Gitmekle kalmak arasında kıpırdamayan gün,katı bir saydamlık kalıbı. Hepsi görünüyor ve hiçbiri anlaşılamıyor, ufuk dokunulamayacak bir yakınlık. Masada kağıtlar, bir kitap, bir vazo:nesneler dinlenmekte adlarının gölgesinde. Damarlarımdaki kan giderek daha ağır yükseliyor ve yineliyor inatçı hecesini şakaklarımda. Işık kayıtsızca biçimini bozmakta donuk duvarın, tarihi olmayan bir zaman. Öğle sonrasının yayılışı; şimdiden bir körfez usul dalgalanışı …
Kategori: Şiir
Şub 23
Çocukluk
Akar orada okul uzun korku ve zaman Gürültülü boğuk duruşlu nesnelerle iç içe kayan Ey zaman ey yalnızlık ey günün zorlu geçidi dışarıdayız şimdi: Kıvılcımlanır ve çınlar yollar Meydanlarda sıçrayan fıskıyeli havuzlar Ye bahçelerde öyle genişler ki dünya Giysiler içinde geçer devran ve bütün bunlarla Bir başkasından tam başka gidilirdj ve gidiliyor Ey muhteşem zaman …
Şub 23
Hayat Bu
Hayat bu…Bazen merdivenlerden inersin,Bazen de çıkarsın.Gülenler olur, dalga geçenler olur,Ağlarsın sessiz sedasız,Dünyanın en büyük suçunu işlemişçesine,Saklanırsın bir köşede.Kapanır kapılar yüzüne,Kime el açsan boşa çıkar,Kimden merhamet dilensen ağlatırlar,Sevgi dersen onu hiç sorma,Yalandan “seversin” derler,Ama kalpleri başka söyler.Bilmezler ki seni, sendeki yüreği,Aşkın sende bıraktığı izleri… Hayat bu…Bazen vurur, bazen de değmeden geçer.İnleyen her nağmede yüreğin cız eder.Bir …
Şub 23
İspanyol Dansözü
Eldeki bir kibrit nasıl, ah, alev almadan, her yana salarsa titreyen dillerini -: tıpkı öyle, halkası içinde yakın seyircilerin, ateşli ve parlak başlar onun titreyen dansı. Ve alev kesilir ansızın. Bakışıyla tutuşturur saçlarını kadın ve korku bilmez bir sanatla birden döndürür eteklerini ateş kasırgasına; çıplak kolları bu yangından dışarı uğrar ürküp uyanan yılanları andırırcasına. Ve …
Şub 23
Gecenin soğuk dudakları
Gecenin soğuk dudaklarıBir laf ederLaf sanma taştırTaş sanma gölgedirAcının sütunuOlgunlaşmamış düşünceHayali dudaklarıma doğru gerçek suGerçeği taşıyan sözcükHatalarımın nedeni Eğer o ölümse yaşarım yalnız onun içinDalarım anılara ama bir şey anımsayacağımdan değilArtık bilemem ne söyler de güvendiririm kendimeNasıl anlaşılır birinin hayat taşıdığıNasıl unutulur bildiklerimizZaman aralar da gözkapaklarınıBakar bize ve kendisi de kaçırmaz görüntüsünü. Octavio Paz
Şub 23
Sekizinci Ağıt
Tüm gözleriyle görür yaratık açıklığı. Yalnız bizim gözlerimiz sanki tersine dönmüştür, yaratığın çevresine kurulmuş birer tuzak, onun açık kapısının ağzına. Dışarda olanı biz yalnızca yüzünden öğreniriz hayvanın; çünkü çocuğu daha küçükken geriye doğru çevirip, görsün diye zorlarız biçimlenmiş olanı, açıklığı değil, hayvan yüzünde o derin mi derin. Ölümden özgür. Yalnız odur gördüğümüz; özgür hayvan sonunu …
Şub 23
Altıncı Ağıt
incir ağacı, öteden beri anlam yüklüdür gözümde senin çiçek açmaya nerdeyse hiç yer vermemen ve tam vaktinde kesin kararlı meyveye, övgüsüz, iletivermen en katkısız sırrını. eğik dalın, çeşme borusu gibi, sürer özsuyu hep aşağı doğru ve yukarı: uyanmış uyanmamışken, sıçrar uykusundan en tatlı başarının mutluluğuna. bak: kuğudaki tanrı gibi. … bizse geç kalırız, ah, çiçeklenmeyle …
Şub 23
sessiz rüyalar görmek istiyorum
sessiz rüyalar görmek istiyorumve onların zarif parlaklığıyla odamı kabule süslemek istiyorum ellerinin ellerim ve saçlarımın üstünde olan duasını geceme götürmek istiyorum insanlarla konuşmak istemiyorum böylece sözlerinin yankısını (ki o bir sır gibi beni titretir ve sesi varlıklı kılar) kaybetmeyeceğim ve akşam güneşinden sonrahiç bir ışıkta daha fazla görmek istemiyorum gözlerinin ateşinde tutuşan binlerce sessiz kurban …
Şub 23
Zeytinlik
Kurşunî yapraklar altında çıktı yukarlara kurşunî hep ve zeytinliklere karışırcasına; toza belenmiş alnını gömdü sonra kızgın elinin tozluluğuna. Hepsinden sonra bu. İşte buydu sonu. Gözlerim körleşirken gitmeliyim ben; neden istiyorsun bunu, var olduğunu neden söyliyeyim, seni artık bulamazken. Artık bulamıyorum seni bende, hayır. Başkalarında da. Bu taşta da yoksun sen. Artık bulamıyorum seni. Yalnızım ben. …
Şub 23
Rüzgârı Seziş
Açık alanlar ortasında bir bayrak gibiyim. Sezenim gelişini rüzgârın, savrulmalıyım döne döne, Dünyanın derinliklerinde uykularındayken her şey: Kapılar usulca kapanıyorken, bacalar ölüm sessizliğinde, Henüz titreşmeden pencereler, toz bulutu ağırca döneniyorken daha. Tanırım fırtınayı hemen, çalkanırım denizlerce, Dört bir yana yayar kendimi, dökülürüm içime, Fırlarım kendimden bir başıma O büyük fırtınada. Rainer Maria RilkeÇev: M. Mahzun …