Ey yurdumun yağmuru!Ölürsem eğerBu yaban ellerdeDönemezsem bir dahaAğlamayasam yanında…Bağışla! Ey yurdumun kâkülü sarı kır çiçeği!Ölürsem eğerBu yaban ellerdeDönemesem son bir kezEğilemesem ayaklarının dibinde…Bağışla! Ey hüzünlü sevgilim!Ölürsem eğer bu yaban ellerdeDönemesem son bir defaÖpemesem seni…BağışlaBağışla beniÖldürülmüş ulusumun bedenine akanEy gözyaşı seli! Ferhad PîrbalÇeviren: Osman Mehmed
Kategori: Şiir
Şub 23
Ömrüm Yolunda Tükendi
Aşkının yolunda ömrüm tükendi ey her halden anlayan sevgiliİnleyiş ve ahlarım, zaman, aylar ve yıllarım hasretinle geçeli Çoktan sana helaldır kanımı istiyorsan eğerAşk elinden deli divaneyim bende alal ve olgunluk ne gezer Sen kalbimdeki düş, cesedimdeki ruhVirane etti gönlümün mülkünü, gam ordusundan bir güruh Aşk evinde tutsağım imdadıma sen dermanO Tatar’lar aklımı, dinimi, mal ve …
Şub 23
Yalnızlık
YürüyorumGözlerim taş be taşÖlçüyor yeri Boynu bükükYetim bir çocukSessiz sokaklardaSoluğunu arıyorum annemin Kimse yokHiçbir ses yokKalbimin sesindenBaşka Uykusuzluğun karanlığındaRenkli rüyaların mutluluğunuBenden çalıyorSıcaklığını arıyorumAma her zamanSoğuğa bulanıyorum Harfler kaçıyor bendenVe perişanlığım elindenGünlerimToza dönüşüyor Jana SeydaKürtçe’den çeviren: Metin Aksoy
Şub 23
Ayrılık Feryadı
Saki! Böyle dön böyle dönYüzünü dön bana kadehle dön Benim gibi müşteri az meyhanedeÇoğu zaman kaygısızlar, neşe ve sefa içinde Mey haramdır duyarsız olana gamsızaGamsızın sarhoşluğu neden yapışsın yakamıza? Bu şarap acıdır kaygının dermanıdırHaram olsun o kimseye ki derdi azdır Bu şarap kırmızıdır dertsiz için değildirHaram olsun o kimseye ki yüzü solgun değildir Kimisi için …
Şub 23
Tik Tak
Ne kadar aradıysamsuyunda bulamadım tak’ları zaman denilen kuyunun yüzümde bu yüzden yalnızca tik’lerini taşırım çocukluğumun Yarısını tuttum çocuk doktoru olmamı isteyen anneme hasta yatağında verdiğim sözün doktor olamadım ama çocuk kaldım İki çocuk rahatlıkla oturduğumuz kapının eşiğine kendi başıma zor sığıyorum bugün büyüdükçe insan yalnız mı kalıyor ne ? Sunay Akın
Şub 23
Beceriksiz
Kabuğunu koparmadanne bir elmayı soyabildim ne de iyileştirebildim bir yaramı ama karşıma çıkınca kızmadım hiç elma kurduna bendim çünkü bıçağı saplayan onun yurduna Şair diyorlar benim için bilmiyorum oysa her şiire konmalı mı uyak her yere nedense konamıyor tayyare hay dilimi arı türkçe soksun; uçak Kaptan olmak isterdim aynanın karşısında eski bir sinema yıldızı gibi …
Şub 23
Avarelik Yılları
Sen miydin, Tanrım, o kerem sahibi,Bir öğün yemek, bir testi şarap Ve bir gecelik barınak için Kapını çaldığımda Hizmetçilerine “Evde yok!” dedirten? Sen miydin, Lordum, Aklın taş gemisiyle ruhun çölünde Kalbim forsada kürek çekerken Gökçe krallığının tepelerinden Biraz kekik kokusu, Biraz serinlik istediğimde, Rüzgarın yalazlı dudağına “Evde yok!” dedirten? Sen miydin, Efendimiz, Sen miydin, şairlerin, …
Şub 23
Hüzün Denizi
Günlerin atınaBindimAcılarımla beraber yolcuyum Aşk rüzgârıKalbimin tellerineVuruncaIstıraplar yağdıTıpkı son demlerini yaşayan sonbahar gibi Sıcaklığı bulutlardanİstiyorumVe yıldızlarla tutuşuyorum Ben ve acılarımYolcuyuzUzaklaşıyoruzVe hüzün denizindeYüzüyoruz Jana SeydaKürtçe’den çeviren: Metin Aksoy
Şub 23
Son Gül
Avni’ye İşte son gül soluyorGizli ve kinli ellerYaprakları yoluyorÇiçeklerle beraber. Ağaçlardan süzülenBir asabî uğultu,Bahs ederek hüzünden,Yaralıyor sükûtu. Gösteriyor her bakışBir ürperme, bir korku;Her yüreğe uğramışSanki hicrânın oku. Sonbahârın zehrindenGönlüm hisse alıyor;Titre, ruhum! derinden:İşte son gül soluyor. Nurullah Ataç
Şub 23
Keçiyi Yardan
keçiyi yardan uçuranbir tutam otturgözümün önüne geliyor keçihala cıvıl cıvıl gözlerinin içiağzında ecel yeşilikörpe ıslakezilmiş yırtılmış bir çift yaprakuçurumun dibinde incecik bir sutatlı mı tatlı, duru mu duruaçmış kocaman gözlerini düşünür sucanlıyken ne kadar hafifti keçişimdi ne kadar ağır Bedri Rahmi Eyüboğlu