Kategori: Şiir

Ne acınacak hali vardı

Ne acınacak hali vardıŞu sıska orkidenin.Ama tomurcuklandı işte! Matsuo Basho

Kırılan Ümit

Bakışlarımda değişti artık eşyaların rengiAnlıyorum ki, gençliğim geçmiş, geçmiş ömrümün yarısı Gözlerimi çevirsem, hayatımın göklerineOradadır, genç hilalin yerine dolunayın ışığı Hangi dert ile kalem oynatsam kağıt üzerindeUçmaz evvelki deli, saf, genç sevgi kıvılcımı Ey mukaddes, kederli sazım, neden pek az çaldın?Sen kırılıyorsun, ben sönüyorum, ayrılıyoruz sonunda! Uçtu dünya kafesinden sıkılıp gönül kuşuMesut yaratsa da, yabancı …

Devamını oku

Feryat-figan

Feryat-figanAğustos böceğindeSevdadan yanıp-tutuşmalarKavrulur da aşktan pervaneNe sesi, ne soluğu çıkar. Anonim / IX. YüzyılÇeviri: Lütfullah Sami Akalın

Yıkılma Sakın

Kötü şey uzakta olmakDostlarından, sevdiğin kadındanYasaklanmak bütün yaşantılaraSeni tamamlayan, arındıranKapatıldığın dört duvar arasındaSağlıklı, genç bir adam olarak Neler gelmez ki insanın aklınaSevinçli, özgür günlere dairKalmıştır yüzlerce yıl uzaktaOnunla ilk kez öpüştüğün şehirAcı, zehir zemberek bir hüzünKalbinden gırtlağına doğru yükselir Görüyorsun işte küçük adamlarıKöhnemiş silahlarıyla saldıran sanaKimi tutsak düşmüş kendi dünyasınaKimisi düpedüz halk düşmanıDiren öyleyse, diren, …

Devamını oku

Yangın

biliyordum; âteşîn bir suya daldırıp mumdan küreklerieridik tel tel hüzne ve gamakavuşturur gibi tavrımızı mürtedbir kalemle açtık ve tükettik o yoluküle verdik ne varsa söze dâirbiz de kendimizce galibdik ammâyalandı yangınımız. İdris Mahfi Erenler

Özür

ne kötü; o kadar da kalabalığızcürümler, kabahatler arasında, yılgınduruyoruz kupkuru dal gibiağlamaksızın ne tuhaf; habire yanılmadayızisyan alışkanlığı lüzumsuz bir durumdasonu yok düşüşün gitgide beyazlaşano dipsiz uçurumda ne güzel; döne döne hızlananhızlana hızlana dönen tennureler arasındanörttün üzerimize bembeyaz özrümüzürahmetine sığınırken gazabından ne iyi; duaya yatkın eller yaratmışsınkatına açmaya biraz derman verses avuntu, gözler sımsıkı kapalıardına kadar …

Devamını oku

Böyleydi Eskiden

İnsanoğlu aşkı doğduğunda getirir,ama iş güç,para pulve buna benzer bir sürü şey,kurutur gönlünüzün verimli toprağını.Yüreğin üstünde beden giysisi vardır,bedenin üstünde de gömlek.Ama iş bu kadarla kalmazadamın biri –bir salak! –bu gömleğe kol kapağı takmış,göğüs kısmını da kolalamıştır.İnsanoğlu yaşlandıkça fikir değiştirirKadın süslenir.Müller eğitimine başlar erkek.Ama çok geç.Deri kırışıklıklarla dolmuştur.Aşk çiçeği açar,açar,ve solar.Ben de bol bol getirdim …

Devamını oku

Sevgili çocuk

Sevgili çocukHem sevgili hem de çocuk olanAh, bir de büyümeye çalışmasanAnneni sev, çiçeğini koklaKaplumbağana biraz yeşillik verDurma benim gibi yağmur altındaSevme benim gibiÖlme benim gibi… Ahmet Erhan

Yollar

Varsın biraz da yollar çeksin benim cefamıArtık verin çocuklar, artık verin asamı!.Bir başka kâinata, bir başka yurda yol var;Siz örtünün garipler siz örtünün abamı!Yorgun düşüp uzandım altında asumanın;Gölgende buldum ey dal bir anne ihtimamı.Şahane manzaraydı dünya sınırlarındaBir kubbenin rüku’u, bir zirvenin kıyamı. Yükseklerinde ömrün dağlar, sular kovuklar:Yükseklerin diliyle tekrar edin nidamı!Dağlar lisana geldi, gökler lisana …

Devamını oku

Türkü

Bir sürü çiçek ama saydırmaya kalkmaAyrı ayrı kadınlardan koparılmışKadınlardan ya hem de bilsen nerelerindenKahin-klin kahin-klinBen ne kadar öbür çiçekleri denesemSeninki gül oluyor aralarında Bir sürü güvercin havalan. SaçlarınBunlar tıpkı senin sevilmedeki saçlarınKanatlarımdan bellidir yeni açılmış sokaklardaGülüm-mera gülüm-meraBir güvercin akıntısında kesin güvercinlerUçsuz bucaksız bana bakıyorsun Bir sürü Süleyman Vagon Blö’deİçlerinden biri Vagon-Blö’deEn fazla kibarı en fazla …

Devamını oku