şairim ben, varlığın evinde oturuyorum,düzgün ve temiz tutuyorum onu,her gün silip süpürüyorum,havalandırıyorum yeni esintilerle.buna karşılık, Ev Sahibim dekira almıyor benden. erken kalkabiliyorum her sabah;neden mi, çünkü, güneşin doğacağı saateben kendim karar verebiliyorum bu evde.kalkıp önce yıldızları topluyorumgece ortalığa saçılıp dökülen;sonra tarlaları suvarmaya gidiyorum,çayırları biçmeye,kendi küçük göğümde; ikindi üzeri, serin gölgeleriyleperçemlerinizi, yüreklerinizi yalayan.göçmen kuşlarla dolduruyorum nefesimi,ve …
Kategori: Türk Şiiri
Şub 23
Sone
Eskiden beri alışkınım pencerede Suyun ya da ormanın uğultusuna Çabucak uyudum böylece Yatıp kaldım onun uzun saçlarında O acılı geceden çok şey kalmadı aklımda Biraz dizinden, azıcık boynundan Sabun kokusu siyah saçlarında Ve onun için kulaktan duyduklarım Yüzü çabuk unutulur demişlerdi İnce bir şey olduğundan üstünde Yazılmamış boş bir kağıt gibi Yüzü pek gülmez demişlerdi …
Şub 23
Koru Kendini
Kaldırınca tabancasını Nişan almak için sarı saçlıya Parıldayıverdi gözleri Koru kendini Kırlangıçlar uçuştular Korkudan çığrışıp Kanat çırparak koru kendini. Hadi söyle bana müziği seversin sen Nasıl çalar insan hapishanede Ağrılardan, sızılardan sonra Romatizmanın zincirlerin kemirdiği elleriyle. İşte nişan aldı tam Kemanının üstüne Iskalamaz iyi nişancıdır Koru kendini Ama teller gene şakıdılar Doldular havayı titrek titrek …
Şub 23
O Sessiz Efsane
Tutunduğun kabuslar içimi tırnaklıyorOrada bir çocuk alnına kan sürmekte uğur getirsin diyeAşk kaç bucak ötede? Kimse bilemedi, amansız kanamalar devamKanamalar soluksuz devam, bir derviş yön gösterse herkesin adımları ters yöndeKır düştü mevsimsiz yaprakların üstüneKıraç yolculukların kenarında hep ortası siyah işaret direkleri… İğne yapraklarını döküyor ayın kalbinden vurduğu o ağaçEvimizin duvarında yaralı bir resim asılı şimdiBaktıkça …
Şub 23
Bir fincan huzur…
Anladım…hayat tutmuyordu verdiğihiç bir sözü… bıktım bu şehrin bana bağırıp durma…sındankaldırımlara düşen soluk yüzlerdenEy Allah’ım!hep mi keder satar sokaktaki çocuklar?Neden yanmaz hiçbir evin umut ışığı… Gecenin en kör vaktinde,Darma dağın ömrümle,Çalsam kapını.Var mıdır ikram edeceğin,Bir fincan huzur… EzHeR
Şub 23
İdam
bir kravat boynumda… ne zaman ayaklarımın altındaki sandalye çekilecek diye bekliyorum ellerim arkadan bağlandığı için giderken alkışlayamıyorum bu hayatı boynumu kırabilir bu ip ama bil ki gülümseyişime engel değil hiç bir kırılma ki ben… sen gittiğinde daha cok kırılmıştım üstelik ayaklarımın altından kaymıştı zaten hayatım. ceyhun yılmaz
Şub 23
Gel
Heyben acıyla dolar da, nefes alamazsan,Gel! Huzur bulacağın kıyılarım senindir. Umutların solar kurur da, su bulamazsan,Beraber sulayalım, gözyaşlarım senindir. Yalnızlık hep koynunda, bir türlü atamazsanAnahtar her zamanki yerde, evim senindir. Derin bir düşe düşersen, bir el bulamazsan,Yanındayım ben! Tut elimi, elim senindir. Siyah beyaz olur da hayat, renk katamazsan,Gök kuşağın olurum. Tüm Renklerim senindir. Aylar …
Şub 23
Tenha Şiirler
Dal kırıkbahçe talan sularda yüzün hangi âh, hangi melâl yok şimdi hayal sabahları boyayan kuşlar mıydı sonsuz suskunluktan gayrı yıllar yıllar savrulmuş sanki sonbahar düştü yok şimdi hüzün ve aşk ben bu duvarı ördüm yıktım ördüm dur gece dur akşam dur sabah tak tak tak bu poyraz bu telâş yağmurla örtüşür gibiyiz akşam yüzün gök …
Şub 23
Aşk Resmi Geçidi
Birincisi o incecik, o dal gibi kız,Şimdi galiba bir tüccar karısı. Ne kadar şişmanlamıştır kim bilir. Ama yinede de görmeyi çok isterim, Kolay mı? İlk göz ağrısı. ……………………….çıkar ……………………….dururduk mahallede ……………………………………halde …………..adlarımız yan yana yazılırdı duvarlara …………………………………yangın yerlerinde. Üçüncüsü Münevver Abla, benden büyük Yazıp yazıp bahçesine attığım mektupları Gülmekten katılırdı, okudukça. Bense, bugünmüş gibi utanırım …
Şub 23
Dedikodu
Kim söylemiş beniSüheyla’ya vurulmuşum diye?Kim görmüş, ama kim,Eleni’yi öptüğümü,Yüksekkaldırım’da, güpegündüz?Melahât’ı almışım da sonraAlemdar’a gitmişim, öyle mi?Onu sonra anlatırım, fakatKimin bacağını sıkmışım tramvayda?Gûya bir de Galata’ya dadanmışız;Kafaları çekip çekipOrada alıyormuşuz soluğu;Geç bunları, anam babam, geç;Geç bunları bir kalem;Bilirim ben yaptığımı. Ya o, Muallâ’yı sandala atıp, Ruhumda hicranın’ı söyletme hikâyesi? Orhan Veli