İlel ‘ebed… Bu tahayyül verirdi neş’e bana;İlel’ebed onu sevmek, ilel’ebed, millim Fakat hayatfezaBir ibtila ile sevmekti en güzel emelim. Tasavvur-i ebediyyet hayat ü sevdada,Bu bir hayal idi, lakin hayal-i dilberdi; Evet, bu rü’yadaCinanı görmeğe benzerdi, rühperverdi! Yazık! şu neş’emi tesmim ederdi hiss-i firak,Düşerdi ruhuma her ayrılışta bir ahker; …
Kategori: Şiir
Şub 23
Gök Öyle Mavi
Gök öyle mavi, öyle durgun, Damlar üzerinde!Yeşil bir dal sallana dursun, Damlar üzerinde! Ürpertip gökyüzünü birden, Bir çan tın tın eder.Bir kuştur şu ağaçta öten; Türküsünü söyler. İşte hayat! aç gözünü gör; Bak ne kadar sade.Her günkü sâkin gürültüdür, Şehirden gelmekte. Ey sen ki durmadan ağlarsın, Döversin dizini;Gel söyle bakalım ne yaptın, N’ettin gençliğini? Paul …
Şub 23
akşam ve verâ
verâ, verâ, verâ!.. her şey kımıltı ve böcektir;ve Dünya yara içinde yara…kendini bitmeyen bir yağma gibi yaşadın: benim dışımdaki sır, senin içindeki aynadır; bilir misin, yağmurlar da darılır, seni yazmadığım için; yüzündür, çisil çisil iner camlara… Dünya elbet yara içinde yara… her aktığın …
Şub 23
İnsan (1916)
O bütün günahları bağışlayan, o dünyayı kutsallaştıran güneş avucunu başıma koydu. Bütün rahibelerin en dindarı gece de örtüsünü omuzlarıma koydu. Öpüyorum sevdamın bin sayfalı İncilini. Acı ve çın çın öten dualar ettim aşka,ruhum bir başkagelişi beklerken,duyuyorum yeryüzüsenin«Esenlikle git şimdi!»*ni ben. Gemisinde geceninben yeni Nuhbekliyorumaba dalgalan arasmdagelsinler,gelsinler de beni götürsünler diye,bölsünler diye tan kılıçlarıylayeryüzü düğümünü ikiye.Geliyor tan.İşte!Büsbütün …
Şub 23
Dört Şiir
1.Dieppeişte yine son cezirölü çakılsonra yönelir adımlarışıkları yanan kente doğru. 2.kumdadır benim yolumakışında çakılın ve kumunyaz yağmuru yağar üzerime, hayatımahayatım ise kaçmaktayağmadan kaçmakta baştan sona.huzurum orada dağılan sisin içindebu uzun kıvrımlı eşikleri aşındırmayı bıraktığım zamanve yaşadığımda açılıp kapananbir kapının boşluğunu. 3.ne yapardım bu dünya olmadan yüzsüz, ilgisizve sonlanacak her anın, dökülecek boşluğuna cehaletinolmaksızın bu dalga,ki, …
Şub 23
Çiçekler
Nakışlandı bin elvana çiçeklerKalbim irşad oldu gönül sevindiBir can bağışladı cane çiçekler Yeşillenir budaklanır allanırYüzbin renkte noktalanır hallanırKimi yeşillenir kimi allanırKimi batmış kızıl kane çiçekler Seher ağladı rahmet elendiGüzel gözlerinde yaş danelendiÖğle güneşinde fervahelelendiAz kaldı eşkimden yane çiçekler Bağrımdaki hançer midir ok mudur?Benim derdim çiçeklerden çok mudur?İlahi bunların derdi yok mudur?Bilmem neden güler bu divane …
Şub 23
Yolcu
Gurûb vakti eşyanın yorgun huzûrundaGörüyordu vaktin hacmini bekleyen bir bakış. Ve masanın üstünde birkaç turfanda meyvenin hayhuyu.Gitmekteydi ölümü idrâkin belirsiz semtine.Ve bahçenin kokusunu, rüzgâr, ferâgat halısının üstündeSaçmaktaydı yaşamın saf hâşiyesine.Ve zihin, yelpâze gibi, çiçeğin parlak sathınıTutmuştu eliyleVe yelpâzeliyordu kendini. Yolcu otobüsten indi:“Ne temiz gökyüzü!”Ve caddenin uzayıp gitmesi aldı götürdü onun gurbetini. Gurûb vaktiydi.Geliyordu kulağa bitkilerin …
Şub 23
Otuz Üç Kurşun
Bu dağ Mengene dağıdırTanyeri atanda Van´daBu dağ Nemrut yavrusudurTanyeri atanda Nemruda karşıBir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudurBir yanın seccade Acem mülküdürDoruklarda buzulların salkımıFirari güvercinler su başlarındaVe karaca sürüsü,Keklik takımı… Yiğitlik inkar gelinmezTek´e – tek doğüşte yenilmedilerBin yıllardan bu yana, bura uşağıGel haberi nerden verekTurna sürüsü değil buGökte yıldız burcu değilOtuzüç kurşunlu yürekOtuzüç kan pınarıAkmaz,Göl olmuş …