Kategori: Türk Şiiri

Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair

“Telgrafın tellerini kurşunlamalı’’Öyle değildi bu türkü bilirim Bir de içime -Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen- Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek Bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen Haberler bilirim mektuplar bilirim. Gamdan dağlar kurmalıyım Kayaları kelimeler olan Kırk ikindi saymalıyım Kırk gün hüzün boşaltan omuzlarıma saçlarıma Saçlarının akışını anar anmaz omuzlarından Baştan ayağa …

Devamını oku

Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine -2

Senin kalbinden sürgün oldum ilkin Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layık olmasam da Uzatma dünya sürgünümü benim Güneşi bahardan koparıp Aşkın bu en onulmazından koparıp Bir toz bulutu gibi Savuran yüreğime Ah uzatma dünya sürgünümü benim Nice …

Devamını oku

Karagün Dostu

biliyorummatarada sutorbada ekmekve kemerde kurşun değil şiirama yine dematarasında sutorbasında ekmekve kemerinde kurşun kalmamışlarıayakta tutabilir biliyorumşiirle şarkıyla olacak iş değil budalda narıtarlada ekini kızartmaz güvercinin gurultusuama yine dedişler arasında bıçak gibi parlar kavgadaşiirin doğrultusu göz gözü görmez olmuştek bir ışık bile yokyürek bir yaralı şahindirdöner boşlukta belki bir şiirbelki bir şiir kırıntısıçalar kapımızı umutsuz karanlıktayoklar …

Devamını oku

Yalnız Adam

Yalnız bir adam tanıdım, Yüreği pamuktan. Gönlü harap olmuş yorgunluktan. Ellerindeydi kalbi, Tanıyan herkes onu severdi. Anlattıkları can kulağıyla dinlenirdi. O nasıl bir hüzündü,o nasıl bir bakış, Belli ki çok şey görmüş, Çok şeyler yaşamış. İşlemiş yüreğinin üzerine sevdasını Nakış nakış. Aklı hala son sevdiğindeydi. Yalnız bir adam tanıdım Yüreği maviydi,eylüldü gözleri. Hazan yaprakları gibi …

Devamını oku

Divan-ı Kebir

Hz. Mevlana’nın Divan-ı Kebir’inin 1001 – 1075 arası şiirleri. 1001. Zaten dünyada garipsin; seni candan seven kimsen yok! • İşittim ki, sefere çıkmayı düşünüyormuşsun; bu düşünceden vazgeç! Bir başkasını sevmeye, bir başkasını dost edinmeye niyet ediyormuşsun; bunu yapma!..• Zaten dünyada garipsin, yalnızsın; seni candan seven kimsen yok! Böyle olduğu halde neden gurbete düşeceksin; hangi zavallıya, …

Devamını oku

Yaşlıların Cilvesi

Rahmetli dedem derdi ki “Bak oğlum! Şu gördüğün mertek, şu hezan var ya? Şu karşı ki dağın ağaçlarıydı. Gönül atlasımı ilk çizen var ya?” Ninemi göstererek: “Şu koca karının mor saçlarıydı” Rahmetli ninem derdi ki “Bak oğlum! Beni tek inciten, tek üzen var ya? O yıllar söylenen aşk suçlarıydı. Gönül kovanımda ilk gezen var ya?” …

Devamını oku

Ben Tıpatıp Sana Benzerim

Şu insanlardan hangisi ben’im?Hele sen şu kavgayı, gürültüyü dinle,Ağzıma, sözüme kulak asma.Hem sen beni elden çıktı bil.Yoluma kadeh madeh koyayım da deme.Önüme ne çıkarsa tuzla buz ederim. Hem ben tıpatıp sana benzerim.Ağlarsan ağlarım,Gülersen gülerim.Asıl sen vardın ortada,Ben senin elinde bir ayna…Sen yeşillikte bir ağaç,Ben senin gölgen… Ben senin gölgen olduktan sonra,Hemen gider kendime bir dost …

Devamını oku

Irmağa Dökülürken…

Irmağa Dökülürken…… “Belki de asıl ustalık budur; her zaman acemi olmayı bilmek…” Turgut Uyar -iltihap heveslisi yaralarımı kanat içimden bir sen daha çıkart- I- hayli zaman geçti tenimden dirilmek için erken bir ölüm geçti üzerimden ne gelirse ondan deyip sus kaldım aklım oradaydı derine indikçe kaybettim sesimi iğne deliğinden sokuldum toprağa Baybars’ın tek gözüyle baktım …

Devamını oku

Yazılmaması Gereken Şeyler

1.Bütün gece bir koza ördünYorgun yüreğimin soluğuyla getirdin güneşiUykusuzluk gitti geldi, gitti geldiİlk defa ona yenildikVe dünyada ilk defa sabah olduÇünkü kolum değildi belindekiSöyleyemediğim seçemediğim sözcüklerdi Sabah serdi örtüsünü üstümüzeYalnız bulutlar gördü biziBir de sessizlik. Sevindi büyüdüKapıdan çıkarken bir şey değdi elime“Kapıyı çektin mi?”Senin sorduğun soruydu belkiBelki yoktu da bana öyle geldiKül renkli, baş döndüren …

Devamını oku

Anneler ve Çocuklar

Anne öldü mü çocukBahçenin en yalnız köşesindeElinde siyah bir çubukAğzında küçük bir leke Çocuk öldü mü güneşSimsiyah görünür gözüneElinde bir ip nereyeBilmez bağlayacağını anne Kaçar herkestenDurmaz bir yerdeAnne ölünce çocukÇocuk ölünce anne Sezai Karakoç