anlamayınca beni sen,kör bir taş tutar ellerimdenvesessizce ölür sana yazdığım birkaç dize.duymayınca söylediklerimi (gök)yüzünâmâ çocuklar derelerde yıkanır,güneş yüzünü kavurur bir ekincinin,eski bir ağıt yakar ölülerden bir kadın,kırılır ismine yazılmış tüm abideler,çocuklar kırkında dilsiz düşüp ölürler bir bir…bilir misin?…anlamayınca sen,sürgüne düşer tebessümlerim,divane bir sır bitirir kapkara geceleri…şairleri bu felçli kentinısmarlama sevinçler taşır suratlarında,silkelenirken balkonlardan sofralarveremli tümceler …
Kategori: Türk Şiiri
Şub 23
Ormanların Gümbürtüsü
Artık hiçbir şeye karşı değilmiş gibikayıtsızımYolculuğun sonunda ormanda duyduğum sesi öldürdümAmacım yoktu sesi öldürürken, ses öldüğü için dehala amaçsız sayılırımOrmana karşı değilmiş gibi kayıtsızdımOrmandan çıkınca şehrin ışıkları ve ışıklarınsuda işaret ettiği anlamların adı olan dünyaile karşılaştımDünyaya karşı da kayıtsızım “Anlamıyorum seni” diyen birine kendimi anlatmaküzere uzattığım kitap hâlâ okunmadığı için,Bir gecenin sonunda anlatılmamak için yaşanmışgönderilmemek …
Şub 23
Saatler Geyikler
rüzgâr hediye edilebilseydi eğer sana rüzgâr hediye etmek isterdim sarı yapraklı bir ormanda iki geyik havaya sıçrayıp öpüşüyor. boynuzları birbirine dolanmış. açamıyorlar. sarı yapraklı bir ormanda. ata nur kahve falında görüyor bunları. gizem bir geyik başı gibi uzanıyor aramızda. boynuzlarında senin karmaşan ve sana ait bilmediğim ve bilmek istemediğim onca şey. buna benzer çözemediğim birçok …
Şub 23
Recim
artık eflatun o sokakta şüphebeyaz o evde duman ve ihtimale duramammadem ki dışarıya olamadımdışarıyı da içeri alamamyalan ya da dolanikna ya da ısrarkarargâh denerim ben bu evde, karakol!hepsini kurarım yedi hayatı varsa bu evinhiçbirinde kalamam hiçbiri, hepsi ve ikiz adında bir şey yokyok taşın taşı seveceği, evin evimadem ben buna sarıldım bunu sevdimdedim ben ikiz …
Şub 23
Gece ve Kadın
Karanlık ve soğuk bir gecenin koynunda,Gece kadar karanlık, bir yatağın üzerinde,Elleri bağrında,Bir kadın… Başına kadar çektiği yorganın altında,Hıçkırıklarla sarsılan bedeni,Böler gecenin acı sessizliğini… Ve Döktüğü gözyaşları,Kurşun gibi, deler geçer,Yastığının üzerindekiGöz nuru işlemeleri… Yalnızlık !Ruhunun en tehlikeli esiri.Bir zamanlar alevler içinde yanan bu yatak,Şimdi dikenli teller misali acıtır kanatır tenini… Cama vuran her bir yağmur tanesi.Kulağında …
Şub 23
Güvercin Güzergâhı
göz ucuyla yüzdüm dünyanın derisiniömrüm kısaladursun bir başka kıtaya, kutbuna yıldızlarınkırlangıçların süzüldüğüdür yaşamak dediğin, yerde.sıtmaya tutulmuş siyah, bu matem, bu mavi…bir örnek giyinen kadınlar yani, varsın lavanta koksunlarölüm etajer üstlerinde, öylece annesizlerinve ciğerim tükenir sıcak asfaltta biten, renginde menekşenin. nehirler latince bilmiyorlar doktorum,yalnızlaşıyorum içimden ateşin bulunuşuna doğru.balkonum güvercin güzergâhı,banyomda kabilesinden kovulmuş örümceklerbiraz önce yaratılmadı kombine …
Şub 23
İKİ KERE GELMİŞ GEÇMİŞ OLA
Taşları eriterek önümüze döşüyor, yürüyüp gidiyoruz “_ Son oyalanmasını göstermeyi kim keşfetmiş ilkin? _ Çok köke inen bir soru bu, binayı çökertir, kovun bunu…” Demek ki ben, sesimi asıp can çekiştirmeye yazgılıyım. Çünkü başıyla oynanmış bazımızın, eti yavaş yavaş kelle olmuş Büyüdüğü doğru ağaçların ama doğru değil çocukların Büyümek istedikleri… Susacak ne çok şey var… …
Şub 23
Ev Türküsü
şairim ben, varlığın evinde oturuyorum,düzgün ve temiz tutuyorum onu,her gün silip süpürüyorum,havalandırıyorum yeni esintilerle.buna karşılık, Ev Sahibim dekira almıyor benden. erken kalkabiliyorum her sabah;neden mi, çünkü, güneşin doğacağı saateben kendim karar verebiliyorum bu evde.kalkıp önce yıldızları topluyorumgece ortalığa saçılıp dökülen;sonra tarlaları suvarmaya gidiyorum,çayırları biçmeye,kendi küçük göğümde; ikindi üzeri, serin gölgeleriyleperçemlerinizi, yüreklerinizi yalayan.göçmen kuşlarla dolduruyorum nefesimi,ve …
Şub 23
Sone
Eskiden beri alışkınım pencerede Suyun ya da ormanın uğultusuna Çabucak uyudum böylece Yatıp kaldım onun uzun saçlarında O acılı geceden çok şey kalmadı aklımda Biraz dizinden, azıcık boynundan Sabun kokusu siyah saçlarında Ve onun için kulaktan duyduklarım Yüzü çabuk unutulur demişlerdi İnce bir şey olduğundan üstünde Yazılmamış boş bir kağıt gibi Yüzü pek gülmez demişlerdi …
Şub 23
Koru Kendini
Kaldırınca tabancasını Nişan almak için sarı saçlıya Parıldayıverdi gözleri Koru kendini Kırlangıçlar uçuştular Korkudan çığrışıp Kanat çırparak koru kendini. Hadi söyle bana müziği seversin sen Nasıl çalar insan hapishanede Ağrılardan, sızılardan sonra Romatizmanın zincirlerin kemirdiği elleriyle. İşte nişan aldı tam Kemanının üstüne Iskalamaz iyi nişancıdır Koru kendini Ama teller gene şakıdılar Doldular havayı titrek titrek …