Benim küçük kızımbiraz ot,biraz beyaz kiraz yaprağı ve iki üç karahindibadan oluşanminicik bir bahar toprağı parçasının üzerindedans etmektedir.Ama kızım da o denli minik kiYeşil yeşil çayırların,beyaz erik yaprağı bulutlarınınve çiçek açmış ağaçların horonu ortasındadans ettiğini sanıyor belki…Benim küçük kızım dans ediyor işte.Ben bilmiyorum bu dansın ne olduğunu:Çünkü ne bir vals,ne bir çaçaca bu,ne de başka …
Kategori: Şiir
Şub 23
Gitmekle Kalmak Arasında
Gitmekle kalmak arasında kıpırdamayan gün,katı bir saydamlık kalıbı. Hepsi görünüyor ve hiçbiri anlaşılamıyor, ufuk dokunulamayacak bir yakınlık. Masada kağıtlar, bir kitap, bir vazo:nesneler dinlenmekte adlarının gölgesinde. Damarlarımdaki kan giderek daha ağır yükseliyor ve yineliyor inatçı hecesini şakaklarımda. Işık kayıtsızca biçimini bozmakta donuk duvarın, tarihi olmayan bir zaman. Öğle sonrasının yayılışı; şimdiden bir körfez usul dalgalanışı …
Şub 23
Çocukluk
Akar orada okul uzun korku ve zaman Gürültülü boğuk duruşlu nesnelerle iç içe kayan Ey zaman ey yalnızlık ey günün zorlu geçidi dışarıdayız şimdi: Kıvılcımlanır ve çınlar yollar Meydanlarda sıçrayan fıskıyeli havuzlar Ye bahçelerde öyle genişler ki dünya Giysiler içinde geçer devran ve bütün bunlarla Bir başkasından tam başka gidilirdj ve gidiliyor Ey muhteşem zaman …
Şub 23
Hayat Bu
Hayat bu…Bazen merdivenlerden inersin,Bazen de çıkarsın.Gülenler olur, dalga geçenler olur,Ağlarsın sessiz sedasız,Dünyanın en büyük suçunu işlemişçesine,Saklanırsın bir köşede.Kapanır kapılar yüzüne,Kime el açsan boşa çıkar,Kimden merhamet dilensen ağlatırlar,Sevgi dersen onu hiç sorma,Yalandan “seversin” derler,Ama kalpleri başka söyler.Bilmezler ki seni, sendeki yüreği,Aşkın sende bıraktığı izleri… Hayat bu…Bazen vurur, bazen de değmeden geçer.İnleyen her nağmede yüreğin cız eder.Bir …
Şub 23
İspanyol Dansözü
Eldeki bir kibrit nasıl, ah, alev almadan, her yana salarsa titreyen dillerini -: tıpkı öyle, halkası içinde yakın seyircilerin, ateşli ve parlak başlar onun titreyen dansı. Ve alev kesilir ansızın. Bakışıyla tutuşturur saçlarını kadın ve korku bilmez bir sanatla birden döndürür eteklerini ateş kasırgasına; çıplak kolları bu yangından dışarı uğrar ürküp uyanan yılanları andırırcasına. Ve …
Şub 23
Gecenin soğuk dudakları
Gecenin soğuk dudaklarıBir laf ederLaf sanma taştırTaş sanma gölgedirAcının sütunuOlgunlaşmamış düşünceHayali dudaklarıma doğru gerçek suGerçeği taşıyan sözcükHatalarımın nedeni Eğer o ölümse yaşarım yalnız onun içinDalarım anılara ama bir şey anımsayacağımdan değilArtık bilemem ne söyler de güvendiririm kendimeNasıl anlaşılır birinin hayat taşıdığıNasıl unutulur bildiklerimizZaman aralar da gözkapaklarınıBakar bize ve kendisi de kaçırmaz görüntüsünü. Octavio Paz
Şub 23
Çin Lokantası
‘beni sevmene asla izin vermeyeceğim’diye yazmıştın kapımdaki not defterimekendi kapımı çalmak zorunda kalmıştımiçerde olmadığımı bile bile gövdeni hatırlıyorum ansızın bu kış ormanında işteuzun, büyük, parlaksiyah ve vahşi!parçalayacak kadar siyahve onarabilecek kadar vahşi!sankiaşka hayattan daha fazla özen gösteren, çocuksuama hep parçalanmış, hırpalandıkça palazlanmış bir ziyaretçi! gövde’nin tarihi’nde yan yana dururdu yalnızlıklarımızplastik ve acımasız, zehirli ve karmaşıkkısaca, …
Şub 23
Ölü
Uslu gecede kıpırtısız göl seni doğuran zaman mı yoksa beyaz ıslak çiçeklerle dindirdi dibindeki depremi yansıyan ben olmadım hiç sana bakarken yansıyan kimdi göklerin çılgın çobanı serin ıslıklı rüzgar bir kez olsun yağmadı şu sürdüğün bulutlar yangınımla ben ne çok bekledimdi ağaca tutunan yosundum o zamanlar güneşe yekindim de ardıma gölgem bile düşmedi yanardağ köpüğü, …
Şub 23
Tanrım Öldür
III. aldığım lanetin uğruna yanan güneş söndüözür borçluyum sırattan geçerken incittiklerimeborçluyum sırasını bozan her çocuğaama işte ben!dünyaya selam durarak yürüdüm her adımdayutkundukça kalbi acıyan bir ben kaldımyine de üstüme kapanan hangi taş neyi örtersokaklar hangi gülüşümden mustarip, bilmemama bilirdim uzun bir sayfada kara olmasamah! yine de unutulmuyor alınmış bir ah IV.boynumdan öpenlerin selamıyla bitirdim sözümü …
Şub 23
Zeytinlik
Kurşunî yapraklar altında çıktı yukarlara kurşunî hep ve zeytinliklere karışırcasına; toza belenmiş alnını gömdü sonra kızgın elinin tozluluğuna. Hepsinden sonra bu. İşte buydu sonu. Gözlerim körleşirken gitmeliyim ben; neden istiyorsun bunu, var olduğunu neden söyliyeyim, seni artık bulamazken. Artık bulamıyorum seni bende, hayır. Başkalarında da. Bu taşta da yoksun sen. Artık bulamıyorum seni. Yalnızım ben. …