Aynadaki yüzümle gittim bırakıp hüznümü aynadaşimdi kendini seyrediyor herkes hüznün aynasında. İşte güz! Vakit dargiderek eksilirken içimde bir şeyler, baktım eskimişyalnızlık da. Ey zamana hükmü geçen şaman!Güller deren yazlardan geçtim güzü bağışla bana,bana bağışla güzü, sürdür,güzü örseleyen rüzgârı beklet, kışı ertele, vakit dar. Giderek eksilirken içimde bir şeyler, baktım eskimişyalnızlık daserin oluyor artık akşamlar. Aynadaki …
Kategori: Türk Şiiri
Şub 23
Güzelleme
kim dokunduysagüzel büyümüş bir ince çizgiylebir güzel çizmiş havada su seslerisarı yıldızları kim sulamışsabakır kumruları duru su kokusunududakları vapurları kim öptüysegüzel öpmüş bu kadar güzelpes pembe ten rengiylene güzel öpmüş Halim Yazıcı
Şub 23
Alın Yazım
dağlardan uçurtmauçurtmalardan güvercin güvercinlerden sensenden aşk yaptım bin renkli güldendevrilen adın yıldız olsun alnımadiye kalbime yazdım. Halim Yazıcı
Şub 23
dokun tenine denizlerimin
kuşlarım konsun üzerineki seni seviyorum kime nereden nasıltutunacağım nasıl anlatacağımbilemiyorum kimi nereden nasılterk edeceğim sarmalları kalbiminnasıl kalır neden ayakta ölür aylarkim bilir inanasım gelmiyorbir bebek nasıl büyür bir aşk nasıl dirilirsesim olur. Halim Yazıcı
Şub 23
Sana
her kuş damlasınınbir adı olmalı yere düşünce boynu incekıvılcım halinde öylece bakakalmalıyım ardındanküçücük ay şeklinde ellerine kimine horoz şekeri almalıyımsaydam gül tadında kimine ölüm kokusuvurulup düşen adını senin tek bir toz zerreciği ile bileseni düşünebilmeliyim sana ait olanne varsa ömrümden dönüp yenidensana ait olabilmeliyim. Halim Yazıcı
Şub 23
Hoşçakal Vapur
-beyaz bir martı süzülürve günışığı usulcacık dokunurteleğine denizin- kadın arabalı vapurdagözlerinde köpükleri ihanetin çaycı çocuk tepsidetaşımakta kılcal damarlarını yeni aşkların … hoşçakal vapur. Halim Yazıcı
Şub 23
Hüzzam
Bütün suyunu dışarı terleyenKuru ota döndürdün beniKırkına ermeden, neden?Kış odasında camda buğu şimdi nefesimBozkırda erguvan rüzgârdı eskiden. Birhan Keskin-Ba-
Şub 23
Eziyet
Ağaç duruyor. Yol da, ot da. Duran bir şey var bende, ağaç gibi. Onu ayaklandırıp, oradan oraya gitmem zor. Bende bir ağaç duruyor, bir ot Eserse arada rüzgâr Ağacın saçlarını o tarıyor. Aşk ayaklandırmıştı bir kere hatırlıyorum, ama… Şimdi rüzgâr şimdi güz Ağacın dallarını zorluyor. Birhan Keskin
Şub 23
Ağustos Böceği Bir Meşaledir
Böcek ki akıtıyor damla damla ağzındanÜzüm ballarında süzülmüş ağustosuTitreyen şıngırdayan bir çocuk oyuncağıAğustos bu sesteBu durmayı unutmuş seste Çam diyor ağustos böceğiÇamlara kasideler söylüyorTanrı’ya yakarıyor nesli tükenmesin diyeBu hanedanınAğaçlar içinde şah ağaç olan bu hanedanın Ey masalcı adam iftira ettin senBu harikalar harikası böceğeOnu suçladın tembellikleEn çalışkan onu görüyorum benHiç bir karşılık beklemedenYazı ağustosu çamı …
Şub 23
Paris Akşamları
Bu kent her şeyiyle bana yabancıCaddeler, binalar, bütün insanlar…Öyle hasretim ki ezan sesineArarım çevremde minare, camiLakin takılırım çan kulesineHer semtin muhteşem kilisesineYâd el elemleri sarar içimiUzaklarda yurdum! Burdan çok uzak Her mevsimi güneşli, masmavi göklüCamili, kubbeli, kümbetli, köşklüOzanlı, garipli, kervansaraylıHele insanları: Alpli, GiraylıYok haber onlardan, baba evindenBu yüzdendir halim, kopuk bir yaprakHer şey çok uzakta …