beni sen çağırdındedin:ben çiçekleri saksılarda okşadım hepkarlı dağları tablolardavar olduğuna inanmak ellerimleellerinden tutmak isterim seninbeni sen çağırdındedin:gel al, götür benibu istanbul’da büyük aşklar yaşanmazyalanın, sahteliğin şehri burası,naylon ekmekler yenir burdanaylon tebessümler, naylon selamlarnaylon kalplerle sevilir burdabeni sen çağırdındedin:ben yerimi buldum artıkkuru ekmeğine hasretmişim yıllardırsahte güneşlerle aydınlanmıyor içimgel, al götür beni, gel al, götürmühr-ü süleyman’ı tanıdım …
Kategori: Şiir
Şub 23
Mor Külhani
Kim ne olmak istiyorsa onu olsun mu bu şiirde biriniz birkaç yıldız taksın gökyüzünebiriniz çay hazırlasınbiriniz akşam olsuniçinde atların öldüğü müzik susuncabiriniz çocukluğuna sarılıp kuyuya insinbiriniz onun uzattığı şiiri okusunağlamak gerekiyorsa biriniz ağlasınbiriniz akşam olsun yenidenbiriniz yağmuru dansa kaldırsın. Mevlâna İdris
Şub 23
Hasta Çocukların Duası
Benim gökyüzümde kuşlarKanat çırpmıyor artıkLacivert gecelerimSuya düşen kıvılcımlar gibiSöndü yıldızlarımızSiz, ulaşılmayan gene de benim olanUzak dağ başlarıPencerem sislere açılıyor hepNerede kaldınız Aydınlık sabahları muştulayan ak horozlarDönün rüyalarımaGeniş avlular, kuyuların çıkrık sesleriDağ yolları, şen çıngıraklarDönün rüyalarıma Yaz geceleriAk çarşaflar, sabun kokulu, serin uykularÖzledi sizi yorgun bedenimKomşumun küçük kızıNerde o yaz geceleri, kiraz bahçelerindenOdama dolan türkülerin Dağlar …
Şub 23
Ben yitirdim, ben ararım, yâr benimdir kime ne
Ben yitirdim, ben ararım, yâr benimdir kime neGâh giderim öz bağıma gül dererim kime ne Gâh giderim medreseye ders okurum Hak içinGâh giderim medreseye dem çekerim kime ne Kelb rakip haram diyormuş şarabın bir katrasınSaki doldur, ben içerim, günâh benim kime ne Ben melâmet hırkasını kendim giydim eğnimeAr ü namus şişesini taşa çaldım, kime ne …
Şub 23
Balkonda Akşamüstü
Bir eski kilimyayılı elma ağacının altındave bir kitap… Hızlı bir okur gibi çeviriyoryapraklarını kitabınağaçtan hırsızlama inenbir şirin rüzgâr! Belki böyle hızlı çevirmezdigüz vurgunu kitabıokuyup yazması olsaydı rüzgârın,arada bir gökyüzüne bakardüş süzer bulutlardanve meyvenin âsi çocuğuelma kurdunu severdibelki hüzünlenip şiir de yazardıayrı düşmüşse sevdiğinden… Yıllanmış bir aşkı güzelliyorakşam serinliğinde, balkondasırtıma usulca bırakılan hırka! Ruşen Hakkı
Şub 23
EMİNÖNÜ – KARAKÖY.
1. /Gelirlerse evimde kitaplarımaşkımı suluyorum arada bir.Evcil saksılarda küpeçiçeklerikıyıcığına güneş düşse sevinir. Ahşap evlerin asma kilitlerive pazen donlar asılı balkonlarave demir ve bilek ve de demirli bileksürgünler ormanında bir budala. Beni mi tutukladılarneden mi tutukladılar köprünün öte yanı güneş… 2. /Didingen bir arıyı söylemekövgüler düzmek peteğin düzenineya da durup dururken mimlenmekengellemek güzele geçitlerde ben seni …
Şub 23
Çiçek kokan ağzı
yel ile koşuda birinci seçilmiş rüzgârböyle dedi deniz kıyısındaki nar ağacıdenizden konuşuyoruz gölgesindekoya giren uykulu denizden gül ile koşuda sonuncu olmuş sümbülböyle dedi terastaki gecesefasıgülüyoruz, bir kuş sesi bize katılıyorbir kırlangıç çok alçaktan uçuyor dedim ki nar ağacına, gecesefasınagüzeldir nisan yağmuru üstümüzebaşımıza yağınca, sığırcıklarınansızın inişi gibi ovaya güzeldir bir sevgilinin çiçek kokan ağzıyağmurda eğilirken yalın …
Şub 23
Ölüm ve papatyalar
kim biliyordu papatyaları çoksevdiğimi? bi dolu papatyagetirdiler hastanedeki odamataşıdılar göğü, kırı, ırmaklarıserçe sürülerini böylece iyilik, hep odur mavi aydınlığıdenizin, duraksar düşünürümbir salyangozun ömrünü bilekimselerin umurunda olmasa da ölünce papatyaları göremem,ah o kavakları, o kavaklarıhep onlardır acımı dindirenyuvarlanan yıldızlar, takımyıldızıodamdadır geldi, geldi işte yokluyor Parsah papatyalar, papatyalar Ahmet Ada
Şub 23
Ölüm
yavaş yavaş yaklaşıyorum ölümePars, apartman boşluklarında, arasokaklarda bekliyor beni paslı orağıyla,sessizce götürecek ben yoksulu Pars, usulca götürecek ben yoksulu,fitili kısık lambaya dönecek gözlerim,kavaklara bakacağım, hiçbir şey gelmeyecekelimden, aşmaktan başka eşiği bir ağaç altı mı olur, deniz kıyısı mı,bir odada tüy gibi uykuda mı,kim bilir ne zaman gelecekdağınık masamın başına? Ahmet Ada
Şub 23
Berfo Ana’nın Ağıdı
Başımı taşların üzerine koydum…Komşular: ‘Yapma Berfo kuşlar senin gözünü çıkarır’ dedi.Kapıyı bacayı açık bıraktım… Evladım gelir dedim.Senin oğlun kaçtı, diyorlar. Oğlum nereye kaçabilir?Ben oturup kime derdimi anlatacağım ana can?Yüzüğün benim parmağımda Cemil can. Yüzüğünü parmağıma taktım.Gözlerini, ellerini ayaklarını bağladılar, yolunu mu şaşırdın da gelemedin?Ben öldüm… ama senin için dirildim. Kenan Evren senin için tekrar dirildim.Cemil …