ezanla alıp bırakanSenin tertemiz dilin ve dininGeçerken içinden dağ köylerininDünya durdukça dönecek olanGörürsün orada kalplerden derin …
Şub 23
Yalnızlıktan Sarkan İp
Her dökülen yaprakta susayan bir şey gördümÇeşmelerin dibinde büyümeyen ağaçlarYaklaştıkça ışığa çözülüyor hâlelerSaklıyorum kendimi yalnızlığın yerine Öylesine doğmuyor güneşin yedi rengiUzunca bekleyişin buğusudur ısıtanÖzlüyorum elinin değdiği pınarlarıNe varsa besliyorum yalnızlığın evinde Semiha Kavak
Şub 23
Ey Süleyman
Ey Süleyman…Kurşun izlerini taşıyor şimdi, Sinagog kürsüsünde levhalarÖlümlerin bedelidir, yakılıyor Ulu Cami minberinde ağıtlarMıhlanan duaların ayinine şahit, Surp Giragos’da mihraplar Ey Süleyman…Şeyh’in meydanında, sabilerin yün saçını savurmuyor rüzgârAslanlı çeşmede şarıldayan bereket su yerine, ağzında kanlarHevsel gül bahçesinden, barut kokluyor elleri kınalı nişanlılar Ey Süleyman…Toprak kana doymamış Hüsrev’de, diri diri şühedayı ağlattılarÜstüne yağıyor Behram’da, günahlarının karşılığı …
Şub 23
Güneş Yaprak
Güneş Yaprak Kışın-tam ortasında bir bahar günü idi…Güneş! ışıl ışıldı… Hafif rüzgâr altında çırpınan sarı, yeşil yapraklar pırıl pırıl…Altın renginde iri bir yaprak gözlerimi öyle kamaştırdı ki.Kocaman bir çınarın bu tek yaprağı idi…Bir mevsimlik hayatın son yadigârıydı bu…Güneşin içmiş içmiş altın ışıklarını; benliğini kaybetmiş, şeffaf bir hale gelmiş… Bir avuç ışık olmuş, bir avuç güneş …