Düşüncem burculanır sana doğru gitti mi,iner dibe o tatlı bakışının altında.Ak, çıplak ayakların aşağ’da köpük gibi,yeryüzü sevincidir gülen dudaklarında. Kısa bir büyü vardır geçici sevgilerde,ki acıya sevince eşit son verse gerek.Bir saatti, karlara bir adı yazdım yerde,bir dakikaydı, kumda sevgimi söyleyerek. Dökülüyor kavaklı yola sarı yapraklar,içinde sevgililer gidip gelirken yine.Ve güzün kadehinde belirsiz bir şarap …
Kategori: Şiir
Şub 23
Varış
Orda yaklaşmakta bir akşamKırların üstünde, kimsenin daha önce görmediği,Hiçbir lambada ışık yok. Uzaktan ipekten gibi görünür, ancakDizlerin ve göğsün üstüne örtüldüğündeHuzur getirmiyor hiç. Nereye gitti o ağaç, kilitleyenYeri göğe? Nedir ellerimin altındaki,Bir türlü duyumsayamadığım? Nedir ellerimi külçe gibi kılan? Philip LARKIN
Şub 23
Şiir
Hiç bilmezler kadrini senin, ey kutsal şiir!Soysuzlaştıralım şunu, derler,alırlar ayaklar altına seni,bir güzel çiğnerler.Kulak ver şu imansız papazların çığlıklarına:Yokmuş farkın bir beyzadenin salonundan,yaldızlı, göz kamaştıran, baktıkça bakılan.Ama o salona kimler girer?Yalnız cilâlı ayakkabısı olan.Yalancı dudaklar, susun!Kesin sesinizi yalancı peygamberler!Şiir hiç de bir salon değil,kibar takımının çene çalmaya geldiği. Bütün insanlara açık bir kapı o,mutlulara, mutsuzlara …
Şub 23
Susamak Özgürlüğe
Artık ayrılmak gerek, sevdiğim; ne yıkıcı,Ne de acı gelsin bu bize. EskidenPek çok ay ışığı vardı, pek çok kendimize acıma;Bitirelim bunu burda; çünkü günHiç böyle yiğitçe dolaşmadı gökyüzünde,Yürekler hiç böyle susamadı özgürlüğe,Dünyaları yıkmaya, ormanları yakmaya.Tutamayız bunları, biz şimdi kabuklar gibiyizTohumların büyüdüğünü gören bir başka iyiliğe. Böyle olmasaydı, diyeceğiz; böyle söylenir hep.Ama çözülsün daha iyi yaşamlarımız …
Şub 23
Baba Evi
Hüzünlüdür baba evi. Kalır bırakıldığı gibiKendini son terk edenin zevkine uygun,Yeniden kazanmaz istercesine o gideni.Oysa, sevindirecek kimsesi yokken, solgun,Bir türlü unutamaz yitirdiklerini. Ve yeniden başlayamaz dönüp geriye,İşte, her şey böyle olmalı, deyip coşkuylaBunu denediği günlere. Çoktan uğramış yenilgiye.Nasıldı bir zamanlar! Bakın: resimlere, şu vazoya.Çatal bıçak. Notalar piyanonun üstünde. Philip Larkin
Şub 23
Mezar Taşları
FRANCIS PICABIA NiçinSeni mezarına dört köpeğinleBir gazeteyleVe şapkanla gömmelerini istedinİstedin ki taşına şunu yazsınlarİyi seyahatlerBir şey değil öteki dünyada da deli zannedileceksin. THÉODORE FRAENKEL Öldüğün vakit harikulâde bir hava vardıMezarlık o kadar güzeldi kiHiç kimse mahzun olamadıEpeydir de senin artık orda olmadığını sanıyorlarHomurdanmalarını duymuyorumSusuyorsunYahut omuz silkiyorsunCenneti görmeyi asla istemezdinNereye gideceğini artık bilmiyorsunAma sen işin alayındasın …
Şub 23
Kimseye Bir Şey Söyleme
Kimseye bir şey söyleme.Bütün gördüklerini unut,kuşu, yaşlı kadını, kafesive bütün ötekileri. Yoksa titremeye başlarsınağzını açar açmazgünün ilk aydınlığındaçam pürleri gibi. Kulübedeki eşek arısını görürsün,kalem kutusuyla mürekkep lekeleriniya da o korudakitoplamadığın böğürtlenleri. Osip Mandelstam
Şub 23
Işığın Örümcek Ağı
Işığın örümcek ağı içindeyim şimdi.İnsanlar saçlarının bütün gölgeleriyleışığa, soluk mavi havaya, ekmeğeve Elbruz’un doruğundaki kara hasretler. Ve kimseler yok bana yol gösterecek.Tek başıma neyi arayabilirim?Gözyaşı döken bu parlak taşlarbizim dağlardan değil. İnsanlar kendi gizleri olacakve onları sonsuza dek uyanık tutupsoluğunun parlak saçlı dalgasında yıkayacakşiire hasretler. Osip Mandelstam
Şub 23
Hâlâ Yaşıyorsun
Hâlâ yaşıyorsun, yalnız değilsin daha –o hâlâ yanında, bomboş elleriyleve bir sevinç ulaşıyor ikinize degeniş ovalardan, sislerin, açlığın,uçuşan karların içinden. Zengin yoksulluk, görkemli züğürtlük!Rahat yaşa böylece, huzur içinde.Kutsanmış günler bunlar, kutsanmış gecelerve emeğin şakıyan erinci, günahsız. Ne yazık o insan ki, kaçar gölgesindekiköpekten ve dizlerini rüzgâr biçer,ve ne yoksuldur o insan ki,hayatın paçavrasıyla bir gölgeye …
Şub 23
Gazino
Mutluluğu hesaplamayı sevmiyorum,ruhsuz bir leke olabiliyor bazen doğa.Çok içmedim, niyetliyim sadeceince bir hayatın bütün ince renklerini yaşamaya Rüzgâr kıllı, pürüzlü bir bulutu sürüklüyor,bir çapa salınıyor denizin dibineve yumuşak bir yelkencesine asılmış ruhumsallanıyor bu kahredici uçurumda. Ama seviyorum bu gazinoyu, kumul gibi, uzakları seyrediyorum buğulu pencereden,ince bir ışık demeti düşüyor buruşukmasa örtüsüne, Sonra yeşil sular içindeyim,sonra …