27. Bir tedirginlik, huzursuzluk doğacak içinde, onun ile yanyana, yüzyüze olunca — o denli yabancı düşmüş olacaksın ki yaşamının kendi, sahici anlamına, aykırılık duyacaksın ondan — ancak o zaman anlayacaksın, nasıl tam da senin kendi anlamın —ta kendin— olduğunu onun : o yıllar boyunca kendine ne denli aykırılaştığını—— ama, o da hemen duyacak, duyumsayacak …
Kategori: Şiir
Şub 23
Yeniden güçlü -yapabilir- olmak
Yeniden güçlü -yapabilir- olmak:- Bunun için nasıl da tersine çevirmen gerek yaşamyönelimlerini – sen tamamiyle boşvermeye kararvermişken geldi o: bütün yönelimini değiştirmek için –nasıl da zor bu; ama, nasıl da güzel, yeniden canlanmak –yaşamının toz tutmuş hayallerini silkeleyip bahar güneşineçıkarmak – – kendine yeniden bir yeni yıldız seçip,gökyüzü haritanı yeniden çıkarmağa girişmek… Çıkmak ve …
Şub 23
O
Bir hasta kadın, Dicle’nin üstünde her akşamBir hasta çocuk gezdirerek, çöllere gül-fâmSisler uzanırken o senin doğmanı bekler. Yorgun gibi mühmel duran asude ufuklarTitrer, silinir… Dâmen-i şeb her şeyi saklar,İklim-i hayalâta bakan bir nazar-ı dûrHüzniyle doğar necm-i sema sâkit ü mahmur;Bir mâilik üstünde yanar gizli ziyalarLeylin bütün ezhârı semalarda açarlar,Leylin bütün ezhârı, bütün ruh-ı ziyası;Bir nefha-yı …
Şub 23
Hani
8. Gelecekti ama o sana işte:- Senin zorunlu anlamın – zor anlaman; ama , işte, öyle! Geldi de – kuşkun olamaz artık. Şimdi onu barındırmayı, ona barınak, sığınak olmayıöğrenmelisin – bütün ‘bildiklerini sandıkların’ı bir yanabırakıp, bir kenara atıp, onlardan kurtulup— 9. Bütün benliğinle yöneldiğindi çünkü o : kendini tamolarak içine koymak istediğin tamlık …
Şub 23
Temâşâ-yı Hazân
Gel bugün de, sükût ile güzelim,İhtizâr-ı hazanı seyredelim: Ey benim, ey hazan-lika güzelim.Bir dimagî vedad u ref’etleKalalım ser-be-scr tabîatle; Elem-i arza iştirak edelim;Mevsimin kâinat-ı ye’sindeOlalım biz de bir gam-ı zinde… Bu soluk mevsim-i küdûrettenDağılır bir veda-ı bî-kelimât.Pek hayalî, rakîk bir “heyhât!…” Za’f ile diz çöken tabîattenYükselir bir fecî’ vaz’-ı dua.Gizli bir şehka, bir sükût-ı reca. …
Şub 23
Ağaç Dili
Sabah oldu.AğaçHer günkü yerineoturdu,bekliyor.Ne güzel biliyorBeklemesini ağaçNe kadar telaşsızNe kadar emin. Rüzgâr giriyor kolunaSerçe konuyor dalınaDoymadan alına morunaBalta saplanıyor beline…Baltanın sapı da ağaç…Gülüyor mu?.. Ağlıyor belki…Neyleyip etmeliAğaçça diliniSökmeli!.. Bedri Rahmi Eyüboğlu
Şub 23
Makdem-i Yâr
Pervâne-i zerrin gibi her zühre-i zerrinTitrerdi zümürrüd-geh-i lerzân-ı çemendeÇağlardı leb-i sîm-i hıyâbân-ı semendeBir çeşme-i billûr ile bir cûy-i bilûrin Düşmüştü siyeh berg-i şebe şebnem-i sîmînŞebnem gibi titrerdi kamer leyl üzerindeBir şeb-pere-i hutfe bir âhû-yı çerendeVermişti bu nüzhet-gehe bir vahşet-i nermîn Âhû ile şeb-perre vü evrâk ile azhârNâ-gâh fısıldaştı leb-i âb-ı revândaZîrâ şu perî-hâneye karşı bu …
Şub 23
Her bir merâm yâra tamâm söylenilmiyor
Her bir merâm yâra tamâm söylenilmiyorOlmazsa yâr âşıka râm söylenilmiyor Muhtâc bûs-ı lâ‘line yârın recâ-yı vaslMest olmadıkça asl-ı merâm söylenilmiyor Tenhâda bulsam ol perî-zâdı telâşdanLüknet gelip zebâna kelâm söylenilmiyor Dahl etme bana derd-i dilin söylemez deyüÂşık ne yapsın âh a paşam söylenilmiyor Vâsıf bezimde böyle gazel dest-i yârdanNûş itmedikçe bir iki câm söylenilmiyor Enderunlu Vasıf
Şub 23
Mersiye
Tıfl-ı nâzeninim unutmam seniAylar günler değil geçse de yıllarTelh-kâm eyledi firâkın beniÇıkar mı hatırdan o tatlı diller Kıyılamaz iken öpmeğe teninŞimdi ne hâldedir nâzik bedeninAndıkça gülşende gönce-deheninYansın âhım ile kül olsun güller. Tegüyyürler gelip cism-i semîneDöküldü mü siyâh ebrû cebîneSırma saçlar yayıldı mı zemîneDağıldı mı kokladığım sümbüller? Feleğin kînesi yerin buldu muGül yanağın, reng-i rûyun …
Şub 23
Bir Kış Gecesi
Pencereye yağan karla bezeniyor,Uzun uzun çalıyor akşam duası çanı,Evin donanımı dört dörtlüktürSofra hazırdır birçok kişiyi ağırlamaya. Avare dolaşanlar, birkaçın üstünde sayıları,Karanlık yollarda varırlar kapıya.Altın çiçekler açan lütuf ağacıYeryüzünün serin çiğini soğuyarak. Avare sessizce atar adımını içeri;Acı eşiği taşa döndürmüş.Durur masasının üstünde ekmek ve şarapDuru bir parlaklık içinde. Georg Trakl