Kategori: Şiir

Hayat Bu

Hayat bu…Bazen merdivenlerden inersin,Bazen de çıkarsın.Gülenler olur, dalga geçenler olur,Ağlarsın sessiz sedasız,Dünyanın en büyük suçunu işlemişçesine,Saklanırsın bir köşede.Kapanır kapılar yüzüne,Kime el açsan boşa çıkar,Kimden merhamet dilensen ağlatırlar,Sevgi dersen onu hiç sorma,Yalandan “seversin” derler,Ama kalpleri başka söyler.Bilmezler ki seni, sendeki yüreği,Aşkın sende bıraktığı izleri… Hayat bu…Bazen vurur, bazen de değmeden geçer.İnleyen her nağmede yüreğin cız eder.Bir …

Devamını oku

İspanyol Dansözü

Eldeki bir kibrit nasıl, ah, alev almadan, her yana salarsa titreyen dillerini -: tıpkı öyle, halkası içinde yakın seyircilerin, ateşli ve parlak başlar onun titreyen dansı. Ve alev kesilir ansızın. Bakışıyla tutuşturur saçlarını kadın ve korku bilmez bir sanatla birden döndürür eteklerini ateş kasırgasına; çıplak kolları bu yangından dışarı uğrar ürküp uyanan yılanları andırırcasına. Ve …

Devamını oku

Gecenin soğuk dudakları

Gecenin soğuk dudaklarıBir laf ederLaf sanma taştırTaş sanma gölgedirAcının sütunuOlgunlaşmamış düşünceHayali dudaklarıma doğru gerçek suGerçeği taşıyan sözcükHatalarımın nedeni Eğer o ölümse yaşarım yalnız onun içinDalarım anılara ama bir şey anımsayacağımdan değilArtık bilemem ne söyler de güvendiririm kendimeNasıl anlaşılır birinin hayat taşıdığıNasıl unutulur bildiklerimizZaman aralar da gözkapaklarınıBakar bize ve kendisi de kaçırmaz görüntüsünü. Octavio Paz

Çin Lokantası

‘beni sevmene asla izin vermeyeceğim’diye yazmıştın kapımdaki not defterimekendi kapımı çalmak zorunda kalmıştımiçerde olmadığımı bile bile gövdeni hatırlıyorum ansızın bu kış ormanında işteuzun, büyük, parlaksiyah ve vahşi!parçalayacak kadar siyahve onarabilecek kadar vahşi!sankiaşka hayattan daha fazla özen gösteren, çocuksuama hep parçalanmış, hırpalandıkça palazlanmış bir ziyaretçi! gövde’nin tarihi’nde yan yana dururdu yalnızlıklarımızplastik ve acımasız, zehirli ve karmaşıkkısaca, …

Devamını oku

Ölü

Uslu gecede kıpırtısız göl seni doğuran zaman mı yoksa beyaz ıslak çiçeklerle dindirdi dibindeki depremi yansıyan ben olmadım hiç sana bakarken yansıyan kimdi göklerin çılgın çobanı serin ıslıklı rüzgar bir kez olsun yağmadı şu sürdüğün bulutlar yangınımla ben ne çok bekledimdi ağaca tutunan yosundum o zamanlar güneşe yekindim de ardıma gölgem bile düşmedi yanardağ köpüğü, …

Devamını oku

Tanrım Öldür

III. aldığım lanetin uğruna yanan güneş söndüözür borçluyum sırattan geçerken incittiklerimeborçluyum sırasını bozan her çocuğaama işte ben!dünyaya selam durarak yürüdüm her adımdayutkundukça kalbi acıyan bir ben kaldımyine de üstüme kapanan hangi taş neyi örtersokaklar hangi gülüşümden mustarip, bilmemama bilirdim uzun bir sayfada kara olmasamah! yine de unutulmuyor alınmış bir ah IV.boynumdan öpenlerin selamıyla bitirdim sözümü …

Devamını oku

Bıçağa Adanan Çocuk

akşamın ela perdesini aralayançocuklar erken büyür erken büyüyen çocuklar dağ ve namlulara inanırlar. sıyırıp zehirli yılan gömleklerini yoksulların göz hakkıyla bakarlar şehre. eski kervanlardan rehin aldıkları çan sesleri gelip geçer iki yanlarında akan iki mor nehirle. akşamın ela perdesini aralayan çocuklar çok geç anlarlar: dünyada merhamet sözünü miskal ile satarlar. çünkü yazık ki artık bin …

Devamını oku

gözlerim uzak yollarda heves

                 n. gürbilek ve y. varol’a canıma değen her sözden kara seyyâh ağrısıyla geçerim uzun bir sıkıntı işte her akşam gidip geldiğim oysa yataklardan geçerdim ben hepaynıhikâyeyianlatankadınlardan koynumda yıkanmış ırmaklar taht kurar uzanıp üzgün aynalardan bakardım kendime: evin küçük oğluymuşum bir zaman bundanmış sokağa ve aşka çıkarılınca huysuzlanışım …

Devamını oku

Sahtiyan

1.Zaplar taşar Dersim koyaklarındanselleri kadife uçları mermive günahına emanet edilmiş çocuklarınadağıdır mermi çekirdekleri 2.hangi izini sürecek şimdi bu dolaşık kimlik?feodal, ince bir dal gibibıyıklarıma tırmanankendine tutkun göllerin o yaman geyiğigizinin ormanına vardıkçabize kendini aralayanavlardan, avcılardan artakalan sahtiyanaçıklar tarihin kefenlenmiş gizini, bundandır seyrekliğigeçer devran, geçer günler, geçer ömür elbetdağa çıkmış bir şairim benah! kimsenin görmediği 3.gözlerim, …

Devamını oku

Gülistane’de

Aaah! ne geniş vadiler!Aaah! ne yüce dağlar!Mis gibi ot kokardı Gülistane ne hoş!Ben bu vilayette, bir şeyin peşindeydim:Bir düşünIşığın belki, bir çakılın, kim bilir belki de bir gülüşün. Kavak dalları ardındaSili bir haylazlık vardı,Çağırırdı beni hep!Bir kamışlık kıyısında kaldım,Rüzgâr esiyordu, dinliyordum onu ben:Kimdir benimle konuşan?Süzüldü bir timsahKoyuldum yola ben.Yol üstünde bir yoncalıkSonra bir bostan, sonra …

Devamını oku