Kategori: Türk Şiiri

Gökyüzü ve Şiir

Bir kelime gelir, sürtünür, yoklar beniAnlarım, bir şiirin elçisidirBırakır hemen elimdeki işi, sokağa çıkarımBakarım, günlerdir içimi sancıtan şiirOrda, esinimi ışığından süzdüğümSonsuz göğün altındaBana incecik gülümsemektedir İsmail Uyaroğlu

Antik Acılar

Geçim parası içinnice yaşlınıneski İstanbul evlerindengetirdiği eşyalarüstüne kar koyulupsatılıyor antikacılar çarşısında Sunay Akın

Bıçak

Bir bıçak edin artık kendineBırak avutmayı bedeniniUcuz zehirlerle, alkol vb.Balkırken ölümün çelik dikeni Bir bıçak…Kromaj kaplı bir kan lekesiParlasın üstünde veUğuldasın ölümün sesi Bir bıçak edinin…Önce ucunu deneİyi gelirse eğerGömersin şehvetle etine Bir bıçak edinin artık…Bileğine bir şans tanıEğlenirsin hem işte birkaç saniyeDe olsa seyrederken fışkıran kanı Bir bıçak edin artık kendineTitremeye başlamadan elinBulamazsın sonra …

Devamını oku

Kağıt Gemi

Deniz kıyısındabir martıyla konuşurken görüyormuş dostlarım beni sürekli bir kaptanım çünkü kağıt gemilerden emekli Kılları uzadıkça ellerimin unuttum kağıtlardan nasıl gemi yapıldığını ki yaşlılığa uzanan birer iskeledir parmaklarım çözüldü uçlarından nice kağıt geminin palamarı Çocukluğumun tahta atını bozarak yaptığım iskeleye küçük bir kağıt gemi yanaşır mı dersiniz kazısam ellerimdeki bütün kılları ! … Sunay Akın

Esirgemeyen ve Bağışlamayan Şeytanın Adıyla

VI.Andolsun karanlığa kiFuhuşu ve cürmü örtenO kirli, siyah atlasa kiBekareti elinden alınmışSarışın duluna göğün, aya kiGecenin bakir kızlarına, yıldızlara kiBiz seni yalnızlıkla ödüllendirdikYalnız kalasın diyeOrda burada, göğün altındaki her yerdeSızlayasın diye bir başına karanlığındaAma sen yüz çevirdin bir vakitKalabalıklara baktın bağışımızı unutupSunduğumuz acıda boğulup gitme korkusu edindinDüşünmez misin, niye boğulur boğulanlarIşıldasınlar diye yalnızlıklarının dibindeBunda elbet …

Devamını oku

Tırabzan

nasıl kıskanmam seni ey limanbir köşende şarap içerken tek başıma kadın adı taşıyan gemilerin biri çıkıp biri giriyor koynuna orta yaşlı bir kelebeğiyim istanbul’un her ayrılık bir hüzün bırakır yüzümde iki fotoğrafımı bulmaca kitabında yan yana getirip soruyorum okura aradaki sekiz farkı bulun beş yıldızlı otel yapmışlar sırtımda annemin hırkasıyla babamın kucağında uyuyakaldığım yazlık sinemanın …

Devamını oku

Sevi

sabah olur, uyanırsın yanımdakuşlar kanatlarına sesini çizerdurur geceki yağmursokaklar güne iner sen gülersin, gözlerine pazar yeri kurulurbir çocuk annesini kaybedersenin yüzünde bulur konuşuruz, yolcular eve varıryanar gemilerde bütün ışıklaray iner denizlereçilingir sofraları kurar balıklar yüzüne dokunurum, gözlerim dolardünyanın her yerindeyeni bir şarkıya başlar kadınlar Ayten Mutlu

Kırık Kibrit

Her kapı eşiğindeçocuk mezarı diye takıldığınız 45 numara ayakkabılarımla içinde etleri çürüyen bir çocuk cesedi taşıdığımı nasıl da bildiniz Hiçbir bardakta dudak payı bırakmadınız bana bir kaşık sesini bile çok gördünüz şekersiz içerek çaylarınızı Bakarak yürüdüm oysa balkonlara göz göze gelebilmek için çamaşır ipinin arkasına astığı iç çamaşırlarının ıslaklığına sürünerek kanaryasını güneşe çıkaran bir kadınla …

Devamını oku

Sözgelimi

Sözgelimibir cenaze törenine katılır gibi yürüyorum sokaklarda ve iğneyle tutturulmuş çocukluk fotoğrafım gülümsüyor ceketimin yakasında Son dileği asılacağı ipin üstünde yürümek olan bir cambazım sözgelimi cellatın düğümleyerek boynuma geçirdiği ip düşürüyor sonunda beni her gösteride alay ettiğim yaşamdan Bir mehteranım sözgelimi çalgılar arasında yürürken savaş alanına üç adımda bir geriye döner ve yaşlı gözlerle anarım …

Devamını oku

Sevmek

Saçak altına sığınmışgöçmen kuşun kar tanecikleri arasında düşen beyaz tüyünü de görebilmek İşte sevmek Sunay Akın