elli bin şiir roman filan okudum yaprak dökümünü anlatırelli bin film seyrettim yaprakların dökümünü gösterirelli bin kere gördüm yaprak dökümünüdüşüşlerini ,sürünüşlerini, çürüyüşlerini yapraklarınelli bin kere duydum ölü hışırtılarını kunduramın altındaavucumda ve parmaklarımın ucundaama yaprak dökümüne rastlamak yine de burar içimihele bulvarlarda yaprak dökümünehele kestaneyselerhele çocuklar geçiyorsa oralardanhele güneşliyse havahele iyi bir haber almışsam o gün …
Kategori: Türk Şiiri
Şub 23
Beyaz
Bir bademin altına, yorgun, oturmak biraz,Ayrı ayrı seyretmek çiçek açmış her dalı.Artık bütün renklerden, artık uzaklaşmalı:Beyaz işte, aylardır gözümde tüten beyaz. Kış bitti… Uzaklarda ilk ümitler gibi yaz,Duyuyorum bu sabah, kış içimden çıkalı,İçimin dört duvarı bembeyaz badanalı,Ah, sade nefes almak, göğsüme dolan bu haz… Bir kuş ötecek şimdi… Havada bir durgunluk,Mermeriyle konuşan açık kalmış bir …
Şub 23
beyaz peugeot
güneşin altında radyo dinleyen çocuksen bu dünyaya mı aitsinhayatın nasıl olduğu değil kimlerle olduğuönemli dersingöğe ara sıra başını kaldır bak öyleysekendine ait bir yıldız bulabilir misiniçinde hiç bir şey olmayan bir dünya özlüyorsunhadi bir kaç şeyi daha atsak boşluğasevinir misin sevdikleriyle anlaşamayan anlaştıklarındandurmadan kaçanbakıp on altı yaşından ağlayan çocukpeugeot çalışmıyor biraz ittirir misineğer çalışsaydı uzun …
Şub 23
Kavuşma Bitti
Cennette olacağım yaşa geldimHer kelimeye bir sıfat sıkıştırmakla geçti ömrümNe atının dizginlerine yapışan barbarNe de nezaket cümlesiydim buralardaEşyaların ve saatlerin güzel ruhu adınaAnlattıkça inandığım bir kader yazdım Çocukluklardı bilincimin iskeletiÇocukluklar mutfakta unutulan annemdiÇocukluklar sarı ışıkların uzak odalarındaÇocukluklar yüklemi ertelenmiş cümlelerdiKardeşlerim yüzüme baktıklarındaGöç hazırlığıydım onlaraSabahları hayatta olmakBir sürgünlükten diğerine fırlatılmaktıKapalı havalarda otobüslerde koridorlardaHep metalik hep kül …
Şub 23
Açık
Geceleri korkulu yollara gittiniz miBiz çok şeyi vakit yok pek kısa geçiyoruzLimanda bilinen gemiler oysa açıklardadırKullanırız bir sözü ama hangi anlamda? İnsan duyar bir yerde birdenbire uyanıpBir elin bir ışığı neden söndürdüğünüYandaki odalarda her zaman hasta vardırSağır duvarlarda eski iniltiŞiirlere üşenmemiz bir yerde iyidirHiç işittiniz miydi? Bir top çizer havada, uzunca bir eğriAyağına, belki kader, …
Şub 23
Münacat
birden hatırladık seninle buluşamadığımız günlerigel ey büyük bakış yüce suskunluk gel artık beri kentleri ve kasabaları ve köyleri çevirdik senin adınakapıları tutmaktan artık herkesin nasır oldu elleri olsun daha da tutarız sen varsan düşüncemizde ama geltutarız karaları ve denizleri ve yaşayan yürekleri kendin karşı koydun yaptığın saraylara zindanlara tellereyine kendin kullan artık kendi yaptığın tüfekleri …
Şub 23
Güzde
sarayburnu aile çaybahçesindeki bir güz öğlesisen ben ve adını bile bilmediğimiz bir istanbuloturmuş konuşuyoruz her şeydensenin ellerin masanın üstündeuzun bir koşuya hazırlanıyorben geçip giden gemileri kovalamaktansoluk soluğa kalmışımistanbul uykusuz gözlerini oğuşturuyorbir martı beyazlığını düşürüyor masamızabir polis kimliğimizi soruyorzaman geriliyor geriliyor geriliyorwilhelm tel in eli titriyor ve kalbime saplanıyor okhemen ölüyorum orada ama duyuyorum sizicesedimin soğumaması …
Şub 23
Aşk
çünkü sürüyor hayatdeğişiyor herşey, aşkaşk bizim en eski kederimiznehir yataklarındandeltalardanbiriktirdiğimiz gün gelir, sorulur;bir ağuyu çiğnemekten geliyoruzve aşktanneredeydiniz? Salih Bolat
Şub 23
“Karadut” şiirinin hikayesi
Karadut Karadutum, çatal karam, çingenem Nar tanem, nur tanem, bir tanem Agaç isem dalımsın salkım saçak Petek isem balımsın a gülüm Günahımsın, vebalimsin. Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan Yoluna bir can koyduğum Gökte ararken yerde bulduğum Karadutum, çatal karam, çingenem Daha nem olacaktın bir tanem Gülen ayvam, ağlayan narımsın Kadınım, kısrağım, karımsın. II Sigara …
Şub 23
Münzevinin Aynaları
XIX varımı yoğumu sokağa döktüm,kostümlerimi, pabuçlarımı dağıttım gelip geçene,kitaplarımı ve plaklarımı geridönüşümcülere verdim, parasız,senin ayağının önünü temizlemekve yolunu kısaltmak için; sonra kapıları dayadım ardına kadar yersizlere, yurtsuzlara, evsizlere açtım evimi,içlerinde belki sen de olursun diye,yüzlerinde, gözlerinde, gönüllerinde belkisen de olursun diye. bir âsa, bir hırka, dağlara çıkıyorum şimdi,dağlara, taşlara akıl soruyorum,dağcılık deniyorum, dağ gibi yığıyorum, …