Kategori: Şiir

Sustum

Dile getirilmeyen bir öfkedir bazen suskunluğumuz… Öylesine yaralanmışızdır ki yaralamak isteriz, yüreğini acıtmak ve kanatmak…Ve biliriz ki hiçbir söz acıtamaz, yaralayamaz ve kanatamaz kimseyi bir suskunluk kadar… Ve susmak en acımasız, öldürücü silahtır bazen. A.H.İzgören Herkes konuştuğunu yazar, bense sustuklarımı Herkesin konuştuğu bir dünyada ben sustum! ne kadar susulacaksa o kadar sustum! kendimle konuşuyorum şimdi …

Devamını oku

Sığınılacak çocukluğumu özlüyorum

Ne biliyor musun? Sığınılacak çocukluğumu özlüyorum..Orada bir yerlerde beni beklemiyor oysa..Geriye dönüş kapıları çoktan kapandı..Ne eski mahallemiz tanıdıklarla dolu,ne yeni hayatlarımız güvenli..Sır gibi alemde, sırdan bihaber kaybolup gidenlerdenim.. ağzımın tadı acılaşınca, ölümüm gelir aklıma..sırlar doludur, tıpkı varoluşum gibi.. Köklerinden gövdesine sular salınan ağacın,vakti gelince hazanı yaşaması gibi,an geçmiyor ki kurumayayım.. gelişen her şey, bir öncekini …

Devamını oku

size bakmanın tarihi

size bakmanın tarihi! Sizbir gonca kadar kendiliğindenyazılmış olmalısınızderin, korkunç ve ergenkalbim, sevdalara sığmayan kalbimbir dağı içeriyor geçerkensiz o dağa sanki kışve sanki bıldır yağan karsınızumarsız sözcüklere bulanmış size bakmanın tarihi! Sizbir keteni köpürten yazve inanılmazyalnızlıklarsınız: sadecesizin olan o vahim, o beyazve kuytu gurbet sesleriyleişlenmiş yazdıklarınızve yanık, kavrulmuş dizelersinizkimbilir hangi sevdalara dolanmış size bakmanın tarihi! Birkalbime …

Devamını oku

Çöl öyküsü

çöl denilen o öyküyüyazmak için konuşurkensustum içimdeki türküyü.. . anlasın doğan gün seni:bir aşk ötekinden mi kalır?ah, şiirin altın tüyü!.. hangi yalnızlık kapatır benivar mıdır iyi bir gül, ki kovsuno yazın içindeki kötüyü? Hilmi Yavuz

Dağ Rüzgarı

kaderde senden ayrı düşmekte varmışdoğrusu bunu hiç düsünmemiştim seni tanımadan hele seni böyle deli divane sevmeden önce yalnızlık güzeldir diyordum al başını kaç bu şehirden ufukta bir çizgi gibi gördüğün dağlara rüzgarın iyot kokularının karıştığı denizlere git git gidebildiğin yere diyordum oysaki senden kaçılmazmış bilmiyordum! yine de dayanmaya çalışıyorum işte bir kır çiçeği koparıyorum gözlerine …

Devamını oku

Yanyana Dalgınlık

gözlerine bakıyorumdenizden çıkarılmış bir tabaktaki kuş resmidağınık köy evleri gibi orda burdasepetteki sümbül soğanı gibi gölgeli yüreğimiz öylesine aşmış ki düşüncemiziyarışı başlatan tabanca sesi gibidudaklarımız koşuya çıktıktan sonraduyuyoruz söylediklerimizi Melih Cevdet Anday

kırık laleler kırık vazolarda çok yaşamaz

kırık laleler, kırık vazolarda çok yaşamaz.gecelerden bir gece seç kendine, uzan boylu boyuncagece ol, gece kal, gece giyin; ve öyle karanlık örtün üzerine,gecelerde saklıdır hem en mağrur, hem en mağdur.kırık laleler, kırık vazolarda çok yaşamaz. insan bir şehre küser, küser de gider ucuna dünyanın.ucu dünyanın, benim içimdeymiş meğer.meğer Şiraze… rahlede başladı tedrisim, hayâl meyâl hatırladığım …

Devamını oku

Yorulmaz İşçileriyiz Aşkın

Bütün gün kırlara bakmışımBaşaklarla kımıldananO bitek yalnızlığaBurnumda gökyüzünün ince kokusuBütün gün sana bakmışımDerin mırıltılarla ırmağa karışanÇakıntılı gövdene senin Uzanmışım terli toprağaYanına gözlerininÇıplak gecelere dokunuyorumYazın ve düşlerin sıcak kıvrımlarınaDenizi başlatıyor dudaklarının tuzuYüreğim konuşuyor şavkındanEllerim böğürtlen moru Yorulmaz işçileriyiz aşkınSoluk soluğa ıslak taylarÜrkek sokulmaların…Ormanları uyandırıyor kanımın gürültüsüBaşdöndürücü yerlerindeyim dağınKollarımdan akan ırmak,Sonsuza tamamlanıyorum Mehmet Başaran

Güzel Türkçe Şiiri

Yalnızlıktan bakınca kalbin neye mi benziyoruykudan yeni kalkmış bir nar ağacınayalnızlıktan bakınca kalbin yaralı bir nartanesi taşıyor hep, hiç durmadan aşka içe kapanık bir zarf, dışa dönük bir mektupgibi kalemlerden geldin, kağıtlardan geldinyırtıcı tende arzu, evvel zamanda tutsakgizli bir tarih gibi geldin gençken bir vakit hep bir yerlerden geldin, yazlardan, iklimlerdençekingen, hırpalanmış; hatıralardan sürgüngidilmemiş masalar …

Devamını oku

manastırlı hilmi beye birinci mektup

İşte şu yağmurlar, işte şu balkon, işte benİşte şu begonya, işte yalnızlıkİşte su damlacıkları, alnımda, kollarımdaİşte yok oluşumdan doğan kentHiçbir yere taşınıyorum, kendime sızıyorum yalnızBen dediğim koskocaman bir oyukKoltuğun üstünde, aynadaki yansıdaBir oyuk! sofada, mutfakta, yatağımdaYaşamayı tersinden kolluyorum sankiYetişip öne geçiyorum sık sık. SözgelimiBir iki saatte bitiveriyor bir mevsimiyiBugün pazartesi mi? kapının, pencerenin durumuSalıyı gösteriyor. …

Devamını oku