Güller sürüyorum dudaklarıma.Kiraz dudaklarını öpüyorum.O kadar öpüyorum ki…Kiraz dudakların vişne oluyor.Ama dudakların,hâlâ dudak tadında.(Çok şükür) Seyhan Erözçelik
Kategori: Türk Şiiri
Şub 23
Kyteros’da Hiza
Yanağından öpüyordum tam, dudağısürçtü, ağır ağır gıcırdıyordubocurgat Kaf’ımızı çizdikrenk aralarına, tebessümü çocuklaştıgöğsümdeki lotusu ısırdığında… Mekân karıştı ve deniz bulandı.Dili ağzımda, ufukta yangın,anılar çatışıyorlardı birbirleriyle,uzun, çok uzun bir gündehizaya girdi yanan bakışlar. Şimdi ufuk kadar ulaşılmaz…… ışıklar saçıyor bir jukebox! Derken ayrıntılardan usanıldı, gerçeğe döndük ter içinde. Seyhan Erözçelik
Şub 23
Ses-Gölge
elimdeki doğuştan kâse –bildim–bir şey beklemeye değildi.AŞKtı mekâna sığmazdı kâseyi attımAŞKın şavkıdığı dünyayı istedim bir bile değildim, hiç oldumne utanç kaldı ne korku ne bağAŞKı istedimöyle yürekten istedim, yürek eridi kaygan biçimlere tutuldumbiçim kaygım en kırık yanımdıAŞKı sesten olmuş bir gölgeye yükledim ten ayrı ve uzak durduhayat koşum takımları düzgüngündelik talikaten alındı götürüldü dışarıdan baktımo …
Şub 23
Düşük Ciğer
Tuhaf bir mevsimi var yokluğunun, Eksiliyor insan.. Eğilip topluyorum ardın sıra dökülen geceleriSarıp sarmalıyorum koynumda, Seviyorum,Lakin olmuyor. Orak, nasıl ki biçer harmanı ;Öyle söküp aldı seni benden zaman.Arta kaldın,Tümüyle bitmedin bende. Sen gideli beri dağınık etraf.Hangi şiiri okusam, eksik,Hangi cam kenarı koşsam, kalabalıkVe hangi tabuta sığınsam, umut dolu.. Âh.Uzatsan ellerini ciğerim düşecek,Baksan yerle bir olacak …
Şub 23
demir tozu
beni su olduğuma inandırıyorlardı hikmetbeni daha başka bir şey olamayacağımabeni iyi ki size inanmamayaçok söylüyorlardı hikmet, tekrar ne fena beni bir su birikintisiyle karıştırıyorlardıdağlardan inip gelmiş olanlakapalı şeylere hiç sevinmemiştim dağ yolları gibiydim kim gitse doğru yerde olmak istemiyordum hikmetbazen sende u harfini düşünüyordum olmuyordu kavram olmaya hazır değildimsizinle olmaya hazır değildimbeni içinizde bir tarladan …
Şub 23
Yaza Sızıla
”Ölüm harfleri ha! dedi, onlar sizin ölümünüzü de yazmayacak mı?!” I Rengarenk uçurumlarım vardı benim, eskidenRengarenk çıplak güçlerim-onları salardımüstlerine, rüzgarda oraları ürperirdikadınların, gölgelenirdi yüzüm, iki kayaarasında kalır, acırdım. Yolunu şaşırmışbir kadırgaya incelirdim, eskiden. Çok eskiden… izler bulur, yazıtlarda adımı okurdum,su yazıtlarında. Bakın, bir hayvanım da vardı,beni büyüten, çok yaşlı ……………..bir kaplumbağa ……………………….., hep o anlatırdı …
Şub 23
Ayışığı Sonatı
– Birinci Şiir Bütün ışıkları söndürdüm Ardına kadar açtım penceremi. Nasıl beklediğimi bilirsin Unutma e mi? Bir beyaz kedi gibi gel pencereme Öyle sessiz gir içeri. Yalnız oturamıyorum artık Sıkılıyorum geceleri. Bir kilim ser odama, dört köşeli Üstünde asma yaprakları olsun; Dost yüzlü gölgeler içinde, Misafirim olursun. – İkinci şiir – Küçük avuçlarımı hatırlarsın …
Şub 23
Sımsıcak Çok Yakın Kirli
Damakta serçe gibi seken bir şarap şimdiUstamın üzüme attığı enfes düğüm;Ve gözetimi altında çarkıfeleklerinUzak buzulların soluğuna yatırılmışBinlerce saptan çekilen şu narin rakıKumaşı çürütüyor lâcivert-beyaz hışmıyla,Nicedir içimde taşımakta olduğumUçuk Minerva’ya göktaşları gönderiyor;Bir çözülme dilimde sulardan yıldızlardan,Diyorum; nerede olursa olsunBir ısırganı bile koynuna alıp yatabilir insan,Bu lebi deryanın,Bu gelinciklerin,Bu işin ve eylemin,Bu hayatın, ölülerin ve kahramanların,Reçinenin ve …
Şub 23
Eros İle Thanatos
sana sarı bir yaz gönderdim onu bir zaman gibi koynunda sakla önce kuytular göle çekildi ayrılık, ayrıldığın yerde değildi herkes, artık, elbette dağ’dır biraz ve sarı yaz senin perden suya gömdün yaprağın adını bir kentin hüznüne benzedin birden aşklar kimliksizleşti: süslü zamanlar! sen ki kendi kendinin özleminden sıkılırdın… sorardın: ‘olur mu, anlamak aşkları eski güllerden?’ …