Yağmur damlalarını kıskanırımÖpücüklere fazla benzediğindenHer parlak şeyin gözleriKıskanmak için haklı bir neden Kıskanırım kıskanırımArıların sokmalarını bileKıskanırım unutkanlığı ve belleğiUykuyu ve terkedilişi de Seçmiş olduğu kaldırımıRüzgârın okşayan elleriniBenim o diri kıskançlığımDüş görürken uyandırır beni Kıskanırım bir şarkıyı bir sitemiBir nefesi ve bir sızlanmayıKıskanırım kıskanırım sümbülleriHoş bir kokuyu bir anıyı Kıskanırım kıskanırım heykelleriBoş ve fettan bakışlarınıKıskanırım susmaya …
Kategori: Şiir
Şub 23
Çağımızın Şairlerine
Öyle kolay sanma sen bu işi, kardeşim,hemen kalkışma tellerden şarkılar döktürmeye!Sazı bir kere eline almaya göresin,bir görev yüklendin demektir, bilesin,çok ağır bir görev, ve belâlı.Geldinse anlatmaya yalnız kendi derdini, kardeşim,yalnız kendi zevkini anlatmaya geldinse,bırak elinden o kutsal sazı,sana burda hiç kimse kulak asmaz. Biz yaşamadayız bugün bir çölde, kardeşim,çok eskilerde bir Musa vardı hani,işte biz …
Şub 23
İnanmak İstemiyorlar Bana
İnanmak istemiyorlar bana boş yereYazdım bunu kanımla dizelerim kemanlarımlaVe nasıl da bilinmiyor artık söz açmak kayık küreklerinin eski dilinden Asılı sular üzerindeKadınla erkeğin kara lehçesinden konuşmakİki el birbirini kavrar gibi konuşmakMutluluktan çıldırır gibiÖpüşe benzemeyen bütün sözcükleri yitiren ağız gibiBuna inanmayıp inlemek gibi Taşacak hale gelip geri çevirmek gibiSözlerin ötesinde ey en yetkin sözŞarkının yükseltisi çığlığın …
Şub 23
Bir Düşünce Kurcalar Kafamı
Bir düşünce kurcalar kafamı:Yatakta, başım yumuşak yastıkta mı ölmeli?Yoksa bir karanfil gibi mi solmalı yavaşça,gizli bir kurdun içten içe kemirdiği?Sessiz sedasız eriyip gitmeli mi yoksaboş bir odaya bırakılmış mum gibi?İstemem, tanrım, böyle bir ölüm istemem!Ölmeyi dilerim ben, ölmeyi birdenbire:Ayakta, yıldırımla parçalanan bir ağaç gibi,kasırgayla devrilen bir ağaç gibi ölmeyi,uçuruma yuvarlanan bir kaya gibi,tepeden tırnağa titrete …
Şub 23
İşte Otuz Yıldır
İşte otuz yıldır bu gölgeyim ben ayaklarının dibindeHep ardınsıra gezen kara bir köpek candan bağlı bir köpekSenin dik boyunun altına saklanır öğleleriVe çıkar tarlalara yandan vurmuş güneşle oynamayaLambaların ipliğine sarar seni ve büyür kısık oldukları ölçüdeNasıl seversin akşamı okumak için odalarda içinden geldiği gibi İşte yalnız o zaman yükselirim de tavana kadarKapılır giderim sayfaları çeviren …
Şub 23
Yaz Üzüntüsü
Sen ey, o uykulu savaşçı, kumlar üstünde,Yorgun bir su ısıtıyor güneş saçlarındaVe bir günlük yakarak düşman yanağında,Karıştırıyor bir aşk içkisini gözyaşıyla. Duruk sessizliği ak yalımın, üzüntü içindeDedirtti, ey benim ürkek öpüşlerim, sana:“Tek bir mumya olmayacağız seninle aslaBu mutlu palmiyeler altında, eski çölde.” Ama ılık bir nehirdir işte saçların,Ürküsüz boğmak orda bize tebelleş ruhuVe bulmak o …
Şub 23
Ne Gelir Elimden
Ne gelir elimden Yaşamında insanlar vardıOnları sinekler gibi kovan elinseAyırt edemiyordu beni besbelli Söz verdim Ağzımda kalacak geçmiş zamanPek yavaş eritilmesi gereken bir pastil gibi Söz verdim Hiç konuşmayacağım geçmişi Ama söz açmanın gereği var mı düşünüzde kemiren hayvandan siziKemirsin diye sizi duyuyor musun yüreğime vuran gagasınıSöz açmanın gereği var mı düşlerindeki insanlardanOrda yaşamında olsunlar …
Şub 23
Gözyaşları ve Rüzgâr
1 Bu gözyaşları ne?Doğudan esen bir rüzgâr ne?Yakınmalarıyle yüklübenim yitik insanlarımınve yurt özlemiyle boğazlanmışve kaskatıbu rüzgâr ne? Toprağı ve ufku doyuranbu sesler ne?Ovanın umutsuzluğunu döken,çırılçıplak,bu sesler ne?Yüzüme, gözüme,yüreğime, boğazımaçiy gibi, kan gibi yayılan,kölelik kokusunu boşaltanbu sesler ne? Bu gözyaşları ne?Doğudan esen bu rüzgâr ne? 2 Sizi çağırıyorum sizi.Sıkıyorum ellerinizi.Kucaklıyorum ayaklarınızın altındaki toprağıve diyorum ki:Yaşamım sizin.Sunuyorum …
Şub 23
Sevgili Yer
Dolaşıp durduk bütün öğleden sonraiki yaşamı bir yapacağımız bir yer arayarak Gürültülüydü yaşam, ergindi, düşmandıgençliğimize gözdağı veriyordu Oysa cırcır böceklerinin hâlâ öttüğü bu yere varıncabilseniz nice sessizlik bu ay altında. Umberto Saba
Şub 23
Her Yeni Yaş İçindir
Beni bundan böyle Beklese-beklese Hüzün bekler, Çağırsa-çağırsa Hüzün. Neden mi? Neden olacak.. O kadar gezilip görüldü ki… Hep ben bir şeyden, Bir yer’den Bir kimse’den uzaktaydım Ve kendimden. Ölüm beklemez beni.. Çünkü, ben gene de Bir şeye, Bir yer’e Ya da bir kimseye giderken de Kendimden uzakta olacağım. İşte Bunun adı hüzündür. Özdemir Asaf